"İdlib'de üç şehidimiz var" diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendi vatandaşını öldüren Esed'i dost olarak görmenin mümkün olmadığını söyledi 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Siyaset Akademisi'nin açılış dersinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Libya'da daha önce Hafter lehine olan yapıyı tersine döndürdük. İdlib'de de gelişmeler şu anda lehe döndü." dedi.

Erdoğan, "Yüz binlerce vatandaşını öldüren Esed'i kalkıp dost olarak görmek mümkün değil. Varsın o, Bay Kemal'in dostu olsun, bizim dostumuz olamaz." ifadesini kullandı.

"Siyaset akademide başlar" sloganıyla gerçekleştirilecek 9 haftalık eğitim-öğretimi tamamlayan katılımcılardan, yapılacak sınavda 70 ve üzeri puan alanlara başarı sertifikaları verileceğini belirten Erdoğan, anayasadan dış politikaya, ekonomiden medyaya, tecrübe paylaşımından kişisel gelişime kadar geniş bir yelpazede verilen derslerin katılımcılara çok önemli katkıları olacağına inandığını belirtti.

Akademiye eğitim için başvuranların üçte ikisinin AK Parti teşkilatlarında görev almayan kişilerden oluşmasının burada geleceğin siyasetçilerinin yetişeceğine işaret ettiğini dile getiren Erdoğan, "Van'daki 18 yaşındaki üniversite öğrencisi ile Kütahya'daki 70 yaşındaki çiftçi, siyaset akademisi çatısı altında buluşuyorsa burada bir ışık, bir cevher, bir umut var demektir. Milletimizin gösterdiği büyük teveccüh, ülkemizin geleceğinin AK Parti'de görüldüğünün en bariz ifadesidir." değerlendirmesinde bulundu.

"AK Parti'nin ve siyaset akademisinin kapısı herkese açıktır"

AK Parti'nin ve siyaset akademisinin kapısının herkese açık olduğuna değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Derdi ülke ve millet olan her kardeşimiz bu çatının altında kendine yer bulacağından emin olmalıdır. AK Parti'nin gençlik kollarında siyasete atılan arkadaşlarımızdan bugün genel başkan yardımcılığından milletvekilliğine, il başkanlığından belediye başkanlığına kadar her seviyeye gelmiş olanlar var. Aynı şekilde kadın kollarımızda siyasete girip de en üst görevlere kadar çıkanlar bulunuyor. İlk defa Siyaset Akademisi ile bu çatının altına girip de bugün her seviyede sorumluluk üstlenmiş kardeşlerimiz olduğunu biliyoruz. Bu tablo AK Parti'nin bizatihi kendisinin bir siyaset okuluna dönüştüğünü gösteriyor."

Ülkede bir süredir bilinçli bir şekilde siyasetin ve siyasetçinin itibarını düşürmeye yönelik kampanyalar yürütüldüğünü dile getiren Erdoğan, ne kadar çok vatandaş siyasi partilerde aktif görev alırsa siyasetin kalitesinin de o derece artacağını belirtti.

Erdoğan, "Yıllarca halka rağmen halk için anlayışıyla milletin değerleriyle savaşanların tamamen tasfiyesini ancak bu şekilde gerçekleştirebiliriz. AK Parti'nin üye sayısının 10 buçuk milyona yakın olması ile gurur duymamızın sebebi bu rakamın milletimizin siyasetle ilişkisinin gücünü gösteriyor olmasıdır." ifadelerini kullandı.

"Gönlünü kazanmadığınız kimseyi partinize üye yapamazsınız"

Siyasi parti üyeliğinin, gönüllülük üzerine kurulu olduğuna işaret eden Erdoğan, "Gönlünü kazanamadınız kimseyi partinize üye yapamazsınız. Hukuki olarak engeli olmayan her bir vatandaşımızı potansiyel üye adayımız olarak görüyor ve partimizin çatısı altına davet ediyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için teşkilatların kapı kapı dolaşarak vatandaşlara ulaşmasını, davayı anlatmasını, icraatları paylaşmasını, sonuçta da kalpleri fethederek yeni üyeler kazanmasını çok önemsediğini vurguladı.

