Maçın analizini, her iki yarıya göre farklı farklı yapmak gerekir. Ama öncelikle şunu kaydedelim. Gerçekten adına yakışır bir maç oldu ve atılan 6 golle izleyenler büyük zevk aldı.
 
İlk yarının analizi şöyle olmalı:  Ersun Yanal yıllar öncesinin futbol adına önemli bir ismi olabilir. Dün akşam onu, ilk yarıda giydiği montunun içinde saklanırken gördüm. Üzüldüm. Saklanıyordu çünkü yanlış bir kadro ile sahaya çıktığını, herkesle birlikte maç oynanırken fark etmenin ezikliği içindeydi. Valbuena, Ayew, Elif ve Slimani gibi isimleri kenarda bırakan bir kadro ikle sahaya çıkmanın hatasını, Fenerbahçe çok ağır ödüyordu. Savunma oyuncuları ile kanat akını planlayan Fenerbahçe'de, takımın orta alanda yumuşak karnını Lajc oluşturdu. Tolgay da ıslıklardan etkilenince, Fenerbahçe'nin gardı tamamen düştü. Takımı ileriye taşıyacak oyuncu olmayınca, Beşiktaş bu yarıda 3 kolay gol buldu. Gollerden ikisinde Kagawa etkisi vardı. Yanal'ın çıkardığı yanlış kadronun avantajını siyah-beyazlılar çok iyi kullandı. Beşiktaş orta alanda ve rakip yarı alanda oluşturduğu baskı ile rakibine nefes aldırmadı. Rüyanızda görseniz inanamazsınız ama Fenerbahçe kendi yarı sahasından ileriye adım atamadığı ilk 18 dakika içerisinde, kalesinden iki gol gördü.
 
Fenerbahçe ikinci yarıya Valbuena ve Ayew'i oyuna alarak başladı. Kadroyu biraz daha toparlayan Fenerbahçe, aynen ilk yarıda Beşiktaş'ın yaptığını yaptı. Rakip alanda büyük bir baskı oluşturdu. Ersun Yanal bu kadro ile maça başlasa, ilk yarıda üç yemez belki de Beşiktaş'a karşı deplasmanda tarihi bir zafer kazanabilirdi.  Fenerbahçe'nin baskılı oyunu 20 dakikada 3 gol getirdi. Hasan Ali'nin golü, belki de bu sezonun en güzel golüydü. Bu yarıda Beşiktaş'ın aksayanı Güven oldu. Onun yerine Quaresma girdikten sonra Beşiktaş son 20 dakikada biraz olsun toparlandı ve şoktan çıktı. Şans dakikaları geldiğinde, önce Burak'ın topu 72'de, sonrasında Valbuena'nın şutu 87'de direkten döndü. Sonuçta, tersler ve düzler arasında mükemmel bir derby izlendi.