AİLE; anne baba ve çocuklardan oluşan en küçük toplum birimidir. Bu bakımdan aile toplumun temel'i sayılmıştır.İlk toplumlardan günümüze kadar, bütün toplumlarda aile vardır.

İslama göre aile; ''anne, baba ve varsa çocuklardan oluşan kutsal bir yuvadır. Birbirlerine sevgi ve saygı bağlarıyla bağlı olan; aynı inanç, aynı düşünce ve aynı duyguları paylaşan; kendilerine düşen görevleri yerine getiren bireylerden oluşan aileler, huzurlu olurlar. Kur'an-ı Kerim'de;

"Allah sizlere kendinizden eşler, eşlerinizden de oğullar ve torunlar var eder"(Nahl,72) buyurulur.

İslâm dini aileye büyük önem vermiştir.

Çünkü aile hem kişinin huzur bulduğu bir ortam, hem neslin devamı için bir vesile, hem de kişiyi dince günah sayılan çeşitli kötülüklerden koruyan bir kurumdur. Kur'an-ı Kerim'de; "İçinizden kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda sevgi ve rahmet var etmesi, Allah'ın varlığının belgelerindendir.Bunda düşünen insanlar için dersler vardır"(Rum,21) buyurulur.

Aile, evlilik ve nikah bağıyla kurulur. Peygamberimiz bir hadisinde; "Nikah benim sünnetimdir. Evleniniz, ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla öğünürüm" (İbn.Mace). buyurmuştur.

Anne ve babalar, kendileri ve çocukları için çalışırlar.

Aile üyelerinin ihtiyaçlarını helâl yoldan çalışarak temin ederler; çocuklarının geleceği için çok büyük maddî ve manevî fedakârlıklar gösterirler. Çocuklarına millî ve manevî değerleri tanıtarak, onların güzel ahlâklı olmaları için çaba harcarlar.

Kur'an'da evlilik; ebedi bir akd, ağır ve sorumluluk isteyen bir anlaşma olarak tanıtılır. (Rum, 30/21) ve eşlerin aile kuruluşunda, evlilikte ve anlaşmazlıklarda karşılıklı görevleri hatırlatılır...

Kuran'ı Kerim'e göre erkek, evin idarecisi, bakıcısı ve hakimidir...

Ev içinde ve dışındaki ağır yükümlülükleri sebebiyle kadınlar üzerinde kaimdirler...

(Nisa, 4/34) Ailede kadın ve erkeğin belirli hak ve yükümlülükleri vardır...

Evin idarecisi olarak görev yapan erkek, hanımına karşı iyi davranmak durumundadır...

Kadın da ilk etapta iffet ve namusunu korumakla yükümlüdür.

ZİNA FİİL'İ ÖNLENEMİYOR.

Her nefs kendisinden sorumludur.

Günümüzde demokrasi ve insan hak

ve hürriyeti adına ahlaksızlık yapan bazı fertlere nasihat etmeliyiz.

Yaptığı çirkin fiillerin genç neslimize ne kadar zarar verdiğini anlatmalıyız. Ailelerin meskeni olan apartmanlar da kendisine ait olan dairesin de çirkin fiilleri ile geçliğin ahlakını bozan bu kendini bilmezlere umarım ki, ahlak'tan sorumlu güvenlik güçlerimiz, bu gibi kişilere bir nasihat'ta bulunarak, yaptıkları çirkinliğin, helak edici bir yol olduğunu hatırlatırlar.

Bu gibi fiiller sonucunda nice aileler dağılıyor, çocuklar perişan oluyor.

Müslüman Türk geçliğinin ahlakını bozmak için çeşitli yollara başvuruluyor. Uyuşturucu illeti, bunun yanında kadın ticareti gibi gayri ahlaki ve fiiller, meşrulaştırılmak isteniyor.

ZİNA VE DÜNYEVİ AZABI..

İbn Abbas, Hz. Peygamber (a.s.v)'in şöyle dedigi rivayet edilmiştir:

"Bir şehirde zina ve riba ''faiz'' yaygınlaşırsa, onlar Allah'ın azabını kendilerine hak etmiş olurlar''. Hakim Ebu Ya'la

İbn. Ömer'den, Hz Peygamber (s.a.v)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

''Zina fakirliği miras bırakır''.

Hakim, Taberani

Amr b As'den, Hz.Peygamber'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

''İçinde zina zuhur eden, yaygınlaşan hiçbir topluluk yoktur ki, onlar kıtlıkla cezalandırılmış olmasın. Yine içinde rüşvetin yaygınlaştığı hiç bir topluluk yoktur ki, korkuyla cezalandırılmasın''.

Ahmed Bureyde'den, Hz. Peygamber'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

''Zinanın yaygınlaştığı bir toplulukta muhakkak ki, Allah onlara ölümü musallat eder.''(Hakim)