Türkiye'de en büyük sorunlardan biri kaçak yapılaşma. Özellikle de Akdeniz ve Ege'nin cennet koylarında.

Ancak yıkımın Göcek'ten başladığı, Bodrum'a kadar uzanacağı belirtildi.

Bu konudaki son gelişmeleri Hürriyet gazetesi yazarı Fatih Çekirge bugünkü köşesine taşıdı.

"Akdeniz’in en güzel koylarından, Göcek’ten peş peşe yıkım haberleri alıyorum. Muğla İl Çevre Müdürlüğü’nden bir ekip Göcek koylarındaki bütün restoran ve yat mola noktalarına tek tek gidiyor" diyen Çekirge, yazısına şöyle devam etti:

Özetle şöyle diyorlar:

“Sizleri defalarca uyardık. Kıyı Kenar Kanunu ve Koruma Bölgeleri Kuralları’na uymalısınız. Bu yasadışı yapıları ya siz yıkın ya da biz gelip yıkarız ve yıkım masrafını da siz karşılarsınız...”

Aslında son dönemde yat mola noktalarının da ötesinde Hisarönü, Göcek koylarında ciddi bir satınalma furyası başlamıştı.

Milyonlarca Euro’luk satışlar oluyordu. Adam sahile yakın birkaç dönüm yere 4 milyon Euro ödüyordu.

Biliyordu ki buralar orman ve koruma bölgesinde ve çivi çakamazsınız.

Milyonlarca Euro’yu burada “keçi otlatmak” için ödemeyeceklerine göre...

Ve Göcek koylarında yıkım başladı

Beklenti şuydu:

“Nasıl olsa seçim var. Ses çıkartmazlar. Zaten bir de af çıkar ya da yapılaşmaya açılırsa parayı vururuz...”

Oysa defalarca yazdık:

“Yapmayın arkadaşlar. Burası milletin malı. Gelecek nesillerin mirası. Şimdi sen burayı bu doğal güzelliği için alıyorsun. Sonra betona boğuyorsun.”

HAMAM-BEDRİRAHMİ-GÖBÜN

Aslında bu yıkım olayını iki bölüme ayırmak gerekiyor:

1- Koylardaki yat mola noktaları.

2- Başta Hisarönü, Bozburun ve Göcek’te koyların beton işgali...

Önce Göcek’teki yat mola noktalarında önceki gün yaşananları aktarıyorum.

Göcek’teki bu koylar için defalarca uyarı yapan il çevre ve orman müdürlükleri doğrudan bakanlardan gelen talimatla harekete geçiyorlar. Burada özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un titiz takibinin altını çizmek istiyorum.

Çünkü İl Çevre Müdürlüğü’nü doğrudan yetkilendirmiş durumda. Ve İl Çevre ve Şehircilik Müdürü Ömür Özdil müthiş bir mücadele veriyor. Yıkıma gelirsek...

İSKELE SINIRLAMASI

Çevre Müdürlüğü’nden yapılan en keskin duyuru şöyle:

- Bundan sonra komisyonun onayı dahilinde en fazla 100 metrekare iskele yapabilirsin. Ancak buraya yat bağlayamazsın.

Yani bugüne kadar onlarca teknenin bağlandığı ve giderek bağlama sayısının arttığı iskelelere artık tekne bağlanamayacak.

Örneğin, Kleopatra’nın ‘Hamam’ı diye bilinen tarihi koyda bir yat mola noktası var. Ve elbette büyük bir iskele. İşte o mola noktasının işletmesi zaman içerisinde oraya bazı evler ve yapılar konduruyor.

Ama orman alanı olduğu için yasak.

Sonuç. Önceki gün oraya yapılan 3 ev ve bar yıkılıyor.

Benzeri uygulamalar başta Göbün ve Bedrirahmi olmak üzere Göcek’teki tüm koylara yayılıyor.

Tabii bu koyları yıllardır işleten aileler var. Bakalım onların durumu ne olacak...

Ve Göcek koylarında yıkım başladı: Sırada 5 yer daha var


EN YETKİLİ İSİMDEN UYARI

Bu gelişmeler üzerine Çevre Bakanlığı’ndan yıkımları takip eden en yetkili isime ulaşıyorum.

Çok kesin bilgiler veriyor. Özeti şöyle: “Fatih Bey, biliyorsunuz uzun süredir bu koylara uyarılar yapıyoruz. Kimisi köylüden alıp orada ‘Eski bir yapı vardı, onarıyorum’ diyerek malikâne benzeri yapılar konduruyordu. Kimi işletme hem iskelesini büyütüyor hem de orman alanına inşaat yapıyordu. Oysa buraların rejimi bellidir. Yapamazsınız. Milletin malıdır. Şimdi yıkımları başlattık. Aslında Bodrum’dan Göcek’e kadar bütün koylarda bu uygulamamız devam ediyor. Yıkımlar gerçekleşiyor. Bodrum, Bozburun, Kocabahçe, Söğüt. Selimiye hattından Göcek’e kadar yıkımlar var. Ve devam edeceğiz.”

İSKELEYE BAĞLANMAYA SON

Yetkili bürokratın verdiği bilgiler içinde en önemli gelişmelerden biri de şu:

- Koylardaki aşırı bağlanma sayısı ve uzayıp giden iskelelere artık dur diyoruz. Bundan sonra iskeleye bağlanmak yok. Ayrıca restoranların atıkları için de yeni bir rejim geliyor. Sonuç olarak bu koyları insanlık mirası olarak koruyacağız. Öyle birileri gelip imara kapalı olan araziyi alıp betonu dikemeyecek.

Gerçekten de biraz araştırınca çok net görülüyor.

Ne yazık ki...

Köylüden deniz kenarındaki arsayı milyonlarca Euro verip alanlar, orada keçi otlatmak için almıyor.

Ya kendisine malikâne yapacak ya iskele çıkacak ya da imara açılmasını bekleyecek. Oysa buralar ya orman bölgesi ya da koruma bölgesi.

İşte Hisarönü Körfezi’nde Kocabahçe... Sonra Kuzbükü... Ve daha onlarca koy. Yıkım kararı var. Ama mahkemelerle oyalanıyor.

Belediyelere gelince...

Gerçek şu:

Bu koyların çoğuna yol yok. Oraya sallarla, büyük teknelerle beton ve demir geliyor. İnşaat başlıyor. Belediye bunu görmez mi?

Görür elbette.

Peki, niye engellemez?

Bu soru da başka bir yazı konusu.