NATO'nun gelecek 10-15 yılının şekillendiği zirvenin ağırlıklı konusu olan füze kalkanı projesi, Rusya'nın tehdit olarak görülmesinden vazgeçilmesinden sonra ABD'nin yıllardır vurmak için can attığı İran'ı tek hedef seçmesi Türkiye'nin baş belası oldu. ABD'nin hedefi, can dostu İsrail ve Ortadoğu'da düşman gördüğü İran'ı kolayca vurabilmek imkanı ve bu ülkeden gelecek füze saldırısını Türkiye üzerinde durdurabilmek.

AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Gül, Obama sırtını sıvazladığı için çok memnun olsa da ABD bu proje ile BOP'un yeni bir versiyonunu da gündeme soktu.

Füze hezimetinin ardından hükümetin 3 generali görevden alması da ayrı bir konu.

Uzun sözün kısası ABD kılıç, Türkiye kalkan oldu. 'One minute' de 'yes please' oldu...

''İran'ın adı geçmedi'' diye Türkiye'nin büyük başarısı olarak gösteriliyor.

İran'ın adı geçse ne olur geçmese ne olur. Kimin için yapıldığını yedi düvel biliyor.

Lizbon'da varılan karar gereği iki yıl içinde karaya konuşlu hareketli radar sistemlerini içeren savunma projeleri gündeme gelecek.

"Savunma" amaçlı kurulacağı ileri sürülen füze kalkanı ABD'nin Ortadoğu üzerindeki hakimiyetinin teminatı durumunda. Füze kalkanı aynı zamanda hedefinde olan ülkeler için de tehdit aracına dönüşüyor. Egemenlik krizini, Ortadoğu'yu kan gölüne çevirerek aşmaya çalışan ABD, Afganistan ve Irak'ta batağa saplanmasının ardından bu kez de İran'ı hedef alıyor.

Afganistan ve Irak'taki işgallere verdiği desteği "sıfır sorun" yalanlarıyla örtmeye çalışan AKP iktidarının, İran'ı net bir biçimde hedef alan bu projeye ''Evet'' demesi ise gerçek yüzünü ortaya seriyor: Bölge lideri olacaktık, kalkan piyonu olduk.

TETİK KİMİN ELİNDE OLACAK?

RADAR ve füze bataryalarının ikisi de Türkiye'de mi olacak? Yoksa sadece radar Türkiye'de, füze bataryası Bulgaristan veya Romanya'da mı? Vur emrini kim verecek?

Genelkurmay Başkanlığı mı, NATO mu, tetik kimin elinde olacak? Bunlar hâlâ belirsiz.

Her ne olursa olsun AKP kendi kendisiyle çelişmiş durumda.

İran açısından bakıldığında ise ülkede ciddi bir tartışma yürütülüyordu. Tartışmada sorulan soru şuydu: Türkiye İran'ı nereye kadar destekleyebilir?

İran'daki birçok grup şunu seslendiriyordu: Türkiye Batı ittifakının içerisindedir. Eninde sonunda Batı'nın yanında yer alacaktır. ABD'nin isteklerine sırt çeviremeyecektir.

Füze kalkanına Türkiye'nin onay vermesiyle bu tez doğru çıktı. İran'ın bundan sonra nasıl bir politika izleyeceği de merak konusu...

İran-Rusya ilişkileri son dönemde olumsuz yönde seyrediyordu. Füze kalkanı Türkiye'ye kurulursa İran ve Rusya yeniden yakınlaşacak. Rusya, İran'ın nükleer adımlarına daha da fazla destek olacak.

TÜRKİYE WASHİNGTON'A 'HAYIR' DİYEMEZ

GEÇTİĞİMİZ günlerde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e 'Yılın devlet adamı' ödülünü veren düşünce kuruluşu Chatham House'un Türkiye Uzmanı Fadi Hakura, Ankara'nın ABD'yle uzlaşmaya varmasını BBC Türkçe'ye değerlendirdi:"Türkiye'nin NATO belgelerinde sistemin İran'ı hedef almaması yönündeki itirazı kabul edildi. Ancak uygulamada çok fazla fark yaratmayacak. Çünkü bu füze sistemi gerçekten İran'ın nükleer kabiliyetini, bir ölçüde de Suriye'yi hedef alıyor. Ama başta İran tabii. Amerikan yönetimi bunu pek çok kez açıkça söyledi. NATO belgesinde İran'ın adının geçip geçmemesi teorik anlamda önemli. Ama pratikte bu füze savunma sistemi İran'ı hedef alıyor.

ABD'nin füze savunma sisteminin karar ve komuta yapısında Türkiye'ye bir tür söz hakkı vermesi olası. Ama, Washington'un Türkiye'ye bir tür veto hakkı vereceğini sanmıyorum. Aslında Türkiye'nin taleplerinde ima ettiği de bu. Dolayısıyla, vaziyeti kurtaracak bazı düzenlemeler gelecekte bulunacak. Zorlu müzakereler yapılır ancak sonuçta Türkiye için Washington'a 'hayır' demek çok zor olacak.

Türkiye İran sorununun çözümü için tek başına çok fazla şey yapamaz. Bölgesel bir düzenleme gerekiyor. En önemlisi İran'la Avrupa ve Amerika arasında bu tür bir düzenleme olmadan Türkiye'nin yapabileceği çok fazla şey yok.

İran'ın nükleer programı konusunda İsrail Batı'yı harekete geçirmeye çalışıyor. Türkiye'nin de İsrail'in niyetleri konusunda şüpheleri var. Bu da nükleer program sorununu daha da karmaşık hale getiriyor. Dolayısıyla Türkiye, Amerika, Avrupa ve İran'la birlikte çalışmadan, tek başına bir çözüm bulamayacaktır.''

Hava savunma füzeleri, 50-300 kilometrelik bir alan içinde düşman füzelerini durdurabiliyor.

Bakalım AKP'nin ABD'ye tavizlerini kim durduracak?