Geçen hafta, İstanbul'da 1 ayda 45 bin üye yapıldığını, bir yanılma olup olmadığını görmek için AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya ile rastgele bir klasör açıp rastgele bir müracaatı çıkardıklarını ve telefonla aradıklarını anlatan Erdoğan, "Bakalım üye olduğunu biliyor mu? Bir tane boş yok. Hakikaten hepsi de çok üye olduğunu biliyor. Bir ayda 45 bin. Şimdi bunu tabii ne yapacağız, bütün illerde aynı şeyi devam ettireceğiz." şeklinde konuştu.

Erdoğan, gelecek dönem üye çalışmasıyla vatandaşların gönlünü kazanmaya, siyaset akademisi eğitimleriyle kadrolarını zenginleştirmeye devam edeceklerine dikkati çekerek, yeni dönem siyaset akademisinin hayata geçirilmesinde emeği geçenleri tebrik etti ve katılımcılara başarılar diledi. 

Geleceğin siyasetçi ve siyaset kademelerinin yönetici adayları olan katılımcılarla bazı hususları paylaşmak istediğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"İnsan fani bir varlık olduğuna göre, siyaset de gelip geçici bir uğraştır. Siyasetteki makamlar ilanihaye orada bulunmak için değil, en doğru ve hayırlı hizmetleri vermek için vardır. 'Ben siyasetçiyim, ben cumhurbaşkanıyım, başbakanım, bakanım, şu koltuğa oturdum, bir daha ben bu koltuktan kalkmayacağım.' Yok böyle bir şey. Her an sen de diğerleri gibi gelip geçicisin, gidebilirsin. Ama bu aralar Bay Kemal'in ağzından bazı şeyler çıkıyor. Geliyorlarmış. Geçen söyledim, aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış. Siz zaten tek partili dönemden bu yana hep aynı şeyi söylediniz. 'Geldik, geliyoruz, geldik geliyoruz.' Hala geleceksiniz. Bu millet size buraları teslim etmez. Siz bu millete çok zulmettiniz, çok çektirdiniz. Onun için bu millet biliyorsunuz, Müslüman öyle uyanıktır ki bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz."

'Sadece makam için siyaset yapanlar unutulup gitmeye mahkumdur'

Tarih boyunca nice büyüklü küçüklü hükümdarların, nice şan şöhret sahiplerinin gelip geçtiğini anlatan Erdoğan, "İşte dün Hüsnü Mübarek, soyadı 'Mübarek' ama ne oldu? Öldü. Mısır'ın bir zamanlar nesiydi, bak ne oldu. Kimse kalıcı değil." ifadelerini kullandı.

"İster mütevazı köyünde olsun, ister ülke ve hatta dünya çapında olsun bu kişilerden geriye sadece yaptığı hizmetler kalmıştır. 'İnsan odur ki koya dünyada eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser' sözü hepimizin temel ilkesi olmalı." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Siyaset yapılırken elde edilen makamların, milletin emaneti olduğu gerçeğini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Bu emaneti namusumuz bilerek üzerine titremeli, hakkını vermek için gayret göstermeliyiz. Üzerinde tasarruf yetkisine sahip olduğumuz her imkanda, beli bükülmüş ihtiyardan henüz doğmamış çocuğa, tüyü bitmemiş yetimden biçare mazluma kadar herkesin hakkı vardır. Bu hassasiyeti yüreğinde hissetmeyen kişiden siyasetçi de olmaz, yönetici de olmaz. Sadece makam için, para için, nefsini tatmin için siyaset yapanlar gün gelip de kenara çekilmek zorunda kaldıklarında unutulup gitmeye mahkumdur."

Erdoğan, dava adamı vasıflarına sahip bir siyasetçinin günü kurtarmanın değil, geleceğe eser bırakmanın şuuruyla çalışıp mücadele edeceğini vurgulayarak, bu anlayışla 18 senedir çalıştıklarını ve Türkiye'nin 81 ilini eserlerle donattıklarını dile getirdi.

Eğitimden sağlığa, ulaşımdan adalete, tarıma kadar bütün alanlarda eserlerinin olmadığı ilin bulunmadığını belirten Erdoğan, eksikliklerinin olduğunu ancak geçmişe bakıldığında, AK Parti'nin yaptıklarını başkalarıyla mukayese etmenin mümkün olmadığını söyledi.

