İstanbul Valiliği tarafından 15 ilçede tarihi çeşmeler, cami hazireleri, türbeler, korunması gereken sokak ve çarşılardan oluşan bin eseri ihya etmek için başlatılan Yadigar Projesi, Valilik binasında düzenlenen programla tanıtıldı.

Vali Gül, ecdattan gelen eserleri gelecek nesillere bırakmanın birinci öncelikleri olduğunu belirterek, ilçe belediyeleriyle birlikte güçlerini birleştirerek, daha hızlı hareket edip daha fazla eseri ihya etmek istediklerini söyledi.Gül, 2014'te kurulan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığınca 136'sı çeşme toplam 344 eserin restore edildiğini ve çalışmaların sürdüğünü aktardı.

Gül, 3 yıl içerisinde yaklaşık bin eseri ihya edeceklerini belirterek şunları aktrdı;

"Bu bin eserin şu an 148'i çeşme, 77'si diğer sivil mimari eser olmak üzere 225 tanesinin çalışması fiilen başladı. İlçe belediyelerimizle hem finansal hem de projelerin yürütülmesinde ortaklığımız var. Bin eserin 180 tanesi kayıp durumda. Bu, şu demek: Orada tescilli bir yapı var. Bunun kayıtları var ama bir şekilde o eser kaybolmuş. Kaybolan 180 eseri aslına uygun tekrardan inşa edeceğiz."

Projenin kaynağının kültür katkı payları olduğunu ifade eden Gül, projeyi himaye eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, Kültür ve Turizm Bakanlığına, ilçe belediyelerine ve üniversitelere teşekkür etti.

Vali Gül'ün konuşmasının ardından İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz'ın moderatörlüğünde tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı ile "Yadigar" başlıklı söyleşi gerçekleştirildi.

Ortaylı, İstanbul'un siluetinin korunmasının önemini vurgulayarak, kent için bir kontrol mekanizmasının kurulması gerektiğini dile getirdi.

Kaybolan eserlerin yeniden ihyasının önemine vurgu yapan Ortaylı, medeni milletlerin sadece arşivler, mühendis ve mimarlar değil halka da sorarak çalışmalar yaptığını aktardı.

Tarihi kazı ve restorasyon çalışmalarına değinen Ortaylı, "Türkiye'de şöyle bir laf vardır, 'Bizans mirası tahrip ediliyor.' Bunun kadar yalan bir laf olamaz. Bu bir katman meselesi. Bizans mirasının tahrip edilmesi için önce Osmanlı'nın tahribi gerekir. Nitekim de öyle olmuştur. 15. asır çok önemli bir asırdır. Onların hepsi yok olmuş gitmiştir." ifadelerinde bulundu.

İlber ortaylı bazı imalat yapılarının sur içi bölgesinden çıkarılması gerektiğini vurgulayarak; "Bazı eserler birbirine bağlıdır. Ayasofya'nın yer altı sistemine dikkat etmediğiniz takdirde aynı sistem Topkapı Sarayı'nın altında olduğu için orası gider. Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan iken kuyumcuların imalat kısımlarını, atölyelerini buradan çıkarmak için karar aldı ve üstünde durdu. Bürokrasinin alt katmanı buna dikkat etmiyor ve adamlar çıkmadılar. Halbuki altın işlenen yerlerin kalıntılarının eski eserleri tahrip ettiğini herkes biliyor.

Bunlara yer de gösterildi ama yarısı bile gitmedi. Onların işine gelen şey tarihin ve milletin işine gelmesi gerekmiyor. Bir insanın soyu sopu belli olmadıktan sonra veya soyunun sopunun nişanesi olan tapular ortada olmadıktan sonra kazandığı paradan kime ne? Kendine bile hayrı dokunmaz. Türkler böyle garip bir zengin formundadır. O yeni zenginlikten kurtulmak lazım. Yeni zenginlikten kurtulacağımız iki tane büyük merkez, şu anda tahrip olan İstanbul ve Bursa'dır. Buraları kurtarmadıkça bu memleketin 700 senesi çöpe gitmiş demektir. Sakinlerinin de bundan haberi yoktur. Bunun mesuliyeti herkese aittir."ifadesinde bulundu.

Ferhat Aydoğan: Her şey Allah’tan Ferhat Aydoğan: Her şey Allah’tan

Program sonunda projede yer alan belediyelerden Fatih, Eyüpsultan, Üsküdar, Beyoğlu, Kağıthane, Silivri belediye başkanları ve ilçe kaymakamlarıyla proje protokolü imzalandı.

Editör: Nehir Durdağı