GALATASARAY’ın inat ve başarıyla sürdürdüğü, Başakşehir’in ise aynı inat ve başarısızlıkla şampiyonluk yarışında rakip aradığı sezonda ipin kopacağı randevuydu...

Özellikle ilk yarı, iki ayrı perdede oynandı... Gole kadar ve golden sonra diye... Başakşehir, sezon ilerledikçe rakiplerin çözdüğü bir bilmeceydi. Bilinenin ötesine yine taşınamadı... Visca ve Elia yapımı kanat organizasyonlarında bu kez daha etkili olan Elia olunca, gol de oradan geldi... Ortaladığı topu Galatasaray savunmasının unuttuğu Baljiç köşeden ağlara asınca, ortalık karıştı...

Gördük ki, Galatasaray kulübede de tribünde de kendini alabildiğine germiş... Bu gole, Donk’un Emre’yi pert edişi de eklenince, artık Galatasaray’ın yoğun ama ne yazık ki telaşlı baskısını izledik... Visca’yı bile savunmaya çivileyen bu baskı, tabelanın ışığını yakacak bir enerjiye ulaşamadı. Tribünlerin öfkeli karanlığının nedeni, biraz da buydu... Benim bayılarak izlediğim Feghouli bindirmeleri de bu yarının ciddi eksiklerinden biriydi.

51 dakika oynanan ilk yarı, aslında futbol kalitesi olarak yukarılarda, heyecan dozu olarak da ligin çok üstündeydi...

İkinci yarıya Donk-Selçuk İnan değişikliğiyle girmek, kağıt üzerinde akıllı görünüyordu. Gördük ki ayağının uğuruyla gelmişti... Henüz 46. dakikada Feghouli röveşatası, maçı da tabelayı da değiştiren bir “kalite” müjdesi gibiydi... Öyle de oldu. 55. dakikada Onyekuru yapımı, Belhanda mühürüyle gelen ikinci gol, Galatasaray’ın telaştan arınıp futbola döndüğünde neler yapabileceğini de gösteriyordu ki; son 3 maçında VAR ile varolan Galatasaray yakaladığı bu üstünlüğü bu kez VAR marifetiyle kaybetti... 62’de de Onyekuru’nun golü ofsayt olunca, Galatasaray’ın tabelaya yazamadıkları, yazdıklarından çok olmuştu... Ama sağanak dinmiyordu ki bu kez Belhanda ortaladı, Onyekuru bu kez ağları “sağlam” gördü ve üstünlük Galatasaray’ı seçti...

İşte sonrası zordu... Bu skor, Galatasaray’ı kesin şampiyon yaparken, yiyecekleri bir gol sıkıntı yaratacaktı... Of ki ne of...

Ama görünüyordu ki, yaş ortalaması da yüksek Başakşehir, bu tempoyu ve temponun yoruculuğunu yüklenecek çeviklikte değildi... Kendileri koşmadan topu koşturmak, Galatasaray’ın enerjisi karşısında çözümü olmayan bir yöntem olarak kaldı...

Toplam 104 dakika süren kalp krizi gibi maç tamamlandığında, Galatasaray, hakem yardımı olmadan da kazanıyor ve şampiyonluğa adını yazdırıyordu... Allah içlerine sindirsin!..