"Asli işinizin millete hizmet olduğunu unutmayın"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet tarihi boyunca 79 senede 6 bin 100 kilometre yol yapılmışken, AK Parti'nin 17-18 senede 22-23 bin kilometre yol yaptığını aktardı.

Göreve geldiklerinde 76 olan üniversite sayısını 207'ye çıkardıklarını hatırlatan Erdoğan, şu anda üniversitenin olmadığı ilin bulunmadığına dikkati çekti.

Erdoğan, eskiden Hakkarili bir ailenin üniversite okumak için çocuğunu Ankara'ya, İstanbul'a göndermek zorunda kaldığını hatırlatarak, "Bizim öğrencilik yıllarımızda 10 öğrenciden 1 tanesinin üniversiteye girme şansı vardı ama şimdi 10'da 10. Hepsinin girme şansı var." diye konuştu.

"Üstlendiğiniz, üstlendiğimiz görevler sebebiyle ne kadar yükselirseniz yükselin, asli işinizin millete hizmet olduğunu asla unutmayın." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kibir, tepeden bakma, insanları küçümseme, kendini üstün görme en tehlikeli bataklıktır. Hele hele bizim medeniyetimizde, kültürümüzde, bizim dinimizin gereği olarak, biz bunların hiçbirini yapamayız, yaşayamayız. Buraya saplandığınızda artık iflah olmanız mümkün değildir. Yüreğinizden merhamet, beden dilinizden samimiyet, yüzünüzden tebessüm, dilinizden tatlılık, işinizden hasbilik eksik olmadığı sürece siyasette önünüz hep açık demektir. Çünkü sevgililer sevgilisi Peygamberimiz, işte bize bunları tavsiye ediyor. Devamlı o tebessümü... Tebessüm sadakadır, bunu ihmal etmeyeceğiz ve böyle yürüyeceğiz. Sınırlarınız, Allah'ın emirleri ve milletin beklentileridir. Olaya böyle bakmalısınız."

"Adaletin olmadığı yer oksijensiz dünya gibi"

"Milli iradeyi hiçe sayarsanız, haramı, helali umursamazsanız, alicenaplığı terk ederseniz, ne yaparsanız yapın, halkın ve Hakk'ın rızasına nail olamazsınız." ifadesini kullanan Erdoğan, milletin bu ayrımı çok iyi yaptığının altını çizdi.

Erdoğan, milletin, seçimden seçime kapısına gelen ile her gün yanında olanı asla aynı tutmayacağına işaret ederek, "Muteber siyasetçi, ilindeki, ilçesindeki insanların dertleriyle dertlenip, sıkıntısıyla üzülen, hizmet etmek, eser vermek için çırpınan kişidir. Böyle davranmayan siyasetçi değil, affınıza sığınıyorum siyaset şarlatanıdır." dedi.

Adaletin olmadığı yerin, oksijensiz dünya gibi olduğunu, orada yaşanılamayacağını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Her işinizde adaleti gözetirseniz, siyaseten küçülmez, tam tersine sürekli büyürsünüz. Attığınız her adımda, söylediğiniz her sözde, yaptığınız her işte millet sizi görür, notunuzu verir, günü geldiğinde de yerinizi gösterir. Siyasetçinin sözü ve tavrı, kendi hayatında karşılık bulduğu ölçüde etkilidir. İmam-ı Azam'a göre atfedilen meşhur hikayeyi bilirsiniz, baldan başka bir şey yemeyen çocuğu son çare İmam Ebu Hanife'ye getirirler. İmam Ebu Hanife meseleyi dinledikten sonra çocuğun ailesine '40 gün sonra tekrar gelsin' der. Bu sürenin sonunda yeniden geldiklerinde İmam-ı Azam çocuğu karşısına alıp, 'bundan sonra bal yeme evladım' dedikten sonra aileye gidebileceklerini söyler. Şaşkınlık içindeki aile 'madem bu kadar kolaydı, niye bizi 40 gün beklettiniz' diye sorar. İmam-ı Azam gülümseyerek 'İlk geldiğinizde ben de her gün soframdan balı eksik etmezdim, siz gittikten sonra 40 gün boyunca bal yemeyi keserek nefsimi denedim. Baktım oluyor. Çocuğunuza da aynı telkinde bulundum. Aksi takdirde sözüm ona tesir etmezdi.' der. 

