AMASYA (A.A)-Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğu dönemde tek kurtuluşun büyük Türk milletine güvenmek ve ona dayanmak olduğunu bilen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkmasının ardından karargahını Amasya'ya taşımaya karar verdi.

Samsun'daki çalışmalarını bitirip Havza'ya geçen Mustafa Kemal, Amasya Müftüsü Hacı Tevfik Efendi'ye telgraf göndererek Amasya'ya gelmek istediğini bildirdi.

Hacı Tevfik Efendi'den "Amasya halkı vatan, din ve devlet yolunda mücadele edenleri bağrına basmakla müftehir olacaktır" cevabını alan Büyük Önder, şehrin girişinde Hacı Tevfik Efendi ve vatandaşlar tarafından coşkuyla karşılandı.

Mustafa Kemal'i, Hacı Tevfik Efendi'nin "Beldemize hoş geldiğiniz Paşa. Bütün Amasya emrinizdedir. Gazanız mübarek olsun." sözleri son derece memnun etti.

Ardından Saraydüzü Kışlası'nda 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa ve "Hamidiye kahramanı" olarak tanınan eski Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Bey, 3. Kolordu Komutanı Refet Bey, Kurmay Yarbay Arif Bey, eski İzmit Sancak Beyi İbrahim Süreyya Bey, Yüzbaşı Osman Nuri, Tufan Bey, Yedek Teğmen Recep Zühtü, Efganlı, Teğmen Abdurrahman, Maliye Müfettişi Arif Bey, Erzurum 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa, Yıldırım Kıtası Müfettişi Mersinli Cemal Paşa, Edirne'de 1. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Bey'in de telgraf vasıtasıyla katıldığı genelge görüşmeleri, 21 Haziran'da başladı.

Ertesi sabaha kadar devam eden görüşmelerin ardından bütün dünyaya vatanın bütünlüğünün ve milletin istiklalinin amaçlandığı gür bir sesle duyuruldu.

"Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." cümlesi, alınan bütün kararların özeti oldu. Bağımsızlığa giden yolda çok önemli bir adım olan Amasya Genelgesi, Milli Mücadele'nin yol haritasını ortaya koydu.

"Amasya bildirisi, ortak aklın ürünüdür"

Amasya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Taşdemir, AA muhabirine, Mustafa Kemal'in liderliğinde kabul olunan Amasya Genelgesi'nin yayımlanmasının ardından Milli Mücadele sürecinin işletilmeye başlandığını söyledi.

Amasya Genelgesi'ndeki temel ilkenin Türk milletinin onurlu ve özgür şekilde yaşaması olduğunu belirten Taşdemir, bunun da ancak tam bağımsızlıkla sağlanabileceğini ifade etti.

Artık kurtuluşun parolasının "Ya istiklal ya ölüm" olduğuna işaret eden Taşdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a çıktığı andan itibaren topyekun mücadeleyi başaracak milli bir ordunun kurulması için öncelikle komuta kademesini örgütlemiş, Milli Mücadele'nin adımlarını sağlam temellere oturtmuştur. Samsun'dan başlayarak yapılan telgraf trafiği ile Amasya Genelgesi bunun en belirgin kanıtlarıdır. Amasya Tamimi'nde birliklerinin başındaki komutanlar bağımsızlık mücadelesinin programında anlaşmış, Mondros Mütarekesi'nin ardından gelecek sözde barış anlaşmasının ağır şartlarının kabul edilmeyeceğini ilan etmiştir. Amasya toplantısı ve bildirisi, ulusal direnişin prensiplerini bir genelge haline getirmiş ortak aklın ürünüdür."

Amasya Genelgesi'ni yayımlayan komuta kademesinin devletin temel taşlarından biri olan vatanın bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün sağlamasına dikkati çektiklerini anlatan Taşdemir, "Gerçekte bu bildiri, Türk milliyetçilerinin 'bağımsızlık bildirgesi' idi, bu bir başlangıçtı." dedi.

Amasya Genelgesi'nin ardından Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan yeni kararlarla ulusal kurtuluş mücadelesinin yürütüldüğüne dikkati çeken Taşdemir, şunları kaydetti:

"Kuvayımilliye ile başlanılan yolda düzenli orduya geçilerek, kurtuluştan kuruluşa geçilmiştir. Tüm bu kararların çekirdeği Amasya'da 21-22 Haziran akşamı alınan kararlardır. Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkmasının ardından Amasya'da alınan kararlar üzerinden diğer adımlar birbirini takip etmiştir. Amasya, Milli Mücadele'nin kalbidir."