DEMİR şekil verilmek için kızdırılır. Sonra suya sokulur. ‘Coss’ diye ses çıkar ve sertleşir. İşlem tamamlanmıştır. Bir yıldır siyaset demiri ateşteydi. Dövüldü, dövüldü, dövüldü... Yeteri kadar ateşte de kaldı. Suyunu da aldı. Artık soğutma dönemi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ülke yönetiminin 1 numaralı ismi olarak bu yorumu yapıyor.

Türkiye 4.5 yıllık seçimsiz döneme girmiştir. Siyasetin kızgın demiri şeklini almıştır. Bundan böyle önümüze, hatta daha ileri bakmakta yarar olacaktır.

Sayın Erdoğan’ın görüşü aslında zeytin dalı uzatma veya nezaket dolu birlik çağrısı olarak değerlendirilmelidir.

Aksi halde söz konusu olan demir değil de lastik olsaydı eğer çekiştire çekiştire ortadan koparır ve telafisi mümkün olmayacak durum ortaya çıkardı.

Ekonomi ve güvenlik başta olmak üzere asıl gündemimize odaklanmak zorundayız. Yani 4.5 yıllık dönem en verimli şekilde değerlendirilmelidir. üBu çağrıya kulak vermek durumundayız. Birlik, beraberlik, kucaklaşma ile yeni bir sayfa çağrısı kulağa da hoş geliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 31 Mart seçimlerinin muhasebesini çoktan yaptı. Kurmaylarıyla değerlendirdi ve hatta sonuçları da kabullendi. Yargıyla ilgili kısım ayrı bir konu. Ama bir yıldır biriken işler var yapılacak. TBMM tatil nedeniyle çalışmayı unuttu neredeyse.

Biz de yanarız...

Acil durum çağrısı yapmaya gerek yok. Kırmızı reçeteler yola çıktı. Her an evlerimize ulaşacak durumdayız.

Elbette muhalefet yapılacaktır. Elbette iktidarın yanlışları yüzüne vurulacaktır. Bu demek değil ki, yeniden seçim havasına girelim. Hazır belediye seçimlerinde muhalefetin kımıldanışı ile bir hamle daha yaparak iktidar mücadelesi verelim.

Dedi ya Erdoğan; şimdi soğutma zamanı. Bakın Millet İttifakı’nın kazandığı büyük illerde, İzmir hariç belediye meclisleri Cumhur tarafında. Eğer kızgın demir soğumazsa, dokunduğunu yakar. Sonunda da biz yanarız. Yani bu sıcaklığı en çok halk hisseder.

Yüzlerce kez yazdık. İstihdam, eğitim, ekonomi ve güvenlik gibi çok önemli açmazlarımız söz konusu. Soğukkanlı olmamamız halinde bu sorunlara çözüm fırsatı yakalayamayız.

Beklentilerimiz var

Yeni seçilen başkanlardan beklentilerimiz var. Başkan-Meclis uyumuna ihtiyaç duyuluyor.

TBMM’de bekleyen yasa tasarıları var. Hayati önem taşıyor her biri. Nisan sonu Tarım Bakanlığı’nın açıklayacağı reform paketi bekleniyor merakla. Emeklilikte yaşa takılanlar, kıdem tazminatı, yargı reformu, kısmi af gibi olmazsa olmaz beklentiler de sırada. Hepimizin el vermesi gereken durumdayız. El de yetmez, sorunları sırtlayacağız belki de... Uyumsuzluk, rövanşist davranışlar, beyhude çekişmeler ile elzem yaptırımlar ötelenebilir. Seçmen artık ne seçim istiyor ne de siyasi çekişme... Görevlendirmesini yaptı. Uyum içinde çalışma bekliyor. Aslında en büyük ihtiyacımız olan morallerimizin düzelmesi. Daha dış politikadan söz etmiyoruz. Etrafımız ateş çemberine döndü. Moral için fırsat var. Ramazan’ın bereketi sakinlik de sağlayacaktır. Sonra bayram. Hele elleri buluşturalım, tokalaşalım. Yetmez, kucaklaşalım.

Reis yeni başkanları tebrik etsin. Saray’a davet çıkarsın. Hal-hatır sorsun. Makamlarını ziyaret etsin. Yani elini ve gücünü hissettirsin ki, bu bütünleşme sağlıklı olsun. 4.5 yıllık zaman dilimini milli seferberlik anlayışıyla geçirmeliyiz.

Monologla varılmaz

Soğan-patates monologu ile bir yere varılamaz. Halk en iyi değerlendirmeyi yapıyor nasıl olsa. Seçim sonuçları zaten karne niteliğinde. Sınıfta kalan da geçen de belli olmuyor mu?

Bu kapsamda MHP Antalya, AKP Kızılcahamam’da birlik beraberlik çağrısı yapacak.

Mademki Cumhurbaşkanı, demiri soğutma dönemine soktu, genelde de bu çağrıya katkı sağlanmalı.

Birlikten güç doğma zamanı. Her şey güzel olmalı. Kötü ile beslenmek zehirlenmekse eğer, neden beslenme şeklini değiştirmeyelim.

Çağrıyı değerlendirelim, şekillendirelim ve geliştirelim. İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da aynı şeyleri söylüyorsa eğer, başka bir yol kalmamış demektir