DAHA geçen hafta içinde de görücüye çıkmıştı bunlar... İkisi de Kupa'nın yarı final yahnisine tat katacak ustalıkta "futbol aşçılığı" gösterememişti...
 
Bıkkın bıraktık en son ikisini... Bezgin, beceriksiz ve isteksiz bıraktık...
Karşımıza bu kez lig sofrasında geldiler... Lige verilen arayı değerlendiremeyenler, bakalım Kupa'dan lige uzanan dar aralıkta ne yapmışlardı...
 
Evsahipleri için "kemik" gibi bir rakip olan Malatya, klasiğin de klasiği haline gelmiş kapalı futbol anlayışını, gol şansını duran toplara ve ani ataklara bırakan ezberini yine sahaya taşımıştı...
 
Galatasaray ise, ilk yarıda, bu bilinene çözüm bulabilme adına ne yazık ki, somut bir gelişim içinde görünmedi. Fatih Terim'in saha içi varyasyonlarda, oyun içinde taktik değişikliklerde giderek hantallaştığını zaten görüyorduk... Dün akşam da gördük... Oysa Galatasaray'a kesinlikle bir "ilk yarı golü" gerekliydi.
 
Topu kontrol eden Galatasaray'ın oyunu kontrol edememesini anlamak oldukça zordu... Oysa oyun planını hiçbir deplasmanda değitirmeyen Malatyaspor'a karşı Terim'in çoktan çözücü likitleri çoktan hazırlamış olması gerekmiyor muydu! Oysa maçın en tehlikeli atağı 31. dakikada geldi, o da 90 dakika boyunca etkili olmayı asla başaramayan Malatya'dan geldi...
35. dakikada Feghouli imzalı golün Linnes imzalı asistinde, top  saha içinden mi dışından mı gelmişti, bunu kestirmek zordu... Biz bunu merak ederken, VAR kimsenin görmediği ofsaytı gördü... Ama Galatasaray ilk yarıda mutlak bulması gereken golü uzatma dakikalarında Diagne'nin penaltısıyla buldu, rahatladı.
 
Çünkü, ikinci yarıya enerjisinin fazlasını saklayanın kim olduğu şüpheliydi...  İlk yarıyı önde kapatmak, Galatasaray için sandığından daha önemliydi...
 
Ama Malatya adına umuda, Galatasaray adına da endişeye gerek kalmadı... Malatya ikinci ya da daha kendini toparlayamadan skor 2-0 oldu. Asist yine Linnes, bu kez kafa Emre Akbaba'dan geldi ve skor 2'ye taşındı ve maç ikinci yarının başında bitti... 86. Dakikada ise, Robin Yalçın'ın eliyle topun buluşması, bana göre "çarpma" hakem Uğurlu'ya göreyse "topla oynama"ydı ve beyaz noktadaki topu ağlara ulaştıran yine Diagne oldu ve skor belirlendi...
Marcao, dün akşam gördüğü sarı kartla, gelecek haftaki Fenerbahçe maçında tribüne çıkarken, Galatasaray'ın en büyük kaybı oldu...
 
Ben, dün akşamki 3 puanda, futbolcuların azmini, hırsını, iştahını ve isteğini alır karşıma, alkışlarım... Ama bu galibiyette Fatih Terim'in katkısını sorarsanız, boynumu bükerim...
Hantallaştı dedim ya Fatih hoca... Vallahi hantallaştı...
Bir de çok dikkatimi çekiyor... Malatya'nın bu süper bücürü Adem Büyük, Galatasaray maçlarında neden oynamaz?.. Neden hiç katkı vermez?.. Malatyalılar sorsun bakalım bir kendisine... Ne diyecek...