Darülziyafedeyiz…
Muhteşem Süleyman’ın,
Yani, Kanuni Sultan Süleyman”ın yaptırdığı,
Cami Külliyesinin içindeki “AŞEVİNDE”.
Osmanlı mutfağının, yemeklerinin yoğun olarak bulunduran,
Bu aşevi milliyetçilerin sığınağı gibi.
Devlet memleket meseleleri genellikle burada konuşulur,
Rahmetli, Turan Yazgan Hoca gibi Nefi Hoca gibi TÜRKİYE âşıkları,
burada TÜRKLÜK fikirlerini özgürce haykırırlar.
Sadede gelirsek gönül dostları,
Bugün yine Milliyetçi Hekimler Derneğinin misafiriyiz.
Etrafımızda,
Elliye yakın prof, doktor hatta tıbbiyeli öğrenci var.
Tamamı TÜRKLÜK şuuru,
Vatan millet sedası ile dolu.
Birilerince, emperyalistlerce, aşırı solcularca,
PKK”lı olmanın demokratlık,
TÜRK olmanın FAŞİSTLIK olarak nitelediği mevcut Türkiye ortamında,
Bu vatan, millet, sevdalı hekimlerimiz rahatça haykırıyorlar;
“TÜRKÜZ” diye.
Evet, gönül dostlarımız, biz de haykırıyoruz,
Yıllardır,
Biz Türk”üz ve kanla aldığımız bu toprakları üç beş radikal,
Strateji bilmez,
Toprak vatan değerinden anlamaz baldırı çıplaklara hep karşı durduk,
Duracağız da.
Bugün olduğu gibi, yarın da.
Evet, sevgili Türkiye Sevdalıları,
Bu günkü konu başlığımız KERKÜK.
Mondros la başlayan süreçte,
İngiliz oyunları ile,
Sevr ile bizden koparılan,
Çileli insanların şehri,
Arap, Kürt işkencesinin, demir yumruğu altında olan,
Hep gönlümüzde ki Türkmen şehri, Kerkük.
Konuşmacımız ise bir efsane.
Kerkük davasının yüce insanı,
Asırlık bir ömre rağmen hala ayakta hala mücadele eden bir kahraman,
Yiğit bir mücadele adamı;
Dr.Nefi Demirci Hocamız.
Kimdir, Nefi Demirci Hoca?
Önce onu tanıyalım.
Kerkük Mücadelesine adanan,
Bir asra dayanan bir ömür.
Kerkük davası ile yazılan yüzlerce makale,
Onlarca kitap.
Bunlar hep Nefi Hocanın o mukaddes davasının,
O yılmayan mücadele ruhunun eserleri.
Gün olmuş yurduna,
Ata toprağına gidememiş,
Gün olmuş itilmiş kakılmış,
Gün olmuş işkence görkmüş.
Ama o hiç “YILMAMIŞ”.
Hep dik durmuş,
Kerkük”ün bu kadın doğum hocası kahramanı ile aynı masadayız.
Yanında kızım dediği Kerküklü bir bacımız var.
Onun eli ayağı.
Bu kızımız da mağdur, kendisine problem yaratmaması için Barzani mezalimlerini anlatamıyoruz.
Çünkü hala Kerkük’e gidip geliyor.
Ama şunu söyleyebiliriz.
Kerkük bizim Misakı milli sınırlarımız içinde.
Gazi Mustafa Kemal”in gözlerini açık götüren yer.
Her beş erkek çocuğundan birinin adı TÜRKEŞ, ALPASLAN olan
bir ATA vatan toprağı.
Bir gün orası mutlaka ana vatan toprağı olacak.
Nefi Hocamız ile söyleşiyoruz.
Bize Kerkük”ün,
Özetle Irak Türklerinin,
Türkmenlerinin, Türkmenelinin dününü,
Bugününü ve de yarınını anlatıyor.
Zaman zaman gözlerinden yaş gelerek,
Zaman zaman hüzünlü ve de çileli geçmişin gölgelerine dalarak.
“İnsanlarımız ikinci sınıf vatandaş.
Hala itiliyoruz, kakılıyoruz. Barzani hapishanelerinde çürüyenlerimiz var.
TÜRK kelimesini kullandığımızda,
Bundan rahatsız olanla var.
Türkiye”de KÜRT insanına gösterilen hoşgörü,
Maalesef Kuzey ırak”ta, Kerkük”te Musul’da bize gösterilmiyor.”
Nefi Hocamız dertli,
Bir o kadar da hırslı ve mücadele dolu.
Yıllar bu mücadele azminden hiçbir şey kaybettirmemiş.
Hükümetin KERKÜK ve Irak Türkmen politikasını ise,
“Eskiye göre daha iyi” diyerek geçiştiriyor.
Bize Kürtleri destekleyin diyorlar,
Araplarla karşı karşıya geliyoruz,
Arapları destekleyin diyorlar, Kürtlerle karşı karşıya geliyoruz.
Daha da kötüsü onlarla karşı karşıya geldiğimizde,
Bizimkiler ortadan yok oluyor.
Desteklerini maalesef hiç göremiyoruz.
Bir de aleyhte propagandalar var;
“Irak Türkmenleri birlik olamıyorlarmış!”diye.
Hayır oluyorlar.
Hem de sonuna kadar.
Bizim birliğimizi bozan,
Ülke dış politika bürokratlarının bize iyi yön verememesidir.
Ülkemizin de tam bir TÜRKMENELİ politikası yok gibi.
Özetle dostlar bugün çok mutluyum.
Etrafında vatanını seven doktorlardan oluşan TÜRKLER vardı.
Ne söylediğini bilen, hedefleri olan bilgili TÜRK doktorları.
Onlarla kanayan yaramız Kerkük”ü konuştuk,
Ve de çok mutlu olduk.