İşte Erdoğan’ın sözlerinden satır başları:

Sizlerin de bildiği gibi uluslararası güvenlik ortamında ciddi kırılmalar yaşanıyor. İttifakın güvenliğini doğrudan ilgilendiren terör gibi asimetrik tehditlerin de arttığı dönemdeyiz. Böylesi bir ortamda varoluş gayesi küresel güvenlik ve istikrarı korumak olan yapılarda ise çok ciddi aksamalar yaşanıyor. Bu kurumlar ya karar alamıyor ya da aldığı kararları hayata geçiremiyor. Bunun bedelini masumlar ve bizim gibi krizlere komşu ülkeler ödüyor.

Türkiye son 8 yıldır Suriye kaynaklı tehditlerde, söz konusu tıkanıklığın acı yansımalarını yaşamış, ekonomiden güvenliğe siyasete kadar iliklerine kadar hissetmiş bir devlettir. Aramızda bulunan Ürdünlü dostumuzun bizi bu meselede çok daha iyi anlayacağına inanıyorum. Düzensiz güç ve terör tehdidiyle mücadelede Türkiye’nin gösterdiği olağanüstü çabalar ortadadır. Bugün 4 milyon mülteciyle, dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumundayız.

Mültecilere 35 milyar dolarlık bir rakam harcadık. Aynı zamanda Fırat Kalkanı Harekatı düzenledik. DEAŞ ile göğüs göğüse savaşan tek NATO ülkesi biz olduk. Zeytin Dalı harekatı ile Afrin bölgesini PKK’nın Suriye kolunun işgalinden kurtardık. Güvenli bölgelere 320 bin civarında Suriyeli sığınmacının geri dönüşünü sağladık. Büyük bir insani felaketin eşiğine gelen İdlib’de de inisiyatif alarak tekrar sükunetin sağlanmasını temin ettik. Böylece yüz binlerce masumun ölümünü engellediğimiz gibi Avrupa’yı sarsacak düzensiz göç akımının önüne geçtik.

Bizler aynı güvenlik şemsiyesinin altında bulunan devletleriz. İttifak üyesi ülkelerin terör gibi ciddi sınamalarını tek başına çözmesini beklemek NATO’nun varoluşuna aykırıdır. Türkiye, terör organize suçlar ve düzensiz göç gibi tehditlerin tam kavşağında yer alıyor. PKK ve onun Suriye’deki uzantısı YPG, DEAŞ ve FETÖ ile mücadele etmek zorunda kalıyor. Bugüne kadar 40 binin üzerinde vatandaşımızı PKK terörüne şehit verdik. Son üç gün içinde 6 askerimiz ve iki sivil vatandaşımız PKK’nın Suriye uzantıları tarafından şehit edildi.

DEAŞ yayınladığı videolarla ülkemizi hedef alıyor. FETÖ, yurt dışında ülkemize yönelik yıkıcı faaliyetlerini aralıksız sürdürüyor. Maalesef bu terör örgütlerinin ele başlarına, adaletten kaçabilecekleri imkanlar sunuluyor. Batıda İslam düşmanlığı, yüz binlerce insanın can ve mal güvenliğini de tehdit ediyor.

Sri Lanka ve Yeni Zelanda’da meydana gelen terör eylemleri sorunun geldiği boyutları göz önüne koymuştur. Önlem alınmazsa, terör belası büyümeye devam edecektir.

Müttefiklerimizden tek bir beklentimiz var. Biz NATO’daki dostlarımızdan sadece ittifak ruhuna uygun davranmalarını, kurucu değerlerine sahip çıkmalarını bekliyoruz. Müttefiklerimizin terör örgütü olarak kabul ettiği yapılara karşı tedbir almalarını istiyoruz. Burada şu gerçeği ifade etmek istiyorum. Namlusunu ülkemize çeviren, vatandaşlarımızın canına kast eden terör örgütlerinin müttefiklerimizce donatılmasının, silah ve mühimmata boğulmasının, örgüt elebaşının kimi ülkelerde kırmızı halılarla ağırlanmasının hiçbir haklı gerekçesi yoktur.

DEAŞ ile mücadele bahanesiyle atılan yanlış adımların meşrulaştırılması asla mümkün değildir. Ayrıca Türkiye’nin ve KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki meşru hakları da tartışma götürmez. NATO’nun bize gerilimlerin önüne geçmek için destek olmasını bekliyoruz. Ülkemizin bazı alanlarda farklı görüşleri olabilir. Ancak ortak tehditlerle birlikte tutarlı şekilde mücadele etmek bu ittifakın öncelikli şartıdır.

Burada yaşanan aksaklıklar en büyük zararı ittifakımıza, ittifakın itibarına verecektir.

Bosna, Kosova ve Makedonya’da NATO misyonlarındaki rolü yanında Türkiye; Afganistan’da da barışın inşasında önemli bir rol üstlenmiştir. Afganistan’daki NATO güçlerinin komutanlığı iki defa ülkemiz tarafından yürütüldü. Ülkemiz ayrıca NATO’nun çok yüksek hazırlıklı müşterek görev kuvvetinin komutasını 2021 yılında devralacaktır.

Türkiye’nin farklı ülke ve bölgelerle geliştirdiği ilişkiler birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısıdır. S400’ler meselesi yüzünden böyle tartışmanın alevlendirilmeye çalışılmasını kabul etmiyoruz. Eğilimimiz hakkında spekülasyonlar üretmek; bizi tarihimizi ve coğrafi konumumuzu anlamamaktır. Medeniyetin beşiği olarak gördüğümüz Akdeniz havzasının barış içinde olmasını önemsiyoruz.

İttifakın güneydoğusundaki Akdenizli bir ülke olan Türkiye için, ortaklarımız aynı zamanda birim komşularımızdır. Üzerimize düşeni yapmaya devam edecek, yeni fikirler geliştirme gayreti içinde olacağız. Kısa vadeli hesaplardan ziyade, orta ve uzun vadeli çıkarlarımıza odaklanarak, NATO’yu daha da güçlendireceğimize inanıyorum.