Osmanlı alimi.

Mehmed Arif Efendi İstanbul’da doğdu.

Büyükbabası Nizam-ı Cedid hareketinin önde gelen adamlarından, III. Selim’in annesi Mihrişah Sultan’ın kethüdası, Darphane emini Yusuf Ağa, babası reisülulema Mehmed Sadık Efendi’dir.

Anne tarafından soyunun Yavuz Sultan Selim’in nedimi Hasan Can’a kadar uzandığı rivayet edilir.

Arif Efendi babasının görevi dolayısıyla bir süre Medine’de kaldı.

İstanbul’a döndükten sonra öğrenime başlayıp imtihanla müderrislik ruusu aldı.

Tırnovalı Müftizade Abdürrahim Efendi, Müftizade Palabıyık Mehmed Efendi ve kardeşi Milaslı Müftizade Abdürrahim Efendi, Vakanüvis Asım, Kadızade Mehmed Efendi, Gelenbevi İsmail Efendi, Hoca Şekib Efendi, Müneccimbaşı Mehmed Rakım Efendi, Laz Mehmed Efendi ve Bulgari İsmail Efendi gibi dönemin tanınmış hocalarından tasavvuf, edebiyat, felsefe, riyazi ilimler ve astronomi dersleri aldı.

Hoca Neşet’ten de okuduğu için Farsça bilgisi iyi olduğundan Fatih Camii’nde ders okuduğu hocası Abdürrahim Efendi’ye Gülistan okuttu.

Tahsilini tamamladıktan sonra tayin edildiği Halep ve Bursa kadılığı görevlerinde bizzat bulunurken Mekke, İstanbul ve Anadolu kazaskerliği görevlerinin sadece payelerini aldı.

Döneminde daha çok İslam felsefesi alanında şöhret kazanan Kethüdazade Arif Efendi meslekten bir ilim adamı değildir.

Ancak XIX. yüzyılın ilk yarısında yaşayan ve hemen her konuda bilgi sahibi olan Osmanlı fikir adamlarının başında gelir.

Bu dönemde daha çok ilmi, edebi ve fenni konularda sohbet toplantıları yapılan Beşiktaş Cemiyyet-i İlmiyyesi’nin önde gelen isimlerinden Arif Efendi bu sohbetlerde felsefi ve edebi konularda konuşmuş, haftada iki gün İsmail Ferruh Efendi’nin Ortaköy’deki yalısında yapılan sohbetlere de katılmıştır.

Zamanını daha çok okumak, okutmak ve ilmi sohbetlerle geçirdiği için eser telifine yönelmeyen, bu arada şiirle de meşgul olan Kethüdazade’nin, talebelerinden Ahmed Tevhid Efendi tarafından Divan-ı Kethüdazade Arif adıyla kısa bir tercüme-i hal ve iki mektubuyla yayımlanan bir divançesi bulunmaktadır.

Sohbetlerinden, hayat tarzından, davranışlarından ve İsmail Meşuki’ye olan aşırı sevgisinden dolayı Melami- Meşrep olduğu düşünülebilir.