Aylardır basın, Münevver KARABULUT'U yazıyor, konuşuyor.

Münevver Karabulut'ta bir insan, henüz bir çocuk. Çiçeği burnunda bir çocuk. Belkide kendisine kimin zarar verebileceğini bilemiyecek kadar çocuk. Şahsen ben iki aileyi de tanımam. Benim burada bahsedeceğim husus, Münevverin hüharca öldürürlüp, cenazesine de işkence edilmesi. Acaba Münevver ne yaptı ki bu cezaya layık görüldü? olsa olsa katile, zengin olmanın verdiği şımarıklık...! veya bir anlık kıskançlık... Param var, bunu da yırtarım mı oldu?

Dinimiz İslam, bu olaya nasıl bakıyor:

17/33- ''Haklı bir sebep olmadıkça, Allah'ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da kısas yoluyla öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.

25/69- ''Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve horlanmış olarak orada ebedi kalır.''

4/93- ''Kim bir mü'mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.''

5/32- Bundan dolayı İsrailoğullarına Kitapta şunu yazdık: ''Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini hayatını kurtararak yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller mucize ve âyetler getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da hâlâ yeryüzünde aşırı gitmektedir.

Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor:

''Eğer bir mü'min'in kanını dökmeye gök ve yer ehli tümüyle iştirak etse, Allah onların hepsini de burnu üstü cehennemine sürer, o tek mümin kulunun hakkını korumak için.'' Demek ki; Allah (cc) haklının tarafındadır. Hatta, İslam, katile o kadar suçlayıcı gözle bakmaktadır ki, katil öldürdüğü kimsenin mirasını alabilecek bir yakını ise, miras payını da kaldırmakta, mirastan da katili mahrum etmektedir. Bu sebeple ana baba katili miras hissedarlığından çıkarılmaktadır. Ayrıca İslam, sadece katili böylesine korkunç görmekle kalmaz, katile sözle yardım edeni de cinayete ortak görür, ona da sebep olma ceza verir. Bunu da yine Efendimiz (s.a.v) şöyle ifade buyurur: ''Bir adam bir insanın ölümüne bir tek kelime ile olsun yardımcı olursa, kıyamette onun alnına, bu adam Allah'ın rahmetine olan liyakatini kaybetmiş'' kimsedir! diye yazılır.

Dinimizin insan haklarına olan görüşleri sadece bununla da kalmıyor.

Bu gibi olaylarda hakettiği cezalar verilmediği için suç unsuru dahada çoğalıyor. Efendim, daha çocuk...Çocuk ama, adam öldürebiliyor. Efendim deli... deli ama, parasını kimseye vermiyor. N'olursa olsun suçlu kişi cezasını çekmelidir.

Hz. Aişe, Allah Rasulünden naklen rivayet ediyor: Kureyşli Asil Aillerden olan Mahzun kabilesinden bir Kadin Hırsızlık yaptı.

Hırsızlık yaptiği için Had cezası, yani Elinin kesilmesi cezası verilmesi Kureyşli Asil Aileleri üzmüştü.

Kureyşli Asil Ailelerden ve Sahabeden olan Usame Bin Zeyd, Allah Rasulunden, Hırsızlık yapan Kadın hakkında, Had Cezasının uygulanmaması istedi.

Allah Rasulüde, Had Cezası Allah'ın belirlediği bir Cezadır, Allah'ın belirlediği bir cezanın verilmemesi için, affi için:

''Aracılıkmı ediyorsun dedi. Sizden öncekiler ancak bundan dolayı yok olup gitmişlerdi.

Sizden önceki ümmetler, içlerinde soylu, asil ve yüksek makamda bulunan biri hırsızlık yaptığında onu

cezalandırmaz serbest bırakır, ona ceza uygulamazlardı. Zayıf, gücsüz herhangi biri, hırsızlık yaptığında ise,

ona cezayı uygularlardı. Allah'a andolsun ki, şayet Muhammed'in kızı Fâtıma da hırsızlık yapsa,

onun da elini keserim, kızım Fatımaya da Had cezasını uygularım, dedi ''der. (Hadis no: 2307)