MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında haftalık gündem değerlendirmesi yapıyor.

Bahçeli'nin konuşmalarından satır başları şöyle:

Sağanak yağışlar hayatı olumsuz şekilde etkilemiştir. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere pek çok ilimizde hayat durma noktasına gelmiştir. Sel suları Ankara'da ev ve işyerlerini basmıştır.

MANSUR YAVAŞ VE İMAMOĞLU'NA TEPKİ: BASİRETSİZ VE BECERİKSİZLER

Başkentimiz yoğun yağışlara teslim olmuştur. Hem Ankara hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesi acınası bir aciziyetle seyretmiştir. Meteorolojinin uyarılarına rağmen hiçbir önlem alınmamıştır. Belediye yönetimleri bir kez daha sınıfta kalmışlardır, çaresiz girdabına terk etmişlerdir.

Kar ve yağmur yağdıktan sonra yapılacak her mücadele boşuna bir emektir. Riskleri öngörememiş belediye yönetimlerinin tek sığınağı temelsiz bahaneleridir. Altyapı eksiklikleri, siyasi ilkellikler, afetler karşısında organizasyon yetersizlikleri bugünkü tablonun yegane sebepleridir. Hükümet, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri'nin boşluğunu doldurmuş, müdahale etmiştir. Belediye yönetimi laf üretme yeri değildir. Millete layıkıyla hizmet etme mercidir. Bu tutumu gösterenleri aziz milletimiz baş tacı yapacaktır. Tam tersini yapanlarını da rezil etmesini bilecektir. Bu kapsamda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza rahmetler niyaz ediyorum. İnanıyorum ki şiddetli yağışların yaraları sarılacaktır.

Ayrıca İtalya'nın Lucca kentinden havalanan helikopterin kaza kırıma uğraması sonucu 7 kişi hayatını kaybetmiştir. Vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine ve Eczacıbaşı Holding'e taziyelerimi sunuyorum.

TERÖR SALDIRILARINA ÖN ŞARTSIZ SON VERİLMELİDİR

Hain terör saldırılarını lanetliyorum. Aziz şehitlerimize Allah'tan rahmetler niyaz ediyorum. Şu anda tedavi altında bulunan gazilerimize şifalar temenni ediyorum. Elbette acımız çok büyüktür. Al bayrağa sarılmış şehit naaşları gözyaşları eşliğinde vatan topraklarımıza emanet edilmiştir. Kalırsak devlet biziz ölürsek cennet bizim diyen kahraman şehitlerimizin kanları yerde bırakılmayacaktır. Katillere hak ettikleri cezalar kesilecektir. Evlatlarımıza kast edenlerin hayatları zindan edilecektir.

Terörle mücadele kıran kırana devam edecek, bu melanetin kökü her zeminden sökülüp atılacaktır. İkinci bir tercihimiz görülemeyecektir. Türkiye'ye ihanet eden PKK'lı teröristlerden 3 ayaklı bir çıkış yolu vardır. Terör saldırılarına ön şartsız derhal son verilmelidir. Silahlarıyla dağdan inip Türkiye Cumhuriyeti'ne teslim olmalıdırlar. Üçüncü olarak da kaçınılmaz cezalarını çekmeleridir. Türkiye, bölücü terör karşısında bir yol ayrımına gelmiştir. Ya bu husumet çetesi ülkeyi kanlı bir bölünme sürecine sürükleyecektir ya da Türkiye Cumhuriyeti eylemlere gereken cevabı vererek ihanetin belini kıracaktır.

Terörle mücadele süreci çok boyutlu bir süreçtir. Karşımızda yalnızca teröristler yoktur. Terörizmin imalatçı ülkeleri, üniformasız barbarlar vardır ve bu yalın gerçeği birazcık zeka sahibi herkes bilmektedir. PKK, sadece PKK'dan ibaret değildir. Türk milletiyle kimlerin hesabı varsa terörizmin baronları, terör örgütlerinin ümit aşısı onlardır. Terörle mücadele Türkiye'yi zora sokmak isteyen alçakların topuyla asimetrik bir mücadeledir.

İstanbul Kadıköy'de aralarında HDP milletvekillerinin de bulunduğu bir güruhun İmralı canisini serbest bırakılması için yürüyüşe geçip, sokaklarımızı kirletmesi alçaklıktır. Üstelik PKK kontenjanından Meclis'e giren bir kadın milletvekili görevini icra eden polisimize adice yumruk sallamıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nde askere, polise, masum vatandaşlarımıza saldıran, toplumsal huzuru bozmak, iç barış ortamını yıkmak için nifak saçan önüne gelene hakaretler yağdıran hiç kimse bu milletin mensubu olamaz. Mensubu olmayanların TBMM'de görev yapması zuldür, mahşeri vicdanda darbedir. HDP'nin kapatılması, AYM'nin adalete, tarihe, millete, şehitlere, ihmali mümkün olmayan bir görevidir. Türk Milleti bu kenelere daha fazla sabır ve tahammül gösteremez. Sayın Kılıçdaroğlu bu vahim manzara karşısında hala çıtın çıkmıyor, bir şey diyemiyorsun. Bu sessizliğini neye yoralım? Polise yumruk atan soysuzun yanında mısın? Kadıköy'de polise yumruk atan çürümüşün arkasında duran bellidir ve bugünkü CHP yönetimidir. Kılıçdaroğlu'nun CHP, eski CHP değildir demesi boşuna değildir.

Zillet ittifakı rotasızdır, ruhunu ve siyasi onurunu kiraya vermiştir. Serok Ahmet'in Diyarbakır'da düzenlenen çalıştayda yaptığı konuşma bu çalıştaya PKK'lıların ve FETÖ'cülerin katılımı provokasyondur. PKK tezlerini savunacak kadar çukurlaşmıştır. Serok Ahmet, Türkiye'nin başına sarılmış beladır. Kumanda edilen mandacıdır, geçmişi ve geleceği ile siyasi kundakçıdır.

ALEVİLİK TARTIŞMASI

Kılıçdaroğlu'nun mezhebi, etnik kökeni, doğduğu yer bizim siyasi eleştirimizin tamamıyla dışındadır ve mutlaka saygı gösterilmelidir. Türk Milleti'nin hiçbir ferdi Türk, Kürt, Alevi, Sünni, inanan, inanmayan, laik, anti laik diye ayrılamaz. Ayrımcılığa maruz bırakılamaz. Kökeni, mezhebi, anasının dili ne olursa olsun bu millet benim, bu bayram benim diyen herkes bizim kardeşimizdir. CHP Genel Başkanının Alevi İslam inancına sahip olması onun için bir kayıp, handikap, utanacağı bir özelliği değildir. Bilhakis, Alevi İslam inancına sahip olan kardeşlerimiz bizim can beraberliğimizdir. Mezhep üzerinden fitne çıkarmaya heves edenler fitnenin çıban başılarıdır. Aynı İttifak içinde Kılıçdaroğlu'nun alevi kimliğinden kaygı duyanlar, bunu da kamuoyu ile paylaşanlar sorumsuz olmakla birlikte milli birlik ve dayanışma ruhunu zedelemek isteyen provokatörlerdir. Bu yezit siparişini hazırlayan kimlerdir? Peş peşe gelen özür mesajlarının hiçbir inandırıcılığı, geçerliliği yoktur.