MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin Meclis'te düzenlenen grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor.

Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

-Türkiye'yi taviz ve teslimiyet döngüsüne teslim etmek isteyenlerle hesabımız vardır.

- Hem kendimizi hem de hasmımızı bilirsek başarı bizimdir, gelecek bizim olacaktır.

- Kim Türk milletinin hasmı ise, eğmeden, bükmeden söylüyorum; bizim de sonuna kadar hasmımızdır. Bizim tarafımız millettir, demokrasidir, gariplerdir, tüyü bitmemiş yetimlerdir. Cumhur ittifakına sahip çıkan Türkiye sevdalıları bundan sonra da olacaktır.

- Geleceğimizden tasarruf edemeyeceğimize göre hiçbir hakkı öğretmenlerimize çok göremeyiz. Atanamayan öğretmen sorununa artık neşter vurulmalıdır.

- Doğru bildiklerimizi, doğru gördüklerimizi, inandığımız değeleri birileri güceniyor, kızıyor diye söylemekten çekinmeyeceğiz. Varsın fincancı katırları ürkerse ürksün. Zülfüyareye dokunmak gerekiyorsa dokunacağız. 

Türkiye'ye karşı nerede bir cephe açılmışsa; CHP'den İP'ine, HDP'den marjinal örgütlerine hepsi oradadır. Zillet partilerinin hem yönetim sistemiyle, hem milli birliğiyle istiklal davasıyla iflah olmaz meseleleri vardır. Kılıçdaroğlu, geçen hafta bir Yunan medyasına demeç vermiş; yine çuvallamış. Kılıçdaroğlu, 'İktidara geldiğimizde Ortadoğu Barış Teşkilatı'nı kurucağız' demiş. Sayın Kılıçdaroğlu; savaş nerededir? Irak'ın kuzeyinde Pençe harekatı kapsamında 731 teröristin etkisiz hale getirilmesi Kılıçdaroğlu'nu rahatsız mı etmiştir? Kılıçdaroğlu'nun dilinin altındaki bakla nedir? PKK ile HDP'nin kanlı madalyonun iki yüzü olduğunu cümle alem gördü de bir tek siz mi göremediniz? CHP'nin teröristlerle ve Sorosçularla bu denli iç içe geçmesi öncelikle kendi geçmişlerine hakarettir. 

- CHP ile İP'in paçası tutuşmuş olacak ki genel başkanlar düzeyinde görüşmeleri sıklaştırmışlardır. İP Başkanı yüzde 50+1'in şahsıma sorulmasını istemiş. Beni iyi dinlesinler; 50+1 anlatayım da ders alsınlar. Bu konuyu da daha fazla sündürüp sağa sola çekiştirmesinler. Cumhurbaşkanının iki turlu seçimle, yüzde 50+1 oyla seçilme kuralı Anayasa değişikliğiyle kabul edilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildikten sonra da seçim şekli değişmemiştir. Cumhurbaşkanı ya da devlet başkanının halk tarafından seçilmesinde uygulanan ikinci usul; yüzde 40+10 ile seçilmesidir. Bu sistemde ilk rakibine yüzde 10 fark atan rakibin seçilmesi esas gösterilmiştir. Cumhurbaşkanı ya da devlet başkanının halkın seçtiği tüm sistemlerde demokratik meşruiyet gereğince salt çoğunluğun oylarıyla seçilmesi gerekliliktir. Bu konuyu tartışmaya açmak; yönetim sistemine karşı güvensizliği körükleyecektir. Bu masum bir talep değildir. Yüzde 40 oranını dillendirmek başkalarının değirmenine su taşımaktır. Bunu ulu orta konuşanlar da iyi niyetli sayılamayacaktır.

- Ekonomi sadece ekonomi olmaktan çıkmıştır. Kontrol sizde değilse baskı aracına dönüşmesi de kaçınılmaz hale gelmiştir. Türkiye tarihi bir eşiktetir; para simsarlarının sözü geçecek ya da böyle gelse de böyle gitmeyecektir. 

- Enflasyonla mücadele için çözüm önerisi; kısa vadeli faiz oranını enflasyon oranı kadar artırmak ya da azaltmaktır.

"Türkiye bir karar vermek ve irade koymak durumuyla baş başadır" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yüksek faiz, finansman maliyetlerini artırdığı için ekonomideki toparlanmayı arz yönünde engellemekle kalmamakta; yatırım kararlarının ertelenmesine yol açarak üretim kapasitesini de kısıtlamaktadır. Bu da işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı demektir.

Ya enflasyon artışına faizleri yükselterek tepki vermeye devam etmek suretiyle enflasyon-faiz-kur sarmalı içerisindeki döngüyü kabulleneceğiz; ya da tüm ekonomik birimlerin faaliyet ve beklentilerini bozan yüksek faiz politikasından kademeli bir şekilde vazgeçerek, enflasyonla mücadeleyi yeniden tanımlamak ve üretim kanalını esas alan bir politika anlayışına geçeceğiz. Bize göre başka bir alternatif kalmamıştır."

'YANDIK MAHVOLDUK DEMEK FELAKET TELLALLIĞIDIR'

Bahçeli, bu değerlendirmelerinin ardından iktidarın ekonomi politikasının doğru olduğunu savunarak,  "Ülkemiz şu anda dünyada faiz oranın yüksekliği açısından ilk on ülkeden biri, Avrupa’nın da zirvesindedir. Faiz geleceğimizden çalmaktadır. Bize göre hükümetin izlediği ekonomi politikası doğrudur, bunun üzerinden polemik yaratmak, bittik, tükendik, yandık, mahvolduk demek felaket tellallığıdır, kötü niyetliliktir" ifadelerini kullandı.

'SIKINTILARIN FARKINDAYIZ ANCAK POLİTİKALAR DOĞRU'

Öte yandan Bahçeli, "İnsanlarımızın ekonomik sıkıntılarını biliyoruz, artan döviz kurlarından yakınmaların farkındayız, ancak takip edilen politikalar doğrudur, yakında her şey düzelecektir" diye de konuştu. Bahçeli, bu sözlerini şöyle devam ettirdi:

"Terörle mücadelemizin rövanşını kur üzerinden almak istiyorlar. Dik duruşumuzu, egemenlik haklarımızı kahramanca savunmamızı dövizle baskılamaya çalışıyorlar. Suriye’deki, Irak’taki, Libya’daki, Mavi Vatan’daki, Karabağ’daki, Afrika’daki mevcudiyetimizi dövizle püskürtmenin arayışındalar. Bu kez başaramayacaklar, yayından çıkan ok Allah’ın izniyle hedefine ulaşacak, Türkiye’yi hiç kimse tutamayacaktır. Döviz operasyonları boşunadır, faiz kulisi yapanların çabası beyhudedir, Türkiye’yi teslim alamayacaklar, Türk milletini yolundan çeviremeyecekler."

ERKEN SEÇİM YANITI

Muhalefetin 'erken seçim' çağrılarına da yanıt veren Bahçeli, "Ekonomiden anlamayan cahillerin tek söylediği erken seçimdir. Erken seçim falan yoktur. Seçim 2023 yılının haziran ayında yapılacaktır" ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi