Geçtiğimiz günlerde Meksika'da meydana gelen 7.5 büyüklüğündeki  depreminin ardından en çok konuşulan konuların başında erken uyarı sistemi geldi. Bu denli büyüklükteki bir depremde can kaybının çok daha fazla olması beklenirken devreye giren erken uyarı sistemi sayesinde binlerce, belki de milyonlarca kişi burnu bile kanamadan kurtuldu. Peki deprem kuşağının içerisinde yer alan ve her an 7 büyüklüğünün üzerinde bir sarsıntı beklenen İstanbul'da erken uyarı sistemi işe yaramaz mı?

Şüphesiz İstanbul'da büyük bir deprem olacak. Bilimsel raporlar, veriler ve araştırmalar Yeditepe'de depremin kaçınılmaz olduğunu ortaya koyuyor. Her 250 yılda bir İstanbul'da meydana gelen büyük depremler, 1999 yılında yaşanan Gölcük depreminin enerjisinin İstanbul segmentinde birikmesi ve bunun gibi daha birçok neden. Bu deprem hemen şu an siz bu yazıyı okurken de yaşanabilir 10 yıl sonra da. Ancak her geçen gün olası bir İstanbul depreminin meydana gelme ihtimalinin artıyor olduğu gerçeği de yadsınamaz. O zaman bu denli büyük bir depremin olacağı uzmanlar tarafından uyarılsa da yeterli tedbirler alındı mı? Ya da İstanbul bu yıkıcı afete hazır mı? Hep beraber bakalım.

Erken uyarı sistemi nedir?

Bir deprem olacağı zaman merkez üssünden etrafa yayılan öncü dalga, asıl etkiyi yapacak s-dalgasından daha hızlı yol alır. Şimşek-gök gürültüsü örneği konuyu anlatmak için yardımcı olabilir. Şimşek görüldükten bir sonra gök gürültüsü de peşinden duyulur. Nitekim erken uyarı sistemi de sahaya konuşlanmış istasyonlar aracılığıyla bu öncü dalgaları ölçer ve riskli bulduğu dalga için anında uyarı gönderir. İşte geçtiğimiz günlerde Meksika'da yaşanan durumun tam olarak özeti de budur. Ancak erken uyarı sisteminin İstanbul'da işe yarayıp yaramayacağı ise tartışmalara gebe. 

Erken uyarı sistemi İstanbul'da işe yaramaz mı?

Hala gelişimi devam eden erken uyarı sistemlerinin farklı çeşitleri ve versiyonları mevcut olmasına rağmen temel prensip hemen hemen aynıdır. Sistem içerisinde kullanılan amprik formüller ve parametrelere göre deprem tahmini yapılmaktadır. Bu da birçok riski beraberinde getirir. Özellikle fay hattı şehrin göbeğinden geçen İstanbul gibi. 

Sistemin henüz yeterli olmadığı gerçeği göz önüne alınırsa İstanbul halkının cep telefonlarına böyle bir uyarının gelmesi şu an için çok zor. Ancak belli kurumlarla entegre edildiği takdirde büyük felaketlerin önüne geçilebilir.

Mesela;

- Sistemin uyumu tam olarak sağlandığı takdirde İGDAŞ doğalgazı, BEDAŞ ise elektriği kesebilir.

- Denizin altında bulunan Marmaray trenleri durdurulabilir. 

- Şehirde tehlike yaratacak birçok faktörün önüne geçilebilir.

Bu örnekler erken uyarı sistemi ile kurumlar arasında yapılacak işbirliğine göre çoğaltılabilir.

Erken uyarı sisteminin İstanbul halkına ulaşması için çalışmalar yapılıyor olsa da hem fay hattının şehrin göbeğinden geçmesi hem de sistemin hala gelişim aşamasında olması şu an için bunun pek mümkün olmadığını ortaya koyuyor. Ancak Türkiye'nin de deprem kuşağında yer aldığı düşünülürse erken uyarı sistemi, İstanbul dışında meydana gelecek birçok deprem için de kullanılabilir.