Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Milli Savunma Bakanlığında düzenlenen törende personelle bayramlaştı. 

Bakan Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ile Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Bakan Yardımcılarının yanı sıra şehit yakınları ve gazilerin de katıldığı törende sözlerine, tüm personelin Kurban Bayramı'nı kutlayarak başladı.

Karada, denizde, havada başta FETÖ, PKK/YPG, DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı mücadelenin kararlılıkla sürdürdüğünü vurgulayan Akar, her türlü tehdit ve tehlikeye karşı gece-gündüz demeden yapılması gereken ne varsa yerine getirdiklerini bildirdi.

Ülkenin ve milletin egemenlik, bağımsızlık ve güvenliği için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatları doğrultusunda mücadelenin, 'Ölürsem şehit, kalırsam gazi' anlayışıyla kararlılıkla devam ettiğini söyleyen Akar, Suriye ve Irak'ın kuzeyindeki faaliyetlerin büyük bir fedakarlık ve kahramanlıkla yerine getirildiğini belirtti. Akar, şöyle devam etti:

"Suriye'nin, Irak'ın kuzeyindeki yaptığımız operasyonel faaliyetlerimizin yanı sıra oradaki arkadaşlarımız aynı zamanda büyük insanlık faaliyetlerini de yerine getiriyor. Yüzlerce okulda binlerce öğrenci orada eğitimlerine devam ediyor. Silahlı Kuvvetlerimiz elinden gelen desteği, ilgili kurum ve kuruluşlar ve bakanlıklarla koordineli şekilde sağlamak suretiyle oradaki bölge halkına sağlık desteği de sağladı. Elektrik, yol, su konularındaki sıkıntıların aşılmasında da yine Silahlı Kuvvetler mensuplarımız ellerinden gelen gayreti gösterdiler, gösteriyorlar."

"500 yıldan beri beraber olduğumuz Libyalı kardeşlerimizle iş birliğimizi sürdürmekteyiz." diyen Akar, "Libya Libyalılarındır" anlayışıyla hareket ettiklerini dile getirdi.

Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerektiğini vurgulayan Akar, "Ateşkesi, istikrarı, siyasi, toprak bütünlüğü sağlanmış bir Libya hepimizin amacı. Bu konuda elimizden geldiğince Libyalı kardeşlerimize yardım etmeye çalışıyoruz. Libya bizim denizden komşumuz. 500 yıl birlikte yaşadığımız, ortak değerlerimiz, tarihimiz olan bir milletten bahsediyoruz. Dolayısıyla onlara ilgisiz kalamazdık, kalmadık." ifadelerini kullandı.

Akar, Libya'daki çalışmaların BM tarafından tanınan meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde yerine getirildiğine dikkati çekerek şöyle konuştu:

"Biz bu çerçevede orada askeri eğitim, iş birliği, danışmanlık ve yardım çerçevesinde bulunuyoruz. Oradaki arkadaşlarımız da büyük bir kahramanlık, fedakarlık ve akılla oradaki faaliyetlere önemli katkılar sağlıyorlar. Daha önce darbeci Hafter grubu Trablus'u düşürmeye çok yaklaşmışken askeri eğitim, iş birliği, danışmanlık konularında karada, denizde, havada yaptırılan yardım ve desteklerle oradaki dengeler değişti. Şu anda orada kısmi de olsa bir rahatlama var. Bu rahatlamanın, ateşkesin sürekli olmasına gayret gösteriyoruz. Böylece istikrarın sağlanması için elimizden gelen gayreti gösterdik, göstermeye devam ediyoruz."

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin ibadete açılmasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Akar, şunları kaydetti:

"Son zamanlarda Türk ve İslami değerlere karşı birtakım saldırılar başladı. Bayrak yakma gibi son derece çirkin faaliyetler yürütülüyor. Bunların hepsini şiddetle, nefretle kınıyoruz. Bunlar acizlikten meydana gelen olaylar. Gerginliğin tırmandırılmaması için bu provokatif olayların bir an önce durdurulması, önlenmesi lazım. Ayasofya Camisi'nin açılması da tamamen Türkiye Cumhuriyeti devletinin egemenlik hakkıdır. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumları dışında hiç kimsenin söz söylemeye hakkı yoktur. Herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin aldığı kararlara saygı duymak durumundadır."

