Dünyanın gözü İdlib'de...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin arasında imzalanan Moskova Mutabakatı sonrası ilan edilen ateşkes yürürlükte. Ancak yine de Suriye'nin bu bölgesi diken üstünde. Ya ateşkesi bozan bir örgüt olursa ne olacak? İşte bu sorunun cevabını Hürriyet gazetesinin usta yazarı Sedat Ergin verdi. Ergin bugünkü yazısında "Önceki gün Kremlin’de imzalanan ‘Ek Protokol’ün uygulaması çok ciddi sınamalarla karşı karşıya. Anlaşmanın başarısı herkesin uygulamaya katılmasına bağlı. Gelgelelim İdlib sahasında çok sayıda aktör var ve bunlar içinde kontrol edilebilenler olduğu gibi kontrol edilemeyenler de var... TSK, Türkiye’nin desteklediği ‘Kurtuluş Cephesi’ ve ‘Suriye Milli Ordusu’ unsurlarını, Rusya’yı ve onun denetimindeki Esad rejimini ilk gruba dahil edilebiliriz" ifadelerini kullandı.

Ergin, daha sonra özetle şöyle devam etti:

"Bunların dışında kalanları ‘kontrol dışı aktörler’ kategorisine koyabiliriz. Bu grupların önemli bir bölümü BM Güvenlik Konseyi’nin terör örgütleri listesinde yer alıyor. El Kaide’nin türevi olan ve İdlib’deki muhalefet bölgesinde geniş bir alan hâkimiyetine sahip Heyet Tahrir eş Şam (HTŞ) bunların başında geliyor.

HTŞ’nin bir şekilde masaya çekilebileceği varsayılsa bile, doğrudan El Kaide’den talimat almaya devam eden ve sahada azımsanmayacak sayıda militanı bulunan Huras el Din gibi bir örgütle herhangi bir müzakere söz konusu olmayacaktır. Keza Türkistan İslam Partisi’nin İdlib’deki savaşçılarını, başka ülkelerden gelen militanları bünyelerinde barındıran diğer irili ufaklı grupları da denkleme dahil etmek gerekiyor.
Şimdi en zor soruya gelelim. Güvenli koridorun üzerinde uzanacağı bölge kontrol dışı radikal grupların da faaliyet alanıdır. Örneğin, M-4’ün batı noktasında otoyola bitişik olan Cisr eş Şugr kasabası Türkistan İslam Partisi’ne bağlı savaşçıların üslendiği bir merkezdir.

Türk askeri makamları güvenli koridoru oluşturmak üzere bu gruplara buradan çıkmaları ya da en azından ağır silahlarını teslim etmeleri çağrısında bulunur ve bu çağrı reddedilirse nasıl bir yöntem izlenecektir? Bazı gruplar, örneğin Huras el Din anlaşmanın kendisini bağlamadığını belirterek ateşkese uymazsa ne yapılacaktır? SİHA’lar mı devreye girecektir?

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 13 Şubat tarihinde yaptığı “Ateşkesi sağlamak ve kalıcı kılmak için ilave birlikler gönderiyoruz, alanı kontrol edeceğiz. Radikaller dahil ateşkese uymayanlara karşı zor kullanılacak, her türlü tedbir alınacaktır” şeklindeki sözleri Ankara’nın ‘zor kullanma’ seçeneğine hazırlandığına işaret ediyor.

Önceki gün Moskova’da imzalanan anlaşmanın uygulamaya konmasıyla birlikte, TSK’nın İdlib’deki görev talimatının yeni dönemde radikal gruplarla mücadele hedefini kapsaması da Türkiye’nin gündemine yerleşecektir."