Hoşgörü, kolaylık göstermek, iyi karşılamak, ayıplamamak, hatayı görmezden gelmek, kırıcı ve aşağılayıcı olmamak, affedici olmak, kusurları düzeltme hususunda insanlara fırsat tanımayı, onları anlayışla karşılamayı gerektirir.

Dolayısıyla hoşgörü, ne katlanma, tahammül etme gibi samimiyetsiz bir tavır ne de görmezlikten gelme, aldırış etmeme gibi sorumsuzca bir tutumdur.

Aksine kişinin kendi irade ve tercihi doğrultusunda ortaya çıkan ahlaki bir meziyettir. Hoşgörenin hoş gördüğü şeyi bastırabilecek ya da engelleyebilecek güce sahip olması, fakat o gücü kullanmayı yeğliyor olması gereklidir.

Bir kimse diğer insanlardan hoşgörü görebilmek için öncelikle kendisi, başkalarına hoşgörülü davranmalıdır. Çünkü kişi, başkalarına hoşgörülü davrandığı ölçüde müsamaha görecektir. Bu prensip Hz. Peygamber tarafından, '' Hoş gör ki, hoş görülesin'', şeklinde özetlenmiştir. (İbn. Mace)

***

Hadis: İnsanın yediği en güzel şey, kendi kazancından olanıdır. ( Ebu Davud)

Ayet: Genişliği gökler yerin genişliği gibi olup Allah'a ve  Peygamberine iman edenler için hazırlanmış bulunan cennete ve Rabbinizin bağışlamasına erişebilmek için yarışın. ( Hadid; 57/ 21)

Allah'ım!  Beni bağışla ve bana merhamet eyle.

Beni Refiki Alaya kavuştur. ( Tirmizi)

Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona hainlik etmez, ona yalan söylemez, onu yüzüstü bırakmaz. (Tirmizi)