Akar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, aklın ve bilimin ışığında, Anayasa çerçevesinde yasalar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatları doğrultusunda kendisine verilen görevleri yapabilmek için milletinin emrinde, görevinin başında olduğunu belirterek, "Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu istikamette yürüyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri sadece kendisi, ülkesi, milletiyle ilgili değil ayrıca içinde bulunduğu ittifaklarla ilgili NATO, BM, AB, AGİT dahil diğer ikili anlaşmalar çerçevesinde kendisine verilen görevleri büyük bir başarıyla, fedakarlıkla yerine getirdi, getirmeye devam ediyor." dedi.

Sözlerinin sonunda, ülkenin birliği, bütünlüğü ve güvenliği için karada, denizde ve havada faaliyetlerini yoğun şekilde sürdüren silah ve mesai arkadaşlarının Kurban Bayramı'nı kutlayan Bakan Akar, "Şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize acil şifa diliyorum. Bugünlere gelmemizdeki büyük fedakarlık ve katkılarından dolayı minnet ve şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.

Akar daha sonra da, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Bakan Yardımcısı Alpaslan Kavaklıoğlu ile Gazi Orduevi'nde düzenlenen KKTC Silahlı Kuvvetleri Günü Resepsiyonu'na katıldı.

İstiklal Marşı ve Mücahitler Marşı'nın okunmasının ardından KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı tanıtım filmi sunuldu.

Konuşmasına, "Bütün herkesin bilmesi gereken husus şu; Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak Kıbrıs meselesi bizim milli davamız" sözleriyle başlayan Bakan Akar, 1974'teki bakış açılarının, yaklaşımlarının hala aynı olduğunu belirtti. 

Bugün de aynı duygu ve düşüncelere sahip olduklarını dile getiren Akar, "Kıbrıs, Kıbrıslılar bizim kardeşimiz, orada Kıbrıslı kardeşlerimizin hak ve menfaatini korumak için ne lazımsa yapmaya hazırız" diye konuştu.

Barış Harekatı ile sadece Ada'daki Türklere değil tüm Ada'ya barış, huzur ve güvenin geldiğini dile getiren Hulusi Akar, şunları söyledi:

"Biz barıştan yanayız, barışı muhafaza etmek için uğraşıyoruz. Fakat aynı zamanda orada yaşayan Kıbrıslı kardeşlerimizin de hak ve hukukunu korumakta kararlıyız, azimliyiz. Bunun için yapılması gereken ne varsa bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Her zaman samimi olarak söylediğimiz gibi barıştan yanayız. Barış içinde, iyi komşuluk ilişkileri içinde hakça bölüşüm ve paylaşımla buradaki hayatı herkesin güven, huzur, refah içinde yaşamasından yanayız. Buna gayret gösteriyoruz. Fakat diğer taraftan da hiçbir oldubittiye izin vermeyeceğimizi, burada Türkiye'nin içinde olmayan çözümlerin de hiçbir zaman yaşama şansının olmadığını da belirtmek zorundayım."

Deniz yetki alanlarının belirlenmesi, eşit egemen hakların korunması, kaynakların hakça ve adil şekilde paylaşılması konularının çok önemli olduğunu vurgulayan Akar, şunları kaydetti:

"Bu hususlar, hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Hem Türkiye olarak kendi haklarımız hem de Kıbrıslı kardeşlerimizin haklarını bu manada, çerçevede koruyacağımızı, buna her zaman hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum. Doğu Akdeniz'de hem KKTC'nin hakkı olan ruhsat sahalarında hem de Türkiye'nin kendi deniz yetki alanlarında oradaki kaynaklardan istifade etmek için gerekli araştırma incelemeleri yapmak, onlardan istifade etmek için çalışmaları sürdürmek bizim hakkımızdır ve bu hakkımızı da mutlaka kullanacağız, kullanıyoruz. Bundan da kimsenin şüphesi olmasın" şeklinde konuştu.

