Halep Osmanlı Devleti’nin zengin şehirlerindendi

Mekke, Medine, Kahire, Kudüs, Urfa ve İstanbul Yuşa’dan dolayı şehirleri gibi Halep de Peygamberlerin hatıralarını barındıran kutsal şehirlerdendir.

Hz. Zekeriya Aleyhisselamın mezarı Halep Ulu Camiindedir. Halep, M.Ö. 7000 yılına kadar dayanan geçmişe sahip bir şehirdir. Halep kelimesi Urumi dilinde ‘’bakır’’ ve ‘’demir’’ anlamına, Arami dilinde ise Halba ‘’Beyaz’’ anlamına gelir. Beyaz rengini ise ‘’kır renkli’’ toprağından ve taşından alır.

Yunan, Roma ve Bizans zamanında ise şehre Büyük İskender’in komutanlarından muhtemelen oraları zapt eden ‘’Bere’’ ‘’Bercao’’nin ismi verilmiştir. Halep, dünyanın ve Osmanlı Devletinin zengin şehirlerindendi. Kahire ile yarıştı.

Bir zamanlar başkent İstanbul’dan sonra ikinci sıradaki yerini aldı. Doğu ve Batı’dan gelen tüccarların uğrak yeri oldu. Halep’in onurlu bir geçmişi var. Tarihte defalarca istilalara maruz kalmasına ve Kudüs gibi 7 kere yerle bir edilmesine rağmen tekrar doğrulmuştur.

Çeşitli ülkelerden kente gelen seyyahlar Halep’i anlata anlata bitiremezler. İbn-i Battûta Seyahatnamesinde; ‘’Halep’in şöhreti her yanı tutmuştur, adı cihanın dilinde gezer. Hükümdarlar oraya sahip olmak için yanarlar.

Halep bir çok hükümdarı tesiri altına çekmiştir. Bu şehir için ölüm saçan ateşler yakıldı. Keskin kılıçlar kınından sıyrıldı. Hani Hamdani emirleri, şairleri nerede.. Halep Hamdanilerin başkenti idi.

Hükümdarları art arda ölüyorlar. Halep’in dışı da pek güzeldir. Meşhur şair Ebul Ala Maarri şöyle anlatır: ‘’Halep, ah Halep sana gelen cennete gelir,S enden ayrılan cehenneme düşer, Senin tozun toprağın mücevher eder.’’ Gırnatalı Ebul Hasan bin Said Ansi ise şöyle der: ‘’Ah kervancıbaşı kafileye ne çok istirahat verdin, Sür develeri Halep yoluna sür gayri, Halep benim sevdalarımın yatağı, Halep, arzularımın kıblesi, hasret ocağı...’’

Eskiden kaliteli ve düzgün giyinenlere, ‘’Halep kumaşından giyiniyor’’ derlerdi. Bununla Halep kumaşının marka olarak ‘’bulunmaz hint kumaşını’’ geride bıraktığı anlaşılırdı. Halep kumaşı Nabi’nin de şiirlerinde yerini almıştır: ‘’Sûdâgeran-ı şehr-i Stanbul’a arz ider Nabi bu nev kumaş Halep yadigarıdır’’.

Nabi burada şiirlerini Halep kumaşına benzetir ve İstanbul şairlerine sunar. 23 yıl Halep görgüsü almış olan Nabi İstanbul’da büyük bir itibar görmüştür. Keza, Halep’te, Cüneyd-i Bağdadî, İbn-i Şıhne, Şeyh Nesimi İmaduddin, Farabi, Ebul Ferec, Mütenebbi, Ebül Firas Hamdani, Sühreverdei gibi kitapları hala elden ele dolaşan tanınmış şahsiyetler yetişmiştir. Aşağıda sunduğumuz vakıf eserlerinin her biri birer doktora tezi olacak kültür izleri taşımaktadır.