Cumhurbaşkanımız Milletin verdiği destek ve üstün siyasi kabiliyetini, liderlik vasfıyla birleştirerek, kudretli bir siyasi oluşumla, birlikte çıktığı siyasi yolda, siyasetçi arkadaşlarının hayal edemeyecekleri ve hayallerinde de göremeyecekleri, görevlere getirerek, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı ve Devlet Bakanlıkları görevini almışlardı.

Siyasi süreç içinde, görevlerinin değişiklikleri sonucu, görevi tevdi eden Cumhurbaşkanının yanında yer alıp, birlikte siyasi davalarını sarılıp hasbi davranıp, ülkemizim milli menfaatlerini, milletin sorunların çözümü ve ülkenin kalkınmasına, birlikte katkı yapmak, yol arkadaşına destek vermek yerine, karşı duruş sergileyerek, kendilerini bu makamlara getirene karşı, isyan etmeleri, davalarında hasbi değil, hesabi bir anlayış içinde oldukları, görevi bıraktıkları an siyasi söylem ve tutumlarıyla, millet tarafından, gerçek niyetleri anlaşılmış oldu.

Ülkede, en üst makamda görev alan siyasilerimizin, koltuklarından ayrılmaları sonucu, hangi oluşumlar içinde, Cumhurbaşkanına karşı, nasıl bir siyasi duruş sergiledikleri de milletçe malumdur.

Bir televizyon konuşmasında, kendi kurucusu olduğu parti politikasını ciddi eleştiride bulanan, Cumhurbaşkanlığı İstişare Kurulu Üyesi deneyimli siyasetçinin, terör örgütü ve gezi finansörü hakkında söyledikleri toplum nezdinde ciddi tepkilere neden oldu.

Elinde bu milletin kanı bulunan, Demirtaş’ın kitabını önerip, “Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tahliye olabileceğini ve iş insanı Osman Kavallı’nın tutuklu kalmasına hayret ettiğini söyledi.”

Demirtaş, terör davasından, Kavala ise gezi olaylarından tutuklu olup, gezi olaylarının finansörünün Macar asıllı ABD’li iş adamı George Soros’ un olduğu iddia edilmektedir.

Kıdemli siyasetçinin açıklamalarına, Cumhurbaşkanından ve partisinden sert karşılık verilince, istifa etmek zorunda kaldı. İstifa talebi kabul edilerek görevine son verildi.

Bu açıklamaları yaparken, vicdan sahibi ve duygusal olduğunu söyleyen Arınç’ a sormak gerek.

Bir dönem bizzat (Ergenekon ve Balyoz) hakim ve savcılarına destek veren siz değil miydiniz. “Pisliklerin halının altına süpürüldüğünü ve ülke bağırsaklarını temizliyor” ifadeleri size ait değil mi.

Destek verdiği, savcı ve hakimlerin nerede olduklarını hatırlatarak, terör örgütleriyle mücadele eden, savcı ve hakimleri üstü kapalı tehdit eder gibi, sizlerde ayağınızı denk alın sözleriyle, neden uyarıda bulunuyorsunuz.

Fetö/Pdy terör örgütü ile mücadelede, Cumhurbaşkanını yalnız bırakan, yeterli desteği vermeyip, bu örgüte karşı hukuki girişimlerde bulunmazken, örgütle ilişkileri nedeniyle, KHK ile atılan, yüksek mevki sahiplerinin istasyonda pompacı, evde temizlik işi yapıyorlar gibi, duygusal açıklamalar yaparak, örgüt mensuplarına yapılan haksızlıklara karşı, cübbenizi giyebileceğinizi, söylemediniz mi.

Kozmik odaya girilmesine sebep olmanız nedeniyle, terör örgütleri içine sızdırılan, vatan evladının infazındaki sorumluluğunuz yok mu.

Terör şehidimiz, Eren bülbül, Yasin Börü ve 15 Temmuzun 251 şehidi için, neden cübbe giymek aklınıza gelmedi.

Bu vatanın bütünlüğü, milletin huzuru için, gül bahçesine girer gibi bu vatan uğruna Albayraklara sarılan, şehitlerimizi hatırlayıp, öksüz ve yetimleri için, vicdan azabı çekip, bu ailelere neden evlerinde ziyaret aklına gelmedi.

Bu siyası süreçte, halk nezdinde hasbi olmadığınız kanaati oluşup, yola birlikte çıktığınız Cumhurbaşkanı sırtından vuranlar, karşısında duranlar kervanına, sizde katıldınız. Davanın ve partinin kurucu, Bülent abisiydiniz, bu tavrınız Bülent abiye hiç mi hiç yakışmadı.