08 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
9°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Ortadoğu Gazetesi GÜNDEM Prof. Dr. Kemalettin Aydın: 'Davulun, zurnanın sesini siren sesi almaya başladı'

Prof. Dr. Kemalettin Aydın: 'Davulun, zurnanın sesini siren sesi almaya başladı'

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kemalettin Aydın, "Yaz modunda devam edersek, kış dönemini 2'nci dalga değil de tsunami olarak görürüz" dedi.

Prof. Dr. Kemalettin Aydın, Türkiye'nin yaz aklı ve kış aklı olduğuna inandığını söyledi. Haziran ayının sonunda neredeyse bütün ailelerin bir tatil planladığını ve o andan itibaren yaz ayının başladığını belirten Aydın, "Bu dönemde eller havaya moduna girilir. Televizyon dizileri yaz dizilerine döner, yaz müzikleri oluşur. Herkes yaz tatili havasına girer. Sonra da Eylül ayının ortalarında okullar açılır ve bu süreçle birlikte kış aklına dönülür. Yaz aklı olduğu bir yerde uyarıları, sorumlulukları almak, toplumun kişiye yüklediği yükümlülükleri yerine getirmekten insanlar biraz uzaklaşır. Bu yaz dönemi verilerin artışında, tüm bizim uyaranlarımıza ilginin azaldığını görebiliyorum. Şimdi elimizde bir fırsat var" diue konuştu.

'Tsunami olarak görürüz'

Eylül ayının ortalarına doğru Türkiye'nin tekrar kış aklı moduna gireceğini belirten Prof. Dr. Aydın,  "Yeniden aile içi ortamlara, sosyal sorumluluk olarak da bilgilenme gereği duyacağımız bir döneme gireceğiz. Öyle olunca kamu yönetimi de bu yönetim zamanı iyi kullanmalıdır. Medyayla, diğer yayın organları ile kamu yönetimiyle ve milletle bu üçgen yeniden kurulabilirse, önümüzdeki 4 hafta içerisinde durağanlaşmaya gidilebilir. Yoksa yine yaz modunda devam edersek, kış dönemini ikinci dalga değil de tsunami olarak görürüz. Toplumun nisan-mayıs ayındaki gibi konuya hassasiyet duyacağını düşünüyorum. Nisan-mayıs ayına göre toplumdaki yaygınlığın daha yüksek olduğu bir zamandayız. Ama nisan-mayıs ayında domatesi, sirke ile yıkayan, poşetleri yıkayan bir toplum bugün bakıyorsunuz, risk daha yüksekken daha az tedbirler alıyor. Hızlı bir şekilde toplumsal rehabilitasyonu yapmamız lazım" diye konuştu.

'Davulun, zurnanın sesini siren sesi almaya başladı'

​Prof. Dr. Aydın, "İnsanların yeniden ülkesine, milletine ve kendi ailesine olan sorumluluğuyla çok basit olan tedbirleri alması lazım. Yaz ayındaki vurdumduymazlığın bedelini şöyle ödüyoruz, yazın düğünlerdeki kemençenin,  zurnanın, davulun, kumsallardaki barın, diskonun seslerinin yerini artık büyükşehirlerde asfaltta ambulans sirenlerinin sesi almaya başladı. Bütün tedbirlere maske, mesafe ve temizliğe uyarsak, biz bu mücadeleyi kazanırız. Ama tedbirlere uymaz, vurdumduymazlık yaparsak, her gün rakamlar yüzde 2, 5 artar, daha fazla ölümlerle karşılaşırız. 'Bize bir şey olmaz' diyen insanların yoğun bakımda, 'Doktorum ne olur beni yaşat' diyerek yalvardığı vakaları biliyoruz. O nedenle herkese her şeyin olabileceği bir gerçeklik içerisindeyiz" dedi.

'Üniversiteler uzaktan eğitim yapmalı'

Prof. Dr. Aydın, üniversitelerin kesinlikle uzaktan eğitim yapması gerektiğini söyledi. Temel ve teorik eğitimleri alacak bütün branşların uzaktan eğitimini de en azından 1'inci sömestra kadar ilan etmeleri gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Aydın,  "8 milyon genç var. Bunlar hareketi, yurtlar, kantinler, gençlerin bir arada oluşları toplumsal yayılım açısından büyük risk. Ama lise ve lise altının 1'nci, 8'inci ve 12'nci sınıflar yüz yüze eğitimin zorunlu olduğu sınav dönemleri ve çocuğun eğitim becerileri dönemleri açılabilir. Kronik hastalığı olanlar bu hastalıktan ağır etkileniyorlar ve kayıplarımız bunlarda oluyor. Milli Eğitim Bakanlığı kronik hastalığı olan çocukları direkt yüz yüze eğitimden uzak tutup, başarabilirse onları evde öğretmenlerin mobil eğitimi ile açıklarını gidermeleri gerekiyor. Türkiye'de kronik hastalığı olan çocuklar toplumun 1, 8'dir, yani yaklaşık 60-70 bin kişi eder. Geri kalanlar okullarda sürdürülebilir. Çünkü bu salgının ne zaman biteceği belli değil. Örneğin, diyelim ki 2 ay sonra Covid-19 salgını bitti, şubat ayında başka bir virüsün başka bir şekilde dünya toplumunu etkilemeyeceğine dair bir şey söz konusu değil. Böyle olunca da ilelebet geleceğimizi teslim edeceğimiz neslin eğitiminin aksamamasına taraf olanlardan birisiyim" ifadelerini kullandı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *