“Alimin ölümü, alemin ölümü gibidir.”

Anadolu’da yetişen büyük velilerden.

Halvetiyye yolunun kolu olan Şemsiyye Sivasiyye’nin kurucusudur.

Babasının ismi Ebü’l Berakat Muhammed’dir. Asıl ismi, Ahmed, künyesi Ebü’s-Sena, lakabı Şemseddin’dir. Kara Şems diye şöhret bulmuştur.

1519 senesinde Tokat’ın Zile İlçesi’nde doğdu.

1597 (H. 1006) senesinde Sivas’ta vefat etti.

Sivas’ta Meydan Camii avlusunda medfun olup, kabri ziyaret edilmektedir.

Türk İslam tarihindeki meşhur üç Şems’ten birisidir.

Bunlardan birincisi Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin hocası olan Şems-i Tebrizi, ikincisi İstanbul’un fethinde Fatih Sultan Mehmed Han’ın yanında bulunan Akşemseddin, üçüncüsü de III. Mehmed Han ile birlikte Eğri Seferi’ne katılan Kara Şems’tir.

Üçü de yüksek dereceler sahibidir.

Kara Şems yedi veya sekiz yaşındayken, Amasya’da bulunan Halvetiyye büyüklerinden Şeyh Hacı Hıdır’ın sohbetleriyle şereflenip, elini öptü.

Bu ziyareti, talebelerinden Receb Efendi şöyle nakleder; Hocam Kara Şems anlattı: “Babam, Ebü’l-Berakat Muhammed Efendi, Amasya’daki Habib Karamani Hazretleri’nin halifesi olan marifetler ve kerametler sahibi Hacı Hıdır’ın talebelerindendi.

Bu fakir yedi yaşındayken, babam anneme: “Oğlum Ahmed’i Şeyh’ime götürmek istiyorum, elbiselerini yıka. Yolculuk için azık ve Şeyh’ime götürebileceğim hediye hazırla” dedi.

Hazırlık yapıldıktan sonra bir kış günü babamla Zile’den Amasya’ya vardık.

Hacı Hıdır’ın huzuruyla şereflenip, ellerini öptük

. Hacı Hıdır: “Böyle kış günlerinde bu masumu ne diye getirdin..” buyurunca, babam da: “Nazarınıza muhatab olmak, şerefli sohbetinizden bereketlenmek ve hayır duanızı almak için getirdim, dedi.

Bunun üzerine Hacı Hıdır Hazretleri mübarek ellerini kaldırıp, benim yüzüme bakarak dua etti. Orada bulunanlar âmin dediler. Bu fakire gelen ihsanlar ve yükseklikler o duanın bereketiyledir.”

Ziyaret bittikten sonra Zile’ye döndü.

Tokat’ta akli ve nakli ilimleri tahsil edip yükseldikten sonra İstanbul’a gelip, Sahn-i Seman Medreseleri’nden birinde Müderris olarak vazifelendirildi.

Bir müddet ilim öğretip, talebe yetiştrimekle meşgul oldu.