Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat, 15 Temmuz 2016'da düzenlenen darbe girişiminin üçüncü yıl dönümünde, dönemin Başbakanı Binali Yıldırım ile konuştu.

Fırat, "Korkmadım ama üzüldüm, kahroldum..." başlığıyla yayımlanan yazısında Yıldırım'ın darbe girişimiyle ilgili bugünkü düşüncelerini şöyle aktardı:

"SAAT 23.02.

‘Doğrusu bir kalkışma ihtimali üzerinde duruyoruz. Belli ki emir komuta zinciri olmadan, asker içindeki bazı kişilerin kanunsuz bir eylemi söz konusu. Vatandaşlarım ve milletim şunu bilsin ki, demokrasiye herhangi bir zarar getirecek hiçbir faaliyete izin verilmeyecek. Bu kalkışmayı yapanlar, bu kanunsuz eylemin içerisinde olanlar en ağır şekilde bedelini ödeyeceklerdir.’

Gecenin ilk açıklamasıydı... Dönemin Başbakan Binali Yıldırım, tüm Türkiye’yi ayağa kaldıran 15 Temmuz gecesi NTV ekranlarında ilk açıklamayı yapmıştı. Tabii bu açıklama öncesinde de yaşananlar var. Binali Yıldırım İstanbul’daydı.

Bu satırları yazmadan önce kendisini aradım ve bir kere daha kendisinden dinlemek istedim. Yıldırım, ’İstanbul’da ve Ankara’da neler oluyor bilgisini almak için önce yetkilileri, emniyet müdürlerini, valileri aradım. Bilgileri derledim, değerlendirdim. Cumhurbaşkanı ile konuyu telefonda istişare ettik. Silahı kuvvetlerinin hiyerarşisi içinde olmayan FETÖ’cü bir grubun kalkışması, yani asker kılığına girmiş terör elemanlarının kalkışması olduğu kanaati üzerine o açıklamayı yaptım’ dedi. Yıldırım bu ilk açıklamanın, bilinçli, mücadeleye yönelik bir açıklama olduğunu da söyledi.

Hatırlayacaksınız, FETÖ’cüler o gece İstanbul’da bulunan dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’ın da peşine düşmüştü. Yıldırım araba ile Ankara’ya doğru yola çıktı ve gece boyu zor anlar yaşadı, hatta Ilgaz Tüneli’ne girmek zorunda kaldı. Peki korkmuş muydu? Ya da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın en korktuğu an ne zamandı?

KORKMADIM, ÜZÜLDÜM

Binali Yıldırım, ’Korkmadım... Bu darbe kalkışmasının, alçak ihanetin asla başarılı olamayacağına inandım. Ancak üzüldüm. Çok üzüldüğüm anlar oldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalandığında üzüldüm, kahroldum. İnsanlarımızın üzerine ateş açtıklarında, bomba attıklarında kahroldum. Bir yandan da o gece kararlılığımız arttı. Uzun bir geceydi ama hızlıca tüm görevlilere talimatlar vererek, yönlendirerek çalıştık. Neticede gün ağardığında mesele hallolmuştu’ yanıtını verdi.

ÇILGINLIK YAPMAYA KALKAN HER ZAMAN OLABİLİR

15 Temmuz’un üzerinden üç yıl geçti. Bir yandan mücadele sürüyor, bir yandan ise akıllarda hep aynı soru var: ’Tehlike geçti mi, bir daha darbe olur mu?’... Binali Yıldırım bu soruyu ’Çılgınlık yapmaya kalkanlar her zaman olabilir. Devlet tüm kurumları ile uyum ve koordinasyon içinde konuyu hassasiyetle takip etmeli’ sözleriyle yanıtladı. 15 Temmuz ile birlikte elde edilen kazanımlara dikkat çekerek, ’Milli irade vesayetlerden kurtulmuştur. Darbe ilk defa milletin el koyması ile önlendi. Millet demokrasiye sahip çıkmıştır. Millet Cumhurbaşkanı’na, Meclis’ine sahip çıkmıştır. En büyük kahraman yüce Türk milletidir’ dedi.

O gece darbe kalkışmasının karşısında yer alan askerlerin, polislerin, savcıların, basının da önemine değinerek, ’Bugünün en anlamlı duygusu canları pahasına darbeyi önleyen şehitlerimizi anmaktır. Gazilerimizi anmaktır. Rabbim bir daha böyle alçakları ülkemizin karşısına çıkarmasın’ dedi.

O TALİMATIN HİKÂYESİ

Dönemin başbakanının bugünkü düşüncelerini aktarmaya çalıştım sizlere. Ancak sizleri bir kere daha üç yıl öncesine, o geceye götüreceğim. Helikopterler izli mermilerle vatandaşları hedef alırken, İstanbul ve Ankara’nın üzerinde savaş uçakları uçuyordu. Ankara F-16’larca bombalandı. Sonik patlamalar, alçaktan uçan jet sesleri sabaha kadar sürdü. FETÖ’cü darbecilerin elindeki F-16’lar için talimatı Binali Yıldırım verdi. Talimat, ’İndirmeye zorlayın, eğer direnirlerse vurun’ şeklindeydi.

O talimatın verilişinin de farklı bir hikâyesi var. İstanbul-Ankara otoyolunda peşinde darbeciler olan Binali Yıldırım’ın iki başdanışmanı Ankara’daydı. Belli bir saatten sonra Kızılay’a indiler. Binali Yıldırım’ın talimatı, uygulayacağını bildiği komutanlara vermesi gerekiyordu. Başdanışmanlarından birinin elindeki telefonda Başbakan Yıldırım, diğerin elindeki telefonda ise komutan vardı. Saniyelerin bile kritik olduğu o gece sessiz bir yer bulundu, iki telefon da hoparlöre alındı. Talimat iki başdanışmanın elinde telefondan telefona verildi. ’İndirmeye zorlayın, eğer direnirlerse vurun...’
Başkent semalarında F-16’lar birbirini kovaladı. Sonra sessizlik geldi. Ancak 
sabah külliyenin önünün yeniden bombalanmasının ardından talimat Binali Yıldırım tarafından yenilendi:

‘Akıncı üssünün pistini vurun, gerekirse hangarları da vurun.’"