Antalya'nın Muratpaşa ilçesinde yaşayan 2 çocuk annesi Duygu Çelikten (30), geçen yıl 6 Eylül günü, fatura ödemek için evden çıktı. Kent merkezine gelen Çelikten, sevgilisi Veli Ünder'in otomobiline bindi. Ancak Çelikten ve Ünder'den bir daha haber alınamadı. 7 Eylül günü, sonradan Veli Ünder olduğu öğrenilen kişi 112'yi arayarak, "Kardeşim acil yetişin. Varsak'tan geçiyordum. Bir adam orada karıya sıktı. Karı düştü kaldı. Yetişin, ormanın içinde. Varsak'ın üstünde" dedikten sonra telefonu kapattı.

13 GÜN SONRA CESEDİ BULUNDU

Antalya Emniyet Müdürlüğü ekipleri, iz takip köpekleri ve dronlar ile ormanlık alanda geniş çaplı arama yaptı. 19 Eylül günü saat 11.00 sıralarında, üzeri kısmen taşla kapanmış, Duygu Çelikten'in gömülmüş cesedi bulundu. Sırtı ve göğsünden bıçaklandığı, başına sert cisimle vurulduğu belirlenen cesedin, geçen sürede çürüdüğü, başının da vücudundan ayrıldığı görüldü.

Kan örneği alınarak yapılan DNA incelemesinde, ölen kişinin Duygu Çelikten olduğu belirlendi. Çelikten'in annesi ve kardeşi, cesedi, üzerinde bulunan kıyafet, küpe ve kolyeden de teşhis etti. Polis, kadının son olarak birlikte görüldüğü Veli Ünder'i yakalamak için çalışma başlattı.

FETHİYE'DE YAKALANDI

Katil zanlısı Veli Ünder, 29 Eylül akşamı Muğla'nın Fethiye ilçesindeki ormanlık alanda, kulübede saklanırken yakalandı. Gözaltına alınan Ünder, ilk sorgusunda cinayeti işlediğini itiraf etti. Bir gün sonra da adliyeye sevk edilen Veli Ünder, tutuklandı.

PARA KARŞILIĞI CESEDİ GÖMDÜRMÜŞ

Soruşturmayı genişleten polis, Veli Ünder'in, Duygu Çelikten'in cansız bedenini, arkadaşı Mahsun Demiralp ile Serhat ve Doğukan Özcan kardeşlere 50 bin lira karşılığı gömdürdüğünü belirledi. Polis, Mahsun Demiralp ile Serhat ve Doğukan Özcan kardeşleri yakalayıp, gözaltına aldı. Evlerinde yapılan aramada bir miktar uyuşturucu ile hassas terazi ele geçirilen Özcan kardeşler ile Demiralp de tutuklandı.

Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davada, Veli Ünder hakkında 'kasten insan öldürme' suçundan ömür boyu, diğer sanıklar Mahsun Demiralp, Serhat ve Doğukan Özcan hakkında da 'gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek amacı ile gerçeği yok etme, gizleme veya değiştirme' suçundan 5'er yıl hapis talep edildi.

İKİNCİ DURUŞMAYA KATILDI

Davanın ikinci duruşması dün yapıldı. Güvenlik nedeniyle Afyonkarahisar Cezaevi'nde bulunan ve SEGBİS bağlantısı yapılamadığı için ilk duruşmaya katılamayan sanık Veli Ünder, ikinci duruşmaya SEGBİS bağlantısı ile katıldı. Sanıklar Mahsun Demiralp, Serhat ve Doğukan Özcan kardeşler ile maktul Duygu Çelikten'in ailesi ve taraf avukatları duruşmada hazır bulundu.

