Güveni kazanılacak Batı, 20. yüzyılda şekillendirdiği coğrafyayı yeniden formatlayarak içimizdeki işbirlikçileriyle birlikte ülkenin bütünlüğüne, kurucu değerlere karşı duran yeni mevzilerden, aynı anda psikolojik harp başlattı.

Emperyalistlerin dış cephe saldırıları; bilhassa ABD/Biden, Fransa, Yunanistan kaynaklı. Hazımsızlıkları depreşti. Libya, Azerbaycan'ın Karabağ zaferinden sonra gücümüzü hazmedemeyenlerin saldırıları hızlandı.

Gizlide düşman, açıkta müttefik ABD Başkanı Biden; akılları zorlayan yeni gerekçe üreterek Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeydoğusundaki askeri eylemlerinin, “ABD'nin güvenliğine tehdit oluşturduğunu” belirtti. Bu gerekçeyle, Suriye hakkındaki "ulusal acil durum halini" bir yıl daha uzattı.

Sözde NATO'da müttefikimiz Amerika, gizli düşmanlığından sonra şimdi alenen düşmanlık yapmakta kararlı görünüyor. Türkiye’nin barışçıl yaklaşımlarla, her fırsatta ortak çıkarlarımız var gerekçesiyle zeytin dalı uzattığı müttefik komşumuz Yunanistan ise her gün yeni kışkırtmalarla bizi tahrik ediyor. Burnumuzun dibindeki adaları silahlandırıyor, Yunan askerleri arkalarında İzmir, adalardan silahlarla tahrik edici pozlar veriyor...

İç ve dış şer cephesi birlikte çalışıyor ve hedef çok açık: Cumhuriyetin kurucu değerlerinden taviz vermeden yedi düvele karşı dik duran Erdoğan'ı devirme planı. Emperyalistlere direnç gösteren Erdoğan liderliğindeki Cumhur İttifakı'nın önünü kesmek, bölgesinde yükselen Türkiye’nin gücünü kırmak, tökezletmek.

İçerden yaptıkları saldırıları dışardan alınan telkinlerle her gün genişletiyorlar. Emperyalistlerin verdiği emirlerle ne yapıyorlar? İstikrarlı iktidarı zaafa düşürme gayreti içine giren CHP'nin önderliğinde ülkenin direncini kırıcı, bozguncu bir muhalefet yürütüyor. “Neden hapishanedeler? Yazık günah! Demirtaş neden hapiste?” diyerek soruyor!

CHP’nin barış güvercini muamelesi yaptığı Sam amcanın kravatlı teröristi Demirtaş neler demişti:

-“TSK kaybedecek, PKK kazanacak.”

-“PKK sizi tükürüğüyle boğar.”

-Kürdistan’ın yönetim modelini tartışacağız.”

-“Apo’nun heykelini dikeceğiz.” Diyenleri Kılıçdaroğlu savunurken, Ergenekon davalarında Atatürkçü komutanların tutuklanarak Silivri cezaevine atılmasına ses çıkaramayan, meydanlarda “Ilıcak ve Altan burada” diye bağırtan, “Demirtaş neden hapiste diye soruyor” Kılıçdaroğlu!

Neden “Atatürkçü komutanlar için” Yazık günah ne suçları var diye soramadı? İttifakın başını çektiği bu anlayışı demokratik muhalefet anlayışı ile hiç alâkası yok. Hakaret, yalan, tezgâh, algı, üslup kirliliği oy almak için her şey mubah...

Yaptıkları siyasete bakın? Erdoğan karşıtlığında, oy kaygısıyla örgütün siyasi uzantısı HDP ile ittifak partilerini bir araya getirerek iş tutma gayretleri… Terör örgütü PKK'nın siyasî kolu HDP’yi meşrulaştırma çabaları... Kamudan KHK atılan FETÖ'cü hainlere af etme vaatleri... Türkiye düşmanı Emperyalist ABD Başkanı Joe Biden gibi açıktan ihanet kıpırdanmaları... Muhalefetle ortak hareket eden dışardan fonlanan, her olayı milletin moralini bozmak için kullanan, Erdoğan düşmanı medya.

Bir yerlerden ellerine tutuşturulan tek metinden bir ağızdan konuşan bir koro var. Ülkeye fayda sağlamayan, ülkenin milli menfaatlerine aykırı olan, zorluklara direnç gösteremeyen, yapıcı çözüm üretemeyen, felaket tellallığı yapan, siyaset. Kurucu iradenin ve milletin birliği yanında değil, milleti bölmeye çalışan düşmanların yanında yer bir alan muhalefet.

Medyanın ülkenin kanayan yarası kanlı 6-7 olaylarının yıldönümünde yaptığına ne demeli? Boğaziçi’nde Rektörün arabasının üstüne yarı çıplak çıkarak aracı tekmeleyen kültürümüzle bağdaşmayan, sözde öğrenci gerçekçe militana ne demeli? Terörist savunucusu Demirtaş'ın eşiyle hem de Yasin Börü ve arkadaşlarının hunharca şehit edildiği günde ekranlarda güzellemeler yapanlara ne demeli? Bunlar gazetecilik değil, ülkeye karşı tetikçiliktir.

