Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan'dan dönerken uçakta gazetecilerin sorularını çarpıcı yanıtlar verdi.

Erdoğan, Azerbaycan ile "tek millet, iki devlet" ilkesine dayanan ilişkilerin her geçen gün daha da güçlendiğini belirtirken   Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin 8. toplantısını gerçekleştirdiklerini, toplam 14 anlaşma imzaladıklarını anımsattı

Bu anlaşmalar çerçevesinde, 2019'da yaklaşık 4,5 milyar doları bulan ticaret hedefinin 2023 için 15 milyar dolar olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Karşılıklı yatırımlarımız her gün artıyor. Savunma sanayi alanında da güçlü bir iş birliğimiz var.  Azerbaycan'la Ermeni iddiaları, İslam düşmanlığı, ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele konularında da birlikte çalışıyoruz." diye konuştu.

Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

- Yarın yıl dönümünü idrak edeceğimiz Hocalı Katliamı'nı tekrar lanetliyorum. 1992'de yaşanan bu elim hadisede malum 613 kardeşimiz şehit edilmişti. Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum.

- Haziran ayında 2020 Avrupa Şampiyonası kapsamında A Milli Futbol Takımı'mızı izlemeye Bakü'ye geleceğiz. İlk maçını Roma'da oynayacak olan A Milli Futbol Takımı'mız diğer iki maçını da Bakü'de oynayacak. 

- Askeri olarak dayanışmamız devam ediyor, eğitim konusunda bu dayanışma sürekli zaten var ve Efes tatbikatına kendilerini davet ettik, inşallah gelecekler. 

- FETÖ ile mücadele konusunda gerekli olan desteği başından itibaren veriyorlar. 

-  (İdlib konusundaki 4'lü zirve) Bu dörtlü zirve konusunda şu anda kesin değil dersem daha yeridir. Çünkü Sayın Putin 'Biz bunu ikimiz beraber yapsak daha isabetli olur' gibi bir teklif getirince ben dedim ki bu da olabilir, dörtlü de olabilir. Şu anda İdlib'de bizim ikimizin kararı çok büyük önem arz ediyor. Tarih konusunda hemen hemen mutabık sayılırız, yani 5 Mart itibarıyla... Yeri itibarıyla büyük ihtimalle İstanbul olacak. Bu arada ikili, dörtlü meselesini yine görüşmelerle devam ettireceğiz. Moskova'ya giden heyetimiz ile Ankara'ya gelen Rus heyet arasında Ankara'da görüşmeler yapılıyor. Bu heyetler arası görüşmenin neticesine göre de biz tekrar telefon diplomasisini devam ettireceğiz.

- İdlib'de gözetleme noktalarımıza yönelik bir kuşatma söz konusu ve bu kuşatmaya müsaade edemeyiz. Bunların geri çekilmesinin gereğini biz kendimiz uyguladık. Soçi Mutabakatı neye amir ise biz gereğini istiyoruz. Bunun gereğinin yerine getirilmesi lazım ve bu konuda taviz vermemiz mümkün değil. Tabii bunlar ikide bir, 'Burası Türkiye'nin girmesi halinde işgaldir' şeklinde bir yanlış yapıyorlar. Biz ne diyoruz onlara? Biz burada Adana Mutabakatı ile varız. Peki Adana Mutabakatı'nda süreç nedir? Terör örgütlerini kaçtıkları yere kadar kovalarsınız. Yaptığımız budur ve şu anda biz de terör örgütlerini kovalıyoruz. Bu bazen PKK'dır, YPG'dir, PYD'dir, bazen DEAŞ'tır ya da diğer terör örgütleridir. Ne Amerika ne de Rusya terör örgütleri konusunda bize verdikleri sözü yerine getirdi. O zaman iş başa düştü. Şimdi biz bunu da yerine getirmek zorundayız. 

- (Patriotlar konusu) Trump'la görüştüğümde vardı ama henüz destek söz konusu değil. Görünen, bir daha görüşmemiz gerekecek. Ben çok net olarak söyleyeyim şu an Amerika'nın bize vereceği Patriot yok. Biz teklifimizi yaptık, eğer bize gönderecekseniz, biz sizden de Patriot alabiliriz dedik. Ama şu anda benim aldığım istihbarat ise verebilecekleri bir Patriot yok. Ellerinde böyle bir şey yok. Verecekseniz verin, Kongreden bunun iznini ben almayacağım, siz alacaksınız. 

- (FETÖ'nün siyasi ayağı) Bu konularla alakalı HTS kayıtlarının zamanlamaları çok önemli. Konseyin şu anda içinde olup dedikoduları yapılanlarla alakalı zannediyorum bu kayıtlar ortaya döküldüğünde Türkiye'de çok daha farklı bir hava eser ve esecektir. Bunun için bizim de biraz sabırlı olmamız gerekiyor. Bu adımlar da atılacaktır. Böyle şu anda bazı şeyler açıklanmıyor diye her taraf süt limandır zannedilmesin. Açıklandığı anda zaten artık kel görünecektir.

-  Malum televizyon kanalıyla ilgili orada biraz celallenmemin sebebi de böyle bir yalan haberdi. Benim ilçemle alakalı, Rize, Güneysu HES ile alakalı bir haber... Bu malum kanalın kameramanları, muhabirleri de oraya gitmişler. Malum aşırı ucun avukatlarından bir avukat, hep beraber orada. Tabii AK Parti'li birkaç kişiyi de tezgaha düşürüyorlar, onları da orada konuşturmak suretiyle 'Oy zamanı kapımızı çalarlar, bunu yaparken bize mi sordular' gibi söylemler... Ben bugün kaymakamı aradım, 'Bununla alakalı ruhsatı var mı?' dedim. Kaymakam bey dedi ki 'Ruhsatı, her şeyi var.' Bunların derdi bu, 'Niye bize sorulmadan başladı?' Ondan sonra belediye başkanını aradım. Başkan da dedi ki 'Ruhsatları, her şeyleri var ama dert başka.' Dert, bunları yapan kim? Yapanlar AK Parti'li. Bundan bu işe girdiler ve Rize merkezden de solculuğuyla meşhur olan avukat, malum televizyon kanalıyla beraber tezgahı kurup oradan güya bize kan kaybettirecekler. İş tamamen ayağa düşmüş vaziyette ama bunların işi gücü bu değil ki tamamen değişik bir yalan uydurmak suretiyle acaba biz ülke genelindeki meşruiyetimizi nasıl kazanabiliriz diye bakıyorlar. Adamlar HES ile ilgili boruları almışlar, işlemlere başlamışlar, ondan sonra üstüne yol geçecek, türbinleri sipariş etmişler. Şimdi bunların vatanseverlik diye bir şeyi olabilir mi? Burada olsa olsa tek sıkıntı, 'su debisi nedir?' noktasında... Bu HES hakikaten su debisini azaltacaksa o zaman DSİ buna neden müsaade etmiş, ayrı bir konu. Bu tartışılır fakat dert bu değil, dert başka.

- Bir ara Bay Kemal çıktı başladı, 'Şu tv, şu gazete, şöyle yapacağız, böyle yapacağız.' Bay Kemal'in yanındaki bir kişi de çıktı başladı, 'Biz onları şöyle asacağız, böyle keseceğiz, bunlara hayat hakkı tanımayacağız.' filan... Hatırlayın. Şimdi bizden de aynı şeyi bekliyorlar. Tabii biz, o çukura düşmeyiz, o onlara kalsın ama ne yazık ki o televizyon kanalının malum geçmişteki patronu belli, şu anda da malum.

Editör: Haber Merkezi