Sanık Veli Ünder savunmasında yaşananlardan dolayı üzgün olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“Duygu ile 2 yıldır tanışıyoruz. Ailesi de bu ilişkiyi biliyordu. Olay günü eşimi ve çocuklarımı kaynanamın evine Fethiye'ye götürecektim. Duygu da bizimle gelmek istedi. Kendisi için de bir değişiklik olacağını, gezeceğini söyledi. Fethiye'ye birlikte gittik. Ertesi gün Duygu ile gezmeye çıktık. Eşim ve çocuklar Fethiye'de kaldı. Bir süre gezdikten sonra Antalya'ya dönmek üzere yola çıktık. Aramızda herhangi bir sorun yoktu. Antalya'ya yaklaştığımız sırada Duygu bana durduk yere 'Bindiğin araba kaç para?' diye sordu. Ben de 440 bin TL olduğunu söyledim. Sonrasında bana 'Neden bu kadar pahalı arabaya biniyorsun? Hani bana ev alacaktın? Neden ev almıyorsun? Beni oyalıyorsun' dedi. Ben de arabayı satıp ona ev alacağımı söyledim. Duygu çok çabuk sinirlenen bir kişilikti. Ayrıca sakinleştirici hap kullanıyordu. O gün de sinirlendi. Onu sakinleştirmek için elimden geleni yaptım. Sinir krizine girmesin diye susturdum. Sonra çantasından ikinci bir telefon çıkardı ve biriyle mesajlaşmaya başladı. Mesajlaştığı kişinin erkek olduğunu öğrendim. Ona neden bunu yaptığını sorduğumda bana, 'Bana karışamazsın. Sen kim oluyorsun? Sen adam bile değilsin. Sen p…sin. Bunu herkese söyleyeceğim. Kimsenin yüzüne bakamayacaksın' dedikten sonra cinsel anlamda gururumu kıracak sözler sarf etti. Bana boynuz taktığını söyledi. Bu sözleri sinirli olduğu için söylediğini düşündüm ve yine alttan aldım."

'İNTİHARI DÜŞÜNDÜM'

Duygu Çelikten'in duran araçtan indiğini ve hızla uzaklaşmaya başladığını sözlerine ekleyen Veli Ünder, savunmasını şöyle sürdürdü:

“Giderken beni terk ettiğini ve peşinden gitmemem gerektiğini söyledi. Ben arkasından giderken birden durdu ve çantasından rahmetli eşine ait olduğunu bildiğim tabancayı çıkardı. Bana doğrulttu. Sol elimle sağ elindeki silahı aşağıya indirdim. Bana sol eliyle vurdu. Boğuştuk. Bu sırada tabanca patladı. Rahmetli kanlar içerisinde kaldı. 112'yi aradım. Adresi veremeden şarjım bitti. Şok içindeydim. Yardım etmek istedim. Etrafta kimse yoktu. Rahmetli çok kan kaybetti ve öldü. 1 saat boyunca yanında kaldım. Ona sarıldım. Onu son kez öptüm. Saçlarını toparladım ve oradan ayrıldım. Sonrasında arkadaşım Mahsun Demiralp'in yanına gittim. Ertesi gün olayı anlattım. Mahsun bana, 'Keşke cesedi gömseydin. Bir mezarı olurdu. Şimdi kurtlar, kuşlar cesedi yiyecek' dedi. Ben de rahmetlinin mezarı olsun diye Mahsun'un tanıdığı ve ilk kez gördüğüm Serhat ve Doğukan Özcan kardeşler ile olayın olduğu yere Mahsun'un arabası ile gittik. Onlar Duygu'ya orada mezar yapacaklardı. Onları orada bırakıp aracı Mahsun'a geri verdim. Sonrasında ne oldu bilmiyorum. Yaşadıklarımdan dolayı intihar etmeyi düşündüm. Uçurumun ucuna gittim. Kendimi atacaktım ama gözümün önüne çocuklarım gelince vazgeçtim."

Mahkeme başkanının 'Adli Tıp raporunda ölümün mermiden değil, kesici alet, yani bıçaktan kaynaklandığı belirtiliyor' şeklindeki sözlerine sanık Veli Ünder, “Olay yerinde bıçak yoktu. Duygu tabanca ile vuruldu. Olayın iyi araştırılmasını istiyorum" yanıtını verdi.

Duygu Çelikten'in annesi Leyla Çelikten ise kızının uyuşturucu kuryeliğini kabul etmediği için öldürüldüğünü öne sürerek, “Ben kızımı bulaşık yıkayarak büyüttüm. Sanık benim kızımı canice öldürdü. Kızımı ormanda parçaladı. Babasından hatıra kalan parmağındaki yüzünü bile almışlar. Başımdaki bu kara yazma adalet yerini bulana kadar çıkmayacak. Sanık 2,5 ve 14 yaşında iki çocuğu yetim bıraktı. Artık anneler, babalar ağlamasın. Kadın cinayetleri son bulsun" dedi.

Anıl Çelikten (27) ise sanığın ablasını ölümle tehdit ettiğini iddia ederek, tüm sanıkların en ağır cezayı almalarını istedi.

Çelikten ailesinin avukatı Semih Gökpınar da sanığın düzmece bir senaryo ile cezasını hafifletmeyi düşündüğünü söyledi. Avukat Gökpınar sanığın 112'yi ararken şarjının bittiğini söylediğini, ancak 112'den sonra başka yerleri de aradığının tespit edildiğini sözlerine ekledi.

Mahkeme, eksiklerin giderilmesi için ertelendi.