İNTIKAM kin’in çocuğudur, önce öfke, sonra nefret ve sonra da kin, ardından dördüncü nesil olarak intikam dünyaya gelir. Birbirine bağlı dört nesildir.

Hepsinin varlık sebebi başkalarıdır. Hedefleri de. Ama insan kimi zaman kendisine de kızar, öfkelenir, kişinin kendinden nefret ettiği zamanlar da olur. Hatta kimi insanlar kendilerini azarlar, cezalandırır.

Yaptığı bir davranışı beğenmeyen, kendine yakıştıramayan insan, tasavvufta ‘nefsi levvame’ denilen mertebedeki insanlar kendilerini sık sık eleştirirler. Kendileri denetler, davranış biçiminden rahatsız olur, utanırlar. Allah’dan af dilerler. Ya da kendilerini azarlar, hakaret eder ve bir daha bu türlü davranmamaya karar verirler.

Ruh sağlığı açısından bu kendini beğenmemek zararlı hale gelebilir. Tıpkı kendini beğenmenin de zararlı hale gelebildiği gibi.

Kendine güvenmek, özgüven belli ölçülerde gereklidir. Aşırıya kaçtığında özgüven, insan zorba haline gelir. Firavun ve Nemrut özgüveni zirve yapmış, kendilerini Tanrı sanma noktasına ulaşmışlardır.

Özgüvensiz olmaz

İntikam duygusu özgüvensiz olmaz. Öfke, nefrete, nefret kine, kin de intikama dönüştüğünde kişi pilanlar yapar. Uygun zamanı arar. Zayıf noktayı bulmaya çalışır. Sonunda daha önce kendisine haksızlık yaptığını düşündüğü kişiyi cezalandırır. Muhatabın zor duruma düşmesi, zarara uğraması, acınacak hale gelmesiyle intikam duygusu tatmin olur.

İşin başında hak edilmeyen bir duruma muhatap olunmuşluk vardır. Örselenmişlik, mağlubiyet, yenilmişlik, çaresiz kalınmışlık, anında gereken tepkinin verilememiş olması vardır.

Bir çok polisiye olayda bu görülür. Bir gece kulübüne alınmayan genç, daha sonra arkadaşlarını yanına alarak gelip o kulübü basar ve kendisine kaba davranan kişileri öldürür ya da yaralar.

İntikam almak siyasi hayatta, iş hayatında, sokakta ve en derini ikili ilişkilerde yaşanır. Aile içinde karı-koca arasında da birbirinden intikam almak olayları yaşanabilir.

İntikam anında gösterilen tepki, anında gösterilen bir davranış değildir. Zamana bırakılmış, düşünülüptaşınılmış, pilanlanmış, uygulanmış davranış biçimidir. Hukukta buna taammüden denilir. Bir anlık öfke patlaması, fevri davranış değildir.

Kin gütmeyen insanlar, intikam peşinde koşmaz. İntikamın annesi kindir.

Soğuk yenen yemek

Argoda intikam soğuk yenen yemek olarak ifade edilmektedir.

Dinimizin vahye dayanan öğretileri intikam almayı hoş karşılamaz. Affetmeyi, Allah’a havale etmeyi öğütler. Ama bu kolay değildir.

Kişinin ruhuna, nefsine, gururuna, benlik duygusuna ağır gelir karşılık verememiş olmak. Zor olmasaydı zaten herkes başarırdı. O zaman da çok değerli bir erdem sayılmazdı. Kişinin kendini eleştirmesi bir daha aynı yanlışı yapmamasını sağlamaz ne yazık ki. Çünki insan zaaflarla mücehhezdir. Her zaman aklıyla, vicdanıyla yaşamaz. Çoğu zaman zaaflarının itkileriyle davranır ve bu her defasında insan onuruna, manevi değerlere, dine, ahlaka uymayan şekillerde ortaya çıkar.

Din ne derse desin, kişi ne kadar ortalama zamanlarda dindar olursa olsun, öfke, şiddete dönüşemediğinde, anında karşılaşılan kötü duruma karşılık verilemiyorsa, öfke yerini nefrete, sonra sessizce bir kenarda bekleyen kine, sonra da uygun zaman ve şartlar bulunduğunda intikam olarak tezahür eder.

Ruh bilimciler, davranış bilimcileri ve din, ahlak, fazilet bu kötü duyguların insan hayatında yer almamasını önleyemediler bin yıllardır. Bu duygular var edilmiş insan fıtratında. Din, ahlak ve fazilet bu duyguları yok etmeyi değil yönetmeyi, terbiye etmeyi hedefler. Nitekim Allah için sevmek ve Allah için düşmanlık etmek tavsiyesi de dinin bir tavsiyesidir.