AKP, 2002'de iktidara geldiğinde 'gizli gündemi' olduğuna dair kamuoyunda tartışma başlamıştı. Başbakan Erdoğan ve hükümet sözcüleri her ne kadar yalanlasa da, 8 yıllık iktidar sürecinde yaşananlar AKP'nin 'gizli gündemi'nin olduğu şüphesini daha da arttırdı.

Cumhuriyetimizin ne kadar temel kurumları varsa ele geçirmeleri veya stratejik kurumları tek tek satmaları da bu gizli ajandada yazan gündemi uygulamaya yöneliktir.

Son günlerde ''Anayasayı değiştirelim'' açıklamaları ve uygulama için harekete geçilmesi de bu gizli ajandanın bir parçasını teşkil ediyor. Anayasa Mahkemesi'nin kapısından girip eski anayasa kitapçığını alıp yerine kendi gizli ajandaları ekseninde hazırlanmış anayasayı koymak istiyorlar. AKP gece yarısı yasası çıkarmakta çok mahirdir. Biz ertesi gün uyandığımızda bir de bakacağız ki AKP'nin kendi anayasasıyla yönetiliyoruz artık.

Öyle anlaşılıyor ki bu toz-duman arasında bazı anayasa değişiklikleri yapmak için her yolu deneyecekler. Bunu da Meclis'ten tek başlarına geçiremeyecekleri için referanduma götürmeyi planlıyorlar.

Şimdi soru şu: Kendisi anayasa karşıtlığı nedeniyle mahkûm olmuş bir parti anayasa değişlikliği yapabilir mi? Her şeyden önce laik, demokratik cumhuriyet aleyhine eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından tespit ve tescil edilmiş olan bir siyasi parti herhangi bir şekilde reform ve anayasa değişikliği eylemine girişmemelidir.

ERZİNCAN-ERZURUM DEPREM HATTI

HAKİMLER ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerini elinden alma amaçları var. Erzincan Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner'in İsmailağa cemaatine yönelik soruşturma başlatmasının ardından tutuklanmasıyla alevlenen yargı kaosu da AKP'nin gizli planlarının parçalarının bir kez daha ortaya çıkmasına neden oldu. Hükümet, önündeki engellerden birisi olarak gördüğü Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu hedef tahtası yaptı.

Hükümet kendisi lehine bir karar çıktığında, yargıyı alkışlamayı, aleyhinde bir karar çıktığında da ''Ayağımıza kurşun sıkıldı'' demeyi sürdürüyor.

Erzincan Savcısı İlhan Cihaner'in İsmailağa cemaati soruşturmasında 235 şüpheli vardı. Evrakta, AKP'li çok tanınmış bir büyükşehir belediye başkanı ve hükümete yakın bir gazetenin sahibinin de adı geçiyordu.

Hükümetin bakanlarından birinin ''başını belaya sokma''' diye Cihaner'i tehdit ettiği de artık biliniyor. Bu da AKP'nin nasıl bir düzeni savunduğunun açık delili olarak hafızalara bir kez daha kazınıyor. AKP hükümeti Anayasa'yı değiştirerek kendi düzenini kurmanın yollarını aradı, arıyor.

AKP yönetimi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri, Danıştay ve Yargıtay üyelerinin seçiminde hükümetin rolünü ve ağırlığını artırma kararı verdi.

BU DEVRANIN GELİR SONU

HAKİMLER ve Savcılar Yüksek Kurulu, ülkemizdeki yargıç ve savcıların atama işlemlerini yapıyor. Bu güzide kurumda hükümetin etkin olması ise her şeyden önce yargıçların bağımsız olması ilkesini yok edecek, atamalarda siyasi görüşler ön plana çıkacak. Yüksek yargı organlarının üyelerinin seçiminde hükümetin rolünü artırmanın anlamı da aynı: Yargıyı siyasileştirmek!..

"Sivil Anayasa yapıyoruz" diye yola çıkanların gerçek amaçları böylece giderek daha iyi anlaşılıyor.

Hangi demokratik ülkede, "sivil anayasa", yargıç bağımsızlığını yok edip yüksek yargı organlarının hükümete bağımlı hale gelmesini hedefliyor?

Belli ki AKP'nin bir tek hedefi var: Devletin tüm kadrolarını ele geçirmek ve kendi dünya görüşünü bu kadrolarda hakim kılmak.

Parçalanmış, ikiye bölünmüş bir yargı, bir tarafta bir adli bölgenin başsavcısı, diğer yanda görev tanımı ne anlama geldiği bilinmeyen ''özel yetkili savcı.'' Savcı, savcının odasını basacak, gerekçe, tarikat hakkında soruşturma başlatan savcıyı yok etmek. Yargı iktidarın tarafı olur mu? Bizim ülkemizde olur.

Yargıyı iyice ezin, TSK'nın kolunu kanadını kırın, yandaş basın-yayın organları yaratıp bunları güçlendirin, emniyet teşkilatını TSK'nın karşısına dikin, iktisadi yönden kaynak sağlamak için elde ne var ne yok satın, muhalefet edenleri düzmece senaryolarla içeri tıkın ... Ama bunları sessizce yapın, kıvama gelene kadar. İtiraz eden olursa "Böyle yapınca laik cumhuriyete bir şey mi oldu? Bak yerinde duruyor!" deyin.

Ama bunu da unutmayın: Keser döner sap döner gün gelir hesap döner...