İyi komşuluk ilişkilerine bir kez daha vurgu yapan Bakan Akar, şöyle devam etti:

"Bunların birlikte yapılması, kaynakların birlikte paylaşılması bu konudaki gerekli görüşmelere de hazır olduğumuza yönelik daha önce ilgili ve yetkili makamlar tarafından yapılan açıklamalara maalesef komşularımız tarafından gerekli olumu cevaplar verilmedi. Dolayısıyla biz kendi haklarımız doğrultusunda bütünüyle Türkiye ve KKTC olarak oradaki kardeşlerimizle birlikte uluslararası hukuka uygun şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Bunun dışında buradan binlerce kilometre uzaktan gelip burada birtakım konularda kurallar koymaya çalışanların sözlerini bizim hiçbir şekilde dinlememiz mümkün değil. Biz garantör ülkeyiz, garantör ülke olarak buradaki hak ve sorumluluklarımızın tamamen bilgisi ve bilincindeyiz, bunun gereğini de yaptık ve yapacağız. Bu konuda hiç kimse bize herhangi bir şekilde etki etmeye veya herhangi şekilde bizi engellemeye kalkmasın. Bu konuda kararlı olduğumuzu defalarca söyledik. Bunları da yerine getireceğiz. Yaptıklarımızın hepsi hukuki, uluslararası hukuka, deniz hukukuna uygun şekilde yapılmaktadır."

Dil uyarısı

Türkiye ile Yunanistan arasında güven ve güven artırıcı önlemler çerçevesinde yapılan çalışmalarda sağlanan mutabakat kapsamında iki toplantının Atina'da, bir toplantının ise Ankara'da yapıldığını anımsatan Akar, şunları kaydetti:

"4'üncü toplantıyı Ankara'da yapmak üzere hazır olduğumuzu karşı tarafa bildirdik. Yunan tarafının da bu toplantılara katılmasını bekliyoruz. Bu arada çeşitli kaynaklardan çeşitli açıklamalar yapılıyor. Bunlardan biri de 'Doğu Akdeniz'in güvenliğini Türkiye'ye terk edemeyiz' şeklinde başı ve sonu tam olarak belli olmayan birtakım sözler var. Bunu söyleyenler tarihlerine, tarihimize, Doğu Akdeniz'in geçmişine baksınlar. Bizim şu anda geçmişte olduğumuz gibi ecdadımıza yaraşır şekilde oradaki birliklerimiz, kuvvetlerimiz güvenlikle ilgili orada yapılması gereken ne varsa bunları yapabilecek kabiliyete, imkana sahip. Bunları da herkesin bilmesini istiyorum. Dolasıyla bu tür ilişkilerde dil çok önemli. Taraflar açıklamalarını yaparken dikkatli dil kullanmaları lazım. Tahrikten, gerginliği artırmaktan, provokasyondan uzak durmak lazım."

Türkiye'nin gerginliği artırmak veya barışı, huzuru bozmak gibi bir amacının olmadığını vurgulayan Hulusi Akar, şu açıklamalarda bulundu:

"Hep birlikte neler yapabiliriz sorusunun cevabını beraber bulalım diyoruz. Dolayısıyla biz komşularımızı bu yönde davet ediyoruz, beraber çalışmak, toplumlar, oradaki insanlar için bir şeyler yapabilmek konusunda çalışmaya devam ediyoruz, buna çalışıyoruz. Fakat bunun dışında bunu da bir acizlik olarak almasınlar, diğer taraftan yapılması gereken ne varsa, herhangi bir oldubittiye meydan vermeyeceğimizi, Türkiye'nin ve KKTC'nin içinde olmadığı hiçbir çözümün de Kıbrıs'ta ve Doğu Akdeniz'de yaşama şansının olmadığını da herkesin bilmesini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bizim hedefimiz Ada'da barışı, huzuru, rahatı, refahı kalıcı hale getirmek. Bu konuda gayretlerimizi sürdürüyoruz. Geçmişte olduğu gibi bugün de orada Kıbrıs Türkü'nün yanında olmaya, onların en büyük destekçisi olmaya devam edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın."

Konuşmanın ardından Bakan Akar ve protokol üyeleri tarafından kesilen pastanın ardından resepsiyon sona erdi.

Editör: Haber Merkezi