Tunceli'de yaşanan gelişmeler, hem kamuoyunun hem de devlet kademelerinin dikkatini çekti. Tunceli Valisi ve aynı zamanda kayyum olarak görev yapan Bülent Tekbıyıkoğlu, terör örgütü PKK'nın iki yöneticisi için düzenlenen anma törenine izin verilmesinin ardından İçişleri Bakanlığı tarafından merkeze alındı. Yaşanan bu kritik gelişme, Türkiye'nin terörle mücadelesinde kararlılık vurgusunu bir kez daha gündeme taşıdı.
İçişleri Bakanlığı’ndan Resmî Açıklama Geldi
İçişleri Bakanlığı, Tekbıyıkoğlu’nun görev değişikliğiyle ilgili kamuoyunu bilgilendiren bir açıklama yaptı. Açıklamada, “Tunceli Valisi Sayın Bülent Tekbıyıkoğlu, İçişleri Bakanlığı emrine alınmıştır. Tunceli Valiliğine, Vali Yardımcısı Sayın Ertuğrul Aslan vekâleten görevlendirilmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” ifadeleri yer aldı. Bu açıklama, devletin hassas konulardaki tutumunun net bir göstergesi olarak yorumlandı.
Yeni Görev: Mülkiye Başmüfettişliği
Bugün Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla birlikte, Bülent Tekbıyıkoğlu’nun yeni görevi de netlik kazandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasını taşıyan atama kararı doğrultusunda Tekbıyıkoğlu, Vali-Mülkiye Başmüfettişliği görevine getirildi. Görev değişikliği, kamu idaresinde liyakat ve disiplinin sürdürüldüğüne dair güçlü bir mesaj verdi.
Tören İzni Krize Yol Açtı mı?
Gözlerin çevrildiği asıl konu ise, 17 Mayıs'ta Tunceli'de terör örgütü PKK'nın iki yöneticisi adına düzenlenen anma töreniydi. Söz konusu törene izin verilmesi, kamuoyunda ve güvenlik bürokrasisinde ciddi bir rahatsızlık yarattı. İddialara göre, yaşanan bu gelişmenin ardından Tekbıyıkoğlu, İçişleri Bakanlığı'na merkeze çekilmek ve Mülkiye Başmüfettişi olarak atanmak için dilekçe sundu. Bu iddialar, bölgedeki güvenlik politikalarının ciddiyetle sürdürüldüğünü ortaya koydu.
DEM Partili Belediye'ye Kayyum Ataması Hatırlatıldı
Bülent Tekbıyıkoğlu, 22 Kasım 2024 tarihinde DEM Partili Tunceli Belediyesi’ne kayyum olarak atanmıştı. Belediye Başkanı Cevdet Konak, hakkında yürütülen davalarda “terör örgütüne üye olma” suçundan 6 yıl 3’er ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Bu durum, devletin teröre destek verdiği iddia edilen yapılar karşısında nasıl bir refleks gösterdiğini somut bir şekilde ortaya koydu.