Türkiye, gerek siyasi yapısındaki şok değişiklik, gerek siyasetteki keskin dalgalanmalar, gerek jeopolitik konumu nedeniyle oldukça yoğun gündem maddeleri arasında yolculuğa alıştı…
 
 
Bu dalgalanmalar, aylık, haftalık falan değil… Günlük, hatta bazen saatlik bile olabiliyor…
 
Bu da yorucu tabii… Siyasi kurumlar yoruluyor, iktidar yoruluyor, muhalefet yoruluyor, hatta en çok da halk yoruluyor…
 
Ankara’nın gündeminde çok madde var… Suriye meselesi var… Yaklaşan yerel seçimler var… Aday belirleme çabaları var… ABD ile ilişkiler var… Dolar ve Euro’nun çılgın ve önlenemeyen yükselişi var…
 
Daha sayabiliriz… Cari açığımız var… Yeni yıl yaklaşırken artan cezalar ve vergiler var…
 
Tüm bunlar, yandaş olsun olmasın medya organlarının da gündeme taşımak zorunda olduğu devinimler elbette…
 
Ama farkında mısınız bilmiyorum, mesela halka yük olabilecek şeylerin hep bir başlangıç tarihi var… Aylar öncesinden belirleniyor… Yeni yılla birlikte zamlanacak olanlar… Yapılacak olan vergi artışları, ceza artışları…
 
Ama halkın lehine olacak hiçbir gelişmenini tarihi belli değil…
 
Ne kadar enteresan değil mi…
 
Tüm bunların arasında bir de iktidar ve muhalefet liderleri arasında giderek halktan kopan, halkın onaylamayacağı çizgilere kayan sert üsluplu, kendine özel bir jargon yaratmış tartışmalar, atışmalar var… Hiçbiri hoş değil…
 
Düşünsenize, halkın önüne meclisteki yumruklaşmalar bile geliyor…. Sunuluyor, izletiliyor, okutuluyor…
 
Oysa kimse farkında değil ama, halkın gündemi bunlar değil…
 
Suriye’yi düşünecek kadar karnı tok değil çoğumuzun…
 
Artın trafik cezalarından kurtuluşu arabasını satmakta ve bu konuyu unutmakta bulanlarımız var…
 
Yaklaşan yerel seçimleri bundan 20 yıl önceki kadar artık umursamıyor çoğumuz…
 
Hatta liderlerin kullandıkları üslubu yakışıksız bulup televizyonları kapatanlar, gazete okumaktan vazgeçenler var…
 
Çünkü neredeyse hepimiz, tek bir şeye kilitlenmiş durumdayız…
 
Bu ülkede yaşayan 80 milyonun neredeyse 79 milyonunu ilgilendiren ekonomiye kilitlendik…
 
Halkın gerçek gündemi daha yaşamsal çünkü…
 
Asgari ücreti merak ediyor halk… Ekmeğe zam yapılıp yapılmayacağını duymak istiyor… Doğal gaza ve elektriğe gelen dolar etkili zamların geri alınmasını bekliyor… Yıllardır yiyemediği etin umutla ucuzlamasını bekliyor…
 
Emekli, yeni yılla birlikte en azından Cumhurbaşkanı maaşına yapılan zam kadar bir artışın kendi maaşına da yansımasını bekliyor…
 
İşsiz ordusu çığ gibi büyüdü…
 
Onlar yeni iş alanları bekliyor… Satılan fabrikalar yerine, açılan fabrika haberlerini duymak için kulak kesilmiş…
 
Ama ülkeyi yönetenler ve muhalefet edenlere kulak verdiğinizde, onların  halkın yaşamsal sorunlarına hiç yaklaşmadığını da net olarak fark ediyor bu halk…
 
Halkın gündemi ile siyasetin gündeminin birbirine teğet bile geçmediği başka bir ülke var mı bilmem…
 
Ama halk, umutla bekliyor…
 
Bu ülke yöneticileri bir gün karşılarına çıkıp, kendilerinin yaşamını daha kolaylaştıracak, refahlarını daha arttıracak bir çaba içine girecekler mi diye…
 
Ben, artık umutsuzum…
 
Et derdinde olanların, can derdinde olanları anlamasını beklemek, sanıyorum giderek daha ütopik bir bekleyiş oluyor…
 
Ülkeyi yönetenlerin gerçekleriyle, halkın gerçekleri birbirinden bu kadar hızla uzaklaşmamıştı hiç…
 
Bunun izleri yerel seçim sandıklarına nasıl düşecek diye merak ediyorum doğrusu…
 
YAZ KENARA
 
‘Yaşam, çok zalim bir öğretmendir. Önce sınav yapar, sonra ders verir.
 
(Andre Gide)