Sizler her halinizle çevrenize örnek olacaksınız ki ülke ve millet meseleleri konusunda söylediklerinize itibar edilsin. Elbette bu tavsiyeleri saatlerce devam ettirmek mümkün ama sadece şu ana kadar anlattığım hususlara riayet etmeniz halinde milletin sizi bağrına basacağından hiç şüpheniz olmasın."

"Siyaset demek ülke için eser üretmek, millete hizmet etmek demektir"

Siyasette sembol isimler olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Adnan Menderes, Turgut Özal, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş gibi siyasi şahsiyetleri, hem davaları uğruna verdikleri mücadele ile hem de geride bıraktıkları eserlerle hayırla yad ettiklerini söyledi. 

Bugün Erbakan'ın vefatının 9'uncu yılı olduğunu anımsatan Erdoğan, beraber uzun yıllar siyasette mücadelelerinin bulunduğunu hatırlattı.

İlk gençlik yıllarından itibaren yanında bulunma şerefine nail olduğu Erbakan'dan çok şeyler öğrendiğini belirten Erdoğan, "Merhum Hocamız; tüm ömrünü öğrenmeye, öğretmeye, hizmete, bu ülkenin ufkunu açmaya adamış bir büyük ilim, devlet ve siyaset adamıydı. İnandığı değerler uğrunda yılmadan mücadele eden bir dava adamı olan Hocamız, tüm ömrünü bu ülke için, bu millet için hepsinden önemlisi tüm ümmet için çalışmaya vakfetmişti. Kendisi şayet imkan verilirse bu ülkenin kendi uçağını, kendi otomobilini, kendi silahını yapabileceğine, kendi sanayisini kurabileceğine yürekten inanan bir idealistti." diye konuştu. 

Erbakan'ın tam bir "insan sarrafı" oldunu dile getiren Erdoğan, Anadolu'nun inançlı, başarılı, fedakar, geleceği parlak evlatlarına fırsat tanımak için gayret gösterdiğini de anlattı. 

Erdoğan, kurucusu olduğu partide ve bürokraside halen merhum Erbakan'ın bu şekilde önünü açtığı pek çok kişi olduğunu vurgulayarak, "Ahlakı, dürüstlüğü, manevi kalkınmayı, istikamet sahibi olmayı, siyaset felsefesinin köşe taşı olarak gören Erbakan Hocamız, geride saygıyla, güzellikle, dua ile yad edilen müstesna bir miras bırakmıştır. Vefatının 9'uncu yılında kendisine bir kez daha Allah'tan rahmet diliyor, Rabbim onu cennetiyle, cemaliyle müşerref kılsın, diye dua ediyorum." şeklinde konuştu. 

"Siyaset demek ülke için eser üretmek, millete hizmet etmek demektir." ifadelerini kullanan Erdoğan, AK Parti'nin kurulduğu 2001'in ağustos ayından bugüne kadar siyasetteki varoluş gayesinin de bu olduğunu dile getirdi.

Türk siyasetinin en genç partilerinden biri olmasına rağmen AK Parti'nin icraatlarının, Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların 3, 5,10 kat fazlası olduğunu aktardı.

Erdoğan, hükümetleri döneminde yaptıklarını, özetin özeti mahiyetinde kısaca hatırlatmak istediğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"İşe başlarken milletimize Türkiye'yi, eğitim sağlık, adalet ve güvenlik temelleri üzerinde yükselteceğimizin sözünü vermiştik, yola böyle çıktık. Eğitimde, 3 kademeli 12 yıllık zorunlu eğitimi getirerek, kat sayı adaletsizliğini gidererek, ders kitaplarını ücretsiz vererek, seçmeli dersler koyarak yeni bir dönemi başlattık. Altyapıyı güçlendirmek için derslik sayısını 316 bin ilave ile 590 bine, öğretmen sayısını 652 bin ilave ile 946 bine çıkardık. Yüksek öğrenimde az önce de ifade ettim, üniversite sayısını 76'dan 207'ye ve hiçbir ilimiz şu anda üniversitesiz değil, hepsinde var. Akademik personel sayısını 70 binden 170 bine, yurtların yatak kapasitesini 182 binden 677 bine, öğrenci sayısını, Almanya'da bile yok... 1,6 milyondan, 8 milyona yükselterek, isteyen her gencimize üniversite eğitimi alma imkanı getirdik."

