Konya Selçuklu devletinin merkezi olarak siyasi, askeri idareyi yürütürken, kültür dünyasına ve Türk tarihine en güzel eserler vermiştir. Anadolu Selçuklu devleti XII. yüzyılın ilk yarısında 1. Alaettin Keykubat ile en aydınlık dönemini yaşar. Selçuk Bey'in ömrü yetmediği için başaramadığı Oğuz Türklerinin bir bayrak altında toplama ülküsünü Tuğrul Bey (993-1063) gerçekleştirir. Moğolların istilasıyla (1243) Anadolu Selçukluları İlhanlılar'a bağlanır, 1303'de de Selçuklu hakanının ölümüyle Selçuklu devleti yıkılır.

OSMANLI TARİH SAHNESİNDE

Artık bir devlet ömrünü bitirmiş, bu dönemde Anadolu bölgesinde bir Osmanlı beyliği Selçuklu'nun yerini almaya başlamıştır. Bu döneme baktığımızda Bizans da küçülmüş, dağılmış, Balkanlar parçalanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu önce Balkanlar'da gelişiyor, sonra Batı Ege'yi ele geçiriyor. Bizans İmparatorluğu ise surların içinde varlığını sürdürüyor. Bizans'ı ele geçirmek için önce Bayezıd, Anadolu Hisarı'nı yaptırıyor. Nihayet büyük komutan Fatih, İstanbul'u alarak Bizans'ın yerine geçiyor. 

TÜRKLER ANADOLU'DA NASIL KARŞILANDI?

Anadolu Türkler tarafından fethedilmeden önce Bizans hakimiyeti altındaydı. Ermeniler, Gürcüler, Süryaniler ve Yakubiler Bizans idaresi altında yaşıyorlardı. Bizans Devleti ise idaresi altındaki milletleri siyasi ve dini açıdan baskı altına almış, ağır vergi yükü altında farklı mezhep, din ve ırktan insanların yaşam alanını oldukça daraltmıştı. Baskı politikasına direnen azınlıkların köyleri imha edilmiş taşınmaz mallarına el konulmuştu. Hatta ortodoks mezhebini tanımayan hristiyanlar bile bu zulümden nasibini almış, insanlara kılınç zoruyla ortodoks mezhebi kabul ettirilmeye çalışılmıştı.
Türklerin Anadolu'ya ayak basışı Bizans boyunduruğu altında inleyen azınlıklar içinde bir kurtuluş olmuştu. 1071 yılında Malazgirt Savaşı'nda Ermenilerin Bizans'a karşı Türklerin yanında yeralması, savaşa katılan Ermenilerin savaş alanını terkederek Bizans ordusunu zor durumda bırakmasi savaşin kazanılmasında önemli rol oynamıştır. 

Anadolu'da Bizans hakimiyetinin sarsıntıya uğraması Rumları da huzursuz etmişti. Siyasi ve dini baskıların yanısıra ekonomik bozukluk başgösterince Rumlar da Ermeniler gibi bölgeye adalet ve barış getiren Türk yönetimine sıcaklık duymaya başlamışlardı.

Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldıktan sonra, onun yerine uç beyliği olarak ortaya çıkan Osmanlı Beyliği bu avantajı iyi kullanarak kısa sürede büyük bir devlet haline gelmişti. Bizans topraklarında devam eden Osmanlı fetihleri, Bizansın Hıristiyanlar üzerindeki etkinliğini de günden güne azaltıyordu. 

Bizans valilerinin siyasi, dini ve ekonomik baskılarından bunalan azınlıklar tek kurtuluş yolu olarak Osmanlı idaresini görüyorlardı. Bilecik, Yarhisar, İnegöl ve Köprühisar'da azınlıkların temel hak ve özgürlüklerine Osmanlı idaresi tarafından herhangi bir müdahalede bulunulmaması, aksine azınlıkların dinini ve geleneklerini yaşaması konusunda yeni hakların tanınması pek çok bizans şehrinin hiçbir direnç göstermeden Osmanlı idaresine geçmelerine neden olmuştu. Nitekim Bursa'nın fethi de bu şekilde olmuş, civar yerleşim merkezlerindeki adil idareden etkilenen Rumlar, Bursa'nın fethi sırasında Osmanlı akıncılarına hiçbir müdahalede bulunmamışlardı. 

Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılan Hıristiyan vilayetlerdeki yüzlerce insan Türk-İslam ahlakının üstün vasıflarından etkilenerek Müslümanlığı tercih ederken, birçok tekfur kendi isteğiyle Osmanlı hakimiyetini kabul ederek İslam dinini seçmiştir. 

TÜRK ADALETİ RUMELİ'DE

Türkler Rumeli topraklarına geçmeden önce bölgede toplumsal açıdan bir bunalım yaşanıyordu. Türklerin Rumeli topraklarına girmesi sırasında halk yönetime karşı toplumsal bir patlamanın eşiğine gelmişti. Ortodoks ve katolikler arasında mezhep tartışmaları sürerken Bogomil mezhebine bağlı olan Boşnaklar iki mezhebin baskısı altında eziliyordu. 
Rumeli'ye giden Osmanlı Ordusu'nun başında Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Paşa bulunuyordu. Yarım asırlık bir zaman diliminde Balkan ülkelerinin tamamı Osmanlı sınırlarına katıldı. Yapılan seferlerde yöneticilerinden memnun olmayan halk Osmanlı Ordusu'na herhangi bir mukavemette bulunmadı. Çünkü tebasına adaletle hükmeden Osmanlı yönetiminin yerel halkın desteğiyle Balkanlar'da ilerleyişi kolay gerçekleşmişti.

YARIN: YAVUZ SULTAN SELİM VE HALİFELİK