Kul hakkı denildiğinde birçok çeşit kul hakkı vardır. Bunlardan;

mali olan kul hakları:

''Hırsızlık, gasp, aldatarak, yalan söyleyerek mal satmak, sahte para vermek, başkasının malına zarar vermek, yalancı şahitlik, rüşvet almak gibi.''

Bu haklar için sahibi ile helalleşmek gerekir.

Dünyada helalleşmezse, ahirette sevapları ona verilerek helalleştirilecektir. Mal sahibi ölmüş ise, vârisine ödenir. Vârisi yoksa veya mal sahibi bilinmiyorsa, salih bir fakire hediye olarak verilip, sevabı sahibine gönderilir. Salih fakir yoksa, İslamiyet'e hizmet eden hayır kurumlarına, vakıflara verilir. Bunları yapmak imkanını bulamazsa, mal sahibinin ve kendisinin af olunmaları için dua eder. Kâfirin hakkı için de, onunla helalleşmek gerekir.

Gönlü alınmazsa, ahirette af olunması, çok güç olur.

Nefsi, yani hayati günah olan kul hakları:

''Adam öldürmek, bir uzvunu kesmek, sakat birakmak gibi şeylerdir.''

Önce tevbe eder. Adam ölmüş ise, velisi ile helalleşmek gerekir. Velisi isterse af eder. İsterse belli bir mal ister. İsterse, mahkemeye verip, hakımden cezalandırılmasını ister. İslamiyet'te kan davası yoktur.

Irza dokunan kul hakları:

''Dedikodu, iftira, alay, sövmek gibi haysiyetle, şerefle ilgili şeylerdir.''

Tevbe etmek ve helalleşmek lazımdır. Bunlarda vârisleri ile helalleşmek olmaz.

Üzerinde kul hakkı olan ne yapmalı:

Üzerinde kul hakkı olan buna tevbe için, kul hakkını hemen ödemeli, onunla helalleşmeli, ona iyilik ve dua etmeli. Mal sahibi, hakkı olan ölmüş ise, ona dua, istiğfar edip vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, o miktar parayı fakirlere sadaka verip, sevabını hak sahibine bağışlamalıdır.

(Sefer-i Ahiret)

Bir kimseden haksız olarak alınan bir kuruşu, sahibine geri vermek, yüzlerle lira sadakadan kat kat daha sevaptır.

Bir kimse, Peygamberlerin yaptığı ibadetleri yapsa, fakat, üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennete giremez.

(Mektubat-ı Rabbani)

Kul hakkını, Allah'ü Te'âlâ'nın hakkından önce ödemek gerekir. Kul hakkı olan günahların affı güç ve azapları daha şiddetlidir. Başkasının hakkını yiyen, hak sahipleri ile helalleşmedikçe affa uğramaz. Yani üzerinde kul veya hayvan hakkı bulunanı Allah'ü Te'âlâ affetmez ve bunlar Cehenneme girip, cezalarını çekeceklerdir. (Hadika)

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helalleşsin! Çünkü ahirette altının, malın değeri olmaz.

O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevaplarından alınır, sevapları olmazsa, hak sahibinin günahları buna yüklenir. (Buhari)

''Kibri, hıyaneti ve kul borcu olmayan mümin, Cennete girer.'' (Nesai).

''Kul hakkı, müminin aybı, kusurudur.'' (Ebu Nuaym)

Üzerinde kul hakkı bulunanların ruhları Cennete girmez. Salihlerin ruhları kabirlerine gelerek, cesetlerini ziyaret ederler. Vefat eden müminlerin ruhları gelip, dünyada tanıdıklarını sorarlar.'' (Feraid-ül-fevaid)

Ancak,kul hakkı kâfirlik değildir. Sevaplarından bir kısmını vererek, kul hakkını öderse, Cehenneme girmez. Sevapları yoksa, kul hakkı olanın günahlarının bir kısmını yüklenir. Cezasını çektikten sonra Cennete gider.

Cennete yalnız kâfir girmez:

Ne kadar çok günahkâr olursa olsun, müslüman, günahlarının cezasını çektikten sonra muhakkak Cennete girer. Fakat Cehennemde ceza çekmek öyle kolay değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

''Müflis, şu kimsedir ki, kıyamette, amel defterinde pek çok namaz, oruç ve zekat sevabı bulunur. Fakat, bazılarına çeşitli yönden zararı dokunmuştur. Sevapları, bu hak sahiplerine verilir. Hakları ödenmeden önce sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları, bunun üzerine yükletilip Cehenneme atılır.'' (Müslim)

Zimmiye, yani gayri müslim vatandaşa zulmetmek; müslümana zulmetmekten daha kötüdür. Hayvanlara işkence; zimmiye işkenceden daha kötüdür.

Zimmiyi üzmemek için selamlaşmak ve tokalaşmak caiz olur. Açıkça günah işleyen fasıka'da selam vermek caizdir. (Dürr-ül Muhtar)

Üzerinde kul hakkı bulunanların ibadetleri kabul olmaz, Cennete giremez. Kâfirin hakkı için de, onunla helalleşmek gerekir.

''Zimmiyi öldüren, Cennetin kokusunu alamaz.'' (Hadika)

''Zimmiyi öldürene, Cennet haramdır.'' (Ebu Davud)

Dâr-ül-harpte bile, kâfirlerin mal, can ve ırzlarına saldırmak haramdır. Kâfir kadınların başlarına, kollarına, bacaklarına bakmak haramdır. Kâfirin malını almak, kalbini kırmak, müslümanın malını almaktan daha büyük günahtır. Kâfirlerin haklarına dokunmamak, kimseyi dolandırmamak, Müslümanlık icabıdır.

Kâfirlerden de gasp, hırsızlık gibi gayri meşru yol ile alınan şey, mülk-i habistir, kullanılması haramdır. Gayri müslim vatandaşlara da, dünya işleri için, dargın olmak caiz değildir. Onların da, güler yüzle, tatlı dille gönüllerini almak, incitmemek, haklarını ödemek lazımdır.

Hiçbir müslümanın, yanlış hareketlerle İslam'a gölge düşürmeye hakki yoktur.