Hakan, “Süleyman Soylu’nun istifası tiyatro muydu?” başlıklı köşe yazısında İçişleri Bakanı’nın görevi bırakmasına sebep olan sokağa çıkma yasağının ardından kendisini aradığını hatırlattı.

Hakan'ın yazısının devamında Soylu ile ilgili şu satırlar yer aldı:

Fakat ne yalan söyleyeyim, böyle bir havada olduğunu fark etmeme rağmen işi istifaya kadar götürebileceğini tahmin etmedim, edemedim.

İstifa haberini duyar duymaz ilk tepkim şu oldu:

“Bu iş Cumhurbaşkanı’ndan döner.”

Neden böyle düşündüm?

Çünkü cumartesi günü kendisiyle yaptığım o telefon görüşmesinden edindiğim izlenimlere dayanarak...

İstifa kararıyla ilgili olarak iki hüküm vardı zihnimde:

- HÜKÜM BİR: Bu karar, önü arkası pek hesap edilmeden alınmış bir karardır.

- HÜKÜM İKİ: Bu kararın alınmasında rol oynayan en esaslı faktör duygudur.

Bu biçimde alınmış bir istifa kararının...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hiçbir duygusallığa meydan vermeden oluşturmaya çalıştığı sağduyu duvarına çarpıp geri dönmesi kaçınılmazdı.

Bu konunun arkasında ısrarla “komplo”, “oyun”, “danışıklı dövüş”, “bityeniği” arayanlara Freud’dan gelsin:

“Bir puro, bazen sadece bir purodur.”

“Tiyatro” kelimesine gelince...

Tiyatro sanatına özellikle son dönemlerde ısınmaya başlasam da...

Onlarca insanımızı kaybettiğimiz o alçak 15 Temmuz girişimi için “Tiyatro bu tiyatro... Bildiğin tiyatro canım...” diye dudak büküldüğü günden beri...

Bu tür siyasi olaylarla ilgili olarak “tiyatro” kelimesinin kullanılmasından nefret ediyorum. Aşırı nefret hem de!

Hürriyet, Independent Türkçe
 

Editör: Haber Merkezi