Büyük spor tesisi sayısını 1572'den 3 bin 708'e çıkardıklarını belirten Erdoğan, mahalle tipi sahaların sayısını 578'den 3 bin 764'e, atletizm pistlerinin sayısını 12'den 56'ya, yüzme havuzlarının sayısını 46'dan 145'e, spor salonu sayısını ise 372'den 905'e çıkarttıklarına değindi.

"Gençleri kötü alışkanlıklardan kurtaralım"

Spor altyapısında da devrim yaptıklarını dile getiren Erdoğan, "Niye? Gençleri kötü alışkanlıklardan kurtaralım, onları buralara çekelim. Yok sigara, alışkanlığı idi, içki alışkanlığıydı, tinerdi, uçucu şu, bu bütün bunlardan kurtaralım, gençlerimiz sporla uğraşsın, sporla iştigal etsin ve böylece dinamik, ahlakıyla hakikaten mükemmel bir nesil yetiştirelim." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sportif yetenek taramasını da başlattıklarını, daha ortaokul çağında çocukların kabiliyetlerini keşfedip, onları doğru alanlara yönlendirdiklerini belirterek, şunları kaydetti: 

"Sağlıkta hastane ve tedavi kurumu sayısını 5 bin 500'e, hastane yatağı sayısını 240 bine, birinci basamak sağlık kuruluşlarının sayısını 14 bin 873'e yükselterek, altyapıyı güçlendirdik. Hatırlayın, 18 yıl önce bu hastanelerin hali neydi? Bay Kemal, SSK'nın Genel Müdürü iken hastanelerin hali neydi? Hiç Savaş Ay'ın programını seyretmedeniz mi? Seyrettiyseniz, Bay Kemal'in nasıl bir genel müdür olduğunu gayet iyi görmüşsünüzdür, Allah bunların eline düşürmesin."

Erdoğan, bunları, "çöp, çukur, çamur" olarak tanımladığını, geçmişte hastanelerde "hijyen" diye bir şeyin bulunmadığını bildirdi. Şimdiki gibi tek hastanın yattığı, yanında refakatçisinin kaldığı hastane odalarının olmadığını söyleyen Erdoğan," Koğuş sistemi. Sağlam gir, hasta çıkarsın. Afedersiniz tuvaletler rezillik, her taraf kan, revan içinde, böyle bir yapı var. Başta kim var, Bay Kemal." dedi. 

"Ankaramızda iki tane dev Şehir Hastanesi"

Salondakilere, "Yoksa siz o dönemleri hatırlamıyor musunuz?" diye soran Erdoğan, bir röntgen için 7-8 ay sonraya gün verildiğini anımsattı. 

Bilkent Şehir Hastanesini yaptıklarına işaret eden Erdoğan, "Şimdi İnşallah diğeri de yapılıyor ve Ankaramızda iki tane dev şehir hastanesi. Bu demektir ki daha çok çalışacağız, daha çok gayret edeceğiz ve bunları bilmeyen vatandaşlarımıza da bunları anlatacağız." şeklinde konuştu. 

Erdoğan, sağlık kurumlarını en modern cihazlarla, ambulanslarla donattıkları, hekim sayısını 161 bine, sağlık çalışanı sayısını da 1 milyon 64 bine yükselttikleri bilgisini verdi.

'Yüz binlerce vatandaşını öldüren Esed'i dost görmek mümkün değil'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Libya'da daha önce Hafter lehine olan yapıyı tersine döndürdük. İdlib'de de gelişmeler şu anda lehe döndü." dedi.

Erdoğan, "Yüz binlerce vatandaşını öldüren Esed'i kalkıp dost olarak görmek mümkün değil. Varsın o, Bay Kemal'in dostu olsun, bizim dostumuz olamaz." ifadesini kullandı.

'İdlib'de 3 şehidimiz var'

İdlib'de 3 askerin şehit olduğunu belirten Erdoğan, "Mekanları cennet olsun. Fakat onun yanında rejim güçlerinin kaybı çok büyük." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hindistan şu anda katliamların cirit attığı bir hale ülke geldi. Müslüman katliamı yapıyor Hindular. Bunlar nasıl olacak da dünya barışına imkan verecek, destek verecek? Mümkün değil." dedi.

Editör: Haber Merkezi