Koronavirüs tedbirleri nedeniyle maske takmak evler hariç her yerde zorunlu hale getirilmişti.

Hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu cezaların kesinlikle tahsil edileceğini açıklamıştı.

Ancak bu cezaların tahsil edilemeyeceği ileri sürüldü.

Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, bugünkü köşesinde bu iddialara yer verdi.

Yazıdan öne çıkan bölümler şöyle:

- Türkiye’nin sayılı ceza hukukçularından olan Türk Ceza Kanunu’nun yeniden yazılmasında önemli katkısı bulunan Prof. Dr. Adem Sözüer, “O cezaları alamazlar, çünkü kanunda yeri yok” tepkisini gösterdi.

- Prof. Dr. Sözüer, bu görüşün sadece kendisine ait olmadığını, Türkiye’nin önde gelen bilim insanlarının da Türkiye Bilimler Akademisi Dergisi’nde günlerdir bu görüşