SEZON başı teknik adam tercihi sırasında Trabzonspor’da yaşanan gelişmeler herkesçe malum. Yarım düzine isim yazıldı. Neyse ki bu konuda sağduyu hakim oldu da, Ünal Karaman’da karar kılındı. Ne kadar doğru ve isabetli bir tercih olduğunu gördük. Yokluktan bir “varlık kadrosu” ortaya çıkardı.

Kaleciler Uğurcan, Arda, Muzaffer, savunmada Hüseyin, orta sahada Abdulkadir Ömür, Abdulkadir Parmak, Yusuf Yazıcı gibi isimleri cilalayıp, parlatıp Türk futbolunun huzuruna çıkardı. Yıldız oyuncuları tek tek satılırken tavrını kulüpten yana koydu. Parasal konuları yazmaya gerek bile yok; bu durumu hiçbir zaman sorun etmedi. Para sorununu gündeme getirenlerin, “Trabzonspor’da kimin parası kaldı?” diyerek önünü kesti. Teknik direktörün bu duruşu hiçbir zaman bir isyan olarak kulübe yansımadı. Böyle bir teknik adamın kulüp için şans olduğunu unutmamak lazım. Gelen yerli ya da yabancı teknik adam kulüp menfaatlerini düşünmez. Dayatmalar yapar ve kendini kurtaracak transferler ister. Bu aşamada Trabzonspor’un böyle bir gücü yok. Trabzonspor yönetimi elini çabuk tutmalı.

Teknik adamına güven vermeli. Geçtiğimiz yıl bu belirsizliğin acısını çektik. Kamp yerleri için rezervasyonlar gecikti. Yurt dışında kamp yapmak zorunda kaldılar. Otellerde sıkıntı yaşandı. Yetmedi. Hazırlık maçlarını oynayacak takım bulmakta zorlandılar. Aynı sıkıntıları yaşamamak için Ünal Karaman ile devam edilecekse masaya oturup sözleşme imzalanmalı. Karaman gelecek sezonun hazırlıklarına şimdiden başlamalı. Transferlerle ilgili çalışmalara müdahil olmalı. Puan cetvelindeki yeri ne olursa olsun, Avrupa’ya gitsin gitmesin hiç fark etmez. Önemli olan doğru işler yapıp yapmadığıdır. Trabzonspor’a katkı sağlayıp sağlamadığıdır. Başkan Ahmet Ağaoğlu’nun kulübün ekonomik yapısı ile ilgili tedavisinin 4-5 yıl süreceği söylemlerinin gereği bu tedavi sürecinin en iyi ilacı Karaman olduğuna göre beklemeye gerek yok.

Altyapı gerçekleri!

TÜRKIYE’DE her ne hikmetse kulüplerin başındakiler altyapıyı genelde ikinci plana atıyor. Sonra da “Altyapıdan kaliteli oyuncu gelmiyor” diye sitem ediyor. Kimse kulübün ilkeleri, profesyonellik konusunda kriter belirleme düşüncesinde değil. Kaynak ayırmayı bir savurganlık olarak görüyor. 8 yaşındaki bir çocuğu alıp eğitmek, geliştirmek ve kendi öz benliğini kişiliğini kazandırmak sıradan insanların yapacağı iş değildir. Hangimiz çocuğumuzu iyi eğitmek için iyi okul, iyi öğretmen aramıyoruz ki. Kulüplerin alt yapılarında ne kadar liyakatsiz teknik adam çalıştığını biliyorum. Diploması olmadığı halde eş dost akraba yardımı ile görev yaptığına şahit olan biriyim. Trabzonspor’un alt yapısında da var. Kimse yeterli mi değil mi bakmıyor. Iş buldu diye bakıyor. “Eğiteyim kalitesini artırıp çocukların başına öyle getireyim” diye düşünmüyor. Bu düşüncenin yetiştirdiği çocukların sorunlu olması normaldir. Trabzonspor alt yapısına ciddi bir dokunmalıdır. Bu şehirde cevherler var. Bu cevherleri eski, bilgisiz, liyakatsiz insanlarla işlemek mümkün değildir. Ağaoğlu ve ekibi işe altyapıdan başlayacaksa ahbap çavuş ilişkisini kesip kaliteli eğitimcilere yönelmelidir. Bunun için de bağlayıcı kriterler koymalı. Kendileri görevden gittiklerinde yerine gelenler o kurallara bağlı kalmalıdır.

Sürprizler olabilir

MILLI maç ve seçim arasından sonra lige yeniden dönüş yapıyoruz. Tünelden sonraki son çıkış geride kaldı yani. Ligde üç kulvarda ciddi yarış olacak. Şampiyonluğa oynayanlar, Avrupa kupalarına katılmak için mücadele edenler, en önemlisi ligde kalma çabasındakiler büyük yarış içinde. Ligin bitimine iki ay kalmasına rağmen hiçbir takımın umutları bitmiş değil. Özellikle son haftalarda son derece heyecanlı maçlar izleyeceğiz. Ligin altı ile üstünün hiçbir farkı yok. Her takımı her takımı yenecek güçte. Sıkı bir mücadele var. Bu arayı en iyi şekilde değerlendiren ödülünü alır. Sakatların iyileştiği, yorgunların dinlenip yeniden lige döndüğü bir başlangıç yapacağız. Bu hafta sürprizlerin yaşanacağı maçlardaki karşılaşabiliriz.

Büyüklük göstergesi

BEŞIKTAŞ, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor zaman zaman camialarının büyüklükleri ile gündeme gelirler. Sattıkları ürün, kombine bilet sayıları ve taraftar kitlesiyle deyim yerinde ise güç gösterisi yaparlar. Bu dört kulüp bilinçsiz harcamaları ile borçları ile batma noktasına geldi. Milyardan aşağı borcu olan yok. “Vefa kampanyalarıyla” kurtulmaya çalışıyorlar. Beşiktaş son üç yılda bu yolla epey bir nemalandı. Çok oyuncu sattı. 4 yılda iki şampiyonluk tattı. Borçlar yine de artmış. Galatasaray aynı. Trabzonspor “vefa” dedi 4 milyon lirayı zor topladı. Hayal kırıklığı yaşadı. Ali Koç’un başında olduğu Fenerbahçe’nin vefasının ne getireceğini merak ediyorum. Diğerleri gibi “hayal kırıklığı mı yaşanır, yoksa örnek mi olur?” göreceğiz. Sonuç “büyüklük göstergesi” olabilir.