Milletlerin, ulusların siyasi teşkilatlanması devlet. Devletin kurallar bütünü anayasa. Ya da kurallarının çerçevesi anayasa.

Anayasanın sivili ve askerisi tartışması, bunalımı kimi ülkelerde yaşanıyor. Anayasanın toplum sözleşmesi olduğunu Batılı düşünürler söyleyeli 300 yıl oluyor neredeyse. Ama benim ülkemde anayasanın aslında ne olduğu anlaşılabilmiş değil.

Osmanlı atalarımız da 1800’lü yıllarda anayasa yapmışlar. İsa peygamberden önceki tarihlerde de milletler yaşamış, onların da kuralları, kanunları vardı. Roma hukuku, daha önce Hammurabi kanunları vardı. İlk toplumları din yönetiyordu. Kanunlar ana kanuna yani dine, din kitabına, sayfalarına dayanıyordu. Ancak insanlar kendilerini tanrı yerine koymaya çok hevesli olduğundan, kanunları da kanunların ana çerçevesini de beşeri yapmayı hep sevdiler.

Anayasa ne işe yarar ona bakmak lazım. Anayasa insanların, kurumların, kurumlarla insanların arasında ki ilişkilerin kurallarını belirlemek için çizilmiş bir çerçevedir. Doğabilecek sorunların adalet duygusunu tatmin edecek şekilde çözümlenebilmesini amaçlamaktadır.

Anayasanın yapıcıları her zaman hukukçu sıfatlı kişiler değildir. Ama bu kişiler güç merkezlerinin istediği şekilde anayasa yaparlar. Hedef gözden kaçırılır ve güç merkezlerinin beklentilerine cevap verecek tarzda anayasa yapılır. Güç merkezleri ordu millet geleneğinde olan toplumlar için hep silahlı kuvvetlerdir.

Anayasayı güç sahipleri yaptırarak, o tarihten sonra yapacakları icraatların hukuki olduğunu belgelemiş olurlar.

Anayasanın amacı yapılacak icraatların meşruiyeti olunca o anayasa kim tarafından yapılmış olursa olsun, toplumların ihtiyaçlarına cevap vermeyecektir.

Güç merkezleriyle millet fertlerinin ihtiyaçları örtüşmediği zaman dilimlerinde anayasanın kimi maddeleri üzerinde ya da o çerçeveye sığacak biçimde çeşitli kanunlarda değişiklikler yapılır.

Ama kimi güç odakları çok tedbirli davranır ve kendilerinden hesap sorulamayacağını, anayasanın kimi maddelerinin değiştirilemez ve bunun teklif bile edilemez olduğunu da kanuna ve anayasaya bağlarlar. Ama zamanla güç odakları güçten düşer, rüzgar tersine eser ve yeni güç merkezleri, sahipleri oluşur. Bu defa onlar kendi icraatlarını meşrulaştıracak bir anayasa yapmayı akıl ederler.

Onların yapacağı anayasa öncekilerinin yaptığı aynı hastalığı bünyesinde barındırır. Çünki anayasanın ne işe yaraması gerektiği gözlerden kaçırılır. Anayasa yapılacak icraatlara meşruiyyet kazandıracaksa o anayasa anayasa olmaktan çok uzaklardadır.

Anayasayı askerlerin yapması ne kadar sakıncalı ise sivillerce yapılması da aynı ölçüde zararlıdır. Çünki her ikisi de bir başka kesimi dışlamakta, ötekileştirmektedir.

İhtilal yapanlar tüm yönetici kadrolarına muvazzaf veya emekli askerleri getirirler. Çünki onlara göre askerler namusludur, vatanseverdir, hırsızlık, yolsuzluk yapmazlar. Güvenilir insanlardır. Esasında sivilleri tanımadıkları, askerleri tanıdıkları için bu tercihi yaparlar. İnsan bir işe o işi en iyi yapacak kişiyi getirmek ister. Ama algı dünyasına girmiş kişiler arasından yapacaktır seçimini. Algı dünyasına girmeyen kişiler yok kişilerdir, olmayan kişilerdir.

Siviller yani bürokratlar, ya da teknokratlar güç merkezi haline gelmişse onlar da kendi algı dünyalarına göre tanıdıkları kişileri iş başına getirmeyi yeğlerler. Sonuçta her güç merkezi yapacağı icraatları rahat bir iklimde yapmak için hem anayasa yapmayı hem de kendi dünyalarındaki insanları iş başına getirmeyi tercih eder.

Anayasayı zaten halk yapmaz. Halk, ahali, millet hiçbir zaman güç odağı olamaz, çünki onlar bir arada olsalar da aslında bireydirler. Bireyin anayasa yapma, millet adına icraat yapma imkanı yoktur. Bireyler ya asker, ya bürokrat, ya da teknokrat sınıfına dahil olduğunda zaten artık halk, ahali millet değil, mensup oldukları kitlenin bir bireyidirler.

Anayasa toplum sözleşmesi haline gelmedikçe, bireylerin birbiriyle, bireyin kurumlarla, kurumların birbiriyle ilişkisinde adaleti hedeflemedikçe kim tarafından yapılırsa yapılsın güç odaklarının anayasası olacaktır. Bu anayasa en güçlünün diğerlerini dışlaması ve ötekileştirmesinden başka bir şey olmayacaktır. İlla da sivil anayasa diye tutturanların illa da askeri anayasa diye tutturanlardan hiçbir farkları yoktur.