İran’da petrol fiyatlarına yapılan zamdan sonra birçok şehir de halk; sokaklara dökülerek alınan kararı protesto etti. Petrol zengini İran’da benzin fiyatlarına zam yapılması (%50), hem hükümet/rejimin, ekonomik açıdan iflasını gösteriyor. Hem de İran yönetiminin, halkın talep/şikayetlerine duyarsız kaldığını resmediyor

Benzin fiyatlarının en az yüzde 50 oranında artmasını sağlayan, 15 Kasım gece yarısı açıklanan değişiklikle; İran, en fakir vatandaşlarına nakdi fon toplamayı amaçlıyordu. Bu bağlamda İran hükümeti 80 milyonluk nüfusun en az 60 milyon fakir İranlıya vaat edilen doğrudan ödemeleri yapmaya başladı. (Her ailenin büyüklüğüne bağlı olarak, banka hesaplarına ayda 74 ila 275 TL arasında ödeme yapılıyor)

Ancak 2019 başlarında tüm İran’ı kasıp-kavuran ve ciddi ekonomik zararlar veren şiddetli yağışların ardından, zaten artan enflasyonla boğuşan birçok İranlı, bu yeni zamlara karşı protesto gösterileri başlattı.

İranlılar için ucuz benzin ‘bir doğum hakkı’ olarak kabul edilir. İran, dünyanın en büyük dördüncü ham petrol rezervine sahiptir.

Gösteriler İran’da 100’den fazla şehir ve kasabada yapıldı. Özellikle bankaların hedef alınması gösterilerin ekonomik eşitsizliği hedef aldığını gösteriyor. Bu yıl ki gösteriler, 2017’deki yaygın ekonomik protestolardan daha şiddetli bir hal aldı. Çatışmalar, başkent Tahran’dan ziyade İsfahan, Şiraz ve Ahvaz kentlerinde yaşanırken birçok banka, işyeri ve kamu binaları ateşe verildi.

İran’da protestoların daha da büyümesine engel olmak için internet kesildi. Ancak İran dışına çıkarılan videolarda belediye binalarının ve bankaların yakıldığı ve yolların göstericiler tarafından kapatıldığı görüldü.

Aslında bu tarz hükümet karşıtı, insan hakları ve ekonomi temelli isyanlar, İran’da yeni bir şey değil. Ancak bu sefer farklı hissediliyor.

İran karşıtlığı genişliyor

Çünkü 2011 Arap Baharı’ndan beri Ortadoğu’da 5 başkenti ele geçiren İran; hem kendi içerisinde, hem de yörüngesine aldığı ülkelerde İran aleyhli gösterilerle karşı karşıya...

Lübnan ve Irak’ta yapılan gösterilerin hedefinde aslında İran’ın mezhepçi politikaları hedef alınyor. Suriye ve Yemen iç savaşı bitmek noktasına doğru giderken, İran Suriye’deki etkisini Rusya’ya, Yemen’i de Suudi Arabistan’a kaptırmış durumda. Üstüne İran’ın karışması, Ortadoğu’da mezhepsel yıkıcı siyasetin artık sürdürülemez olduğu ve bunun ekonomik ağır bir maliyet getirdiğini ortaya koyuyor.

Başkan Donald Trump’ın tek taraflı olarak Amerika’yı nükleer anlaşmadan çektiğinden beri İran’ın ekonomik sorunları daha da artırdı. Anlaşma sırasında 32.000 - 1 $ arasında işlem yapan İran Riyali/Tümeni, şimdi 123.000 -1$ civarında işlem görüyor. Bu, insanların ekonomik koşullarını tahrip ederek, İranlıları maddi varlıklara ve emlâk sektörüne yatırım yapmaya zorladı. İşsizlik artmaya başladıkça, çoğu İranlı gayri-resmi taksi şoförü olarak çalışıyor. İran’ın Yüksek Dini Lideri Ayatollah Ali Hamaney protestocuları “haydutlar” olarak niteledi ve karşı devrimcileri ve dış düşmanları huzursuzluğu körüklemekle suçladı. Güvenlik güçlerine “görevlerini yerine getirmeleri” emri verdi.

İşsizlerin isyanı

Görünüşe göre gösterilerin arka planında benzin fiyat artışından kaynaklansa da, huzursuzluk aynı zamanda İran ekonomisinin zor durumundaki yaygın işsizlikten kaynaklanıyor. Dolayısıyla protestocular, arka planda petrol zamları üzerinden İran yönetimini hedef alıyor. Bu da enflasyonun yüzde 40’tan fazla olduğu, işsizliğin tahammül edilmez hal aldığı, kırsalda selden ve yağışlardan ötürü bir kıtlık yaşandığı ortamda, İran’ın giderek kötüleşen ekonomik koşulların siyasi hayatı da bir şekilde etkilemeye başladığını gösteriyor.B azı göstericiler İran’ın Şii teokrasisine doğrudan meydan okurken, İran devletinin, göstericilere hızlı müdahale edecek bir insan gücüne ve deneyime sahip olduğunu unutmamak gerek. İran’ın burjuva teomilliyetçi rejimi, bu gösterilerden bir yara alabilir/ alamaz bilemeyiz. Ancak rejimin yönetişim biçiminin, her halükarda sürdürebilir olmadığı aşikâr.

Elbette bu gösteriler ve iç toplumsal huzursuzluk, ‘dış güçler’ tarafından kullanılacaktır. Ancak İran devletinin otoriter tarzı, devlet-toplum ilişkisini yok ettiğinden İran’da gerçekleşen/ gerçekleşebilecek her türlü toplumsal olay, İran rejimini tehdit etmesi kaçınılmazdır.

Dolayısıyla İran içinde oluşan toplumsal her olay/isyan, İran’ın kast ettiği tüm dış güçlerin kolayca ulaşabileceği bir enstürmandır. Nihayetinde İran’ı dış güçler değil, sosyo-ekonomik ve insan hakları temelinde yaratılan toplumsal asabiyet sallıyor. Öyle tek tek İran’ın parçalı etnik yapısını saymaya gerek yok. İran halkı yoksulluk içinde, İran rejimi Ortadoğu’da mezhepsel fantezi peşinde...