Cumhuriyetin koruyucusu Şehitlerimize saygısızlık, Devlete ve millete ihanettir. Ülkemiz aleyhine espiyonaj faaliyeti yürüten emperyalistlerin fonladığı bir kesim medyada, hiç bugünkü kadar 5. Kol faaliyeti olmamıştır. Bugünkü kadar etki ajanlığı böylesine milli değerler yok sayılarak, pervasızca yapılmamıştır.

Fonlanmış medya aktörleri, dışarıya bağlı kalemler, hem de dünün Erdoğan hayranları bugünde köşelerinden neler döktürüyorlar. Tek dertleri, kurucu iradeyle ruhuyla dik duran ülke menfaatlerini koruma ve kollamayı amaç edinen, AK Parti MHP birlikteliği olan kararlı Cumhur İttifakı’nın milli menfaatleri koruyan siyasi irade direncini kırmak...

Cumhurbaşkanlığı hükümet siteminde erken seçim olmayacağı açıkken, uluslararası kuruluşlardan peş peşe Türkiye’nin 2021 büyüme tahminini yukarı yönlü revize edilirken, yok olduk, battık bittik felaket tellallığının arkasından "erken seçim" teranesi geliyor. Erken seçim isteği, asla seçim olsun diye değil. "Türkiye yönetilemiyor" algısıyla ülkenin kurucu iradesini batının menfaatlerine uygun hale getirmeyi ve ülkede güven bunalımı yaratmayı amaçlayan siyaset. Şimdi batıya güvenen dostlarıyla birlikte iktidar olacaklara soralım. 100 yılı aşkın süredir bu ülke Batı'ya güvenenler tarafından yönetilmedi mi? Hâlbuki o Batı ne yaptı? Koskoca imparatorluğu parçaladı, milyonlarca km kare toprağımızı gasp etti. Uçak, silah yaptırmadı. Yerli arabamızın benzinini çalarak çöpe attırdı. Batı'ya güvenen yöneticilerimizle anlaştı, onları iktidara getirdi. Bir fabrika kurdurmadı, çivi çaktırmadı. 10 yılda bir darbe yaptırdı. Başbakanlarımızı astırdı. Bizi Kıbrıs'tan kovdurmak için her türlü yaptırımı dalavereyi yaptı.

Batı’nın tamamı Ege'nin Yunanistan'a ait olması için çırpınıyor. Mavi vatanı Akdeniz’i dahi onlara vermek için Yunan'ın arkasında sıraya giriyor. Yetti mi? Yetmedi! 40 yıla yakın süredir terörü beslediler. Terörün arkasında duruyorlar. Terör örgütü PKK'ya kucak açıyorlar, kendi başkentlerinde şubesini açtılar. Türkiye diz çöktürmek için tüm terör örgütlerini kullandılar. Ülkemizi bölmek için, çimento fabrikasından DEAŞ'a para yağdırdılar. Terör örgütü PKK'yı silaha boğdular. Terörü eğitip, donattılar, burnumuzun dibinde ülkemizi bölmek için devlet kurmaya kalktılar. Resmi üniformalı Generalleriyle PKK/YPG ve Öcalan posterleri altında selama durdular.

Terörü silahla beslediler, yıllarca ülkemize silah ambargosu uyguladılar. Amerika’dan silah istedik, vermediler. Parasını verdiğimiz uçaklara el koydular. Bu ülkeyi borca boğdular. IMF memurlarıyla ülkeyi yönettiler. Türkiye'ye yapılan tüm saldırılarda, saldırganların arkasında durdular. FETÖ'ye tüm batı şehirlerinde kucak açtılar. Vatan hainlerini, devletine sövenleri, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı duran kim varsa, Cumhurbaşkanlığı köşklerine çağırıp şeref madalyaları taktılar.

Ülkemize batının yaptığını saymakla yazmakla bitmez. Bitiremeyiz. Türkiye'ye her daim kalleşlik yapan işte böyle bir Batı var... Batı, 20 yüzyılda şekillendirdiği coğrafyayı yeniden formatlayarak, Türkiye’yi Osmanlı’nın çöküşü gibi çökermek, haritaları kendi hâkimiyet planlarına göre tasarımlamak için yıllardır yatırım yaptığı örgütleri sahaya sürüyor.

Küresel ölçekte söylem ve askeri hareketliliği Türkiye’yi parçalama bölme projelerine uygun hain planlarla organize ediyor.

Bu hainlikleler göremeyen bizim muhalefet bunların güvenini kazanmak için çalışıyor! Bölgemizde ve ülkemizde yeni haritalar çizilmesine karşı duran, kurucu irade ruhuna sahip Cumhur İttifakı’nı kendine düşman görüyor. “İktidara gelirsek Batı'nın güvenini kazanacağız" diyor muhalefet... Bu hain batıya güvenen, dostlarıyla iktidar olacağını umut eden muhalefet...

Milletine güvenmeyen, Cumhuriyetin kurucu değerlerini yok sayan muhalefet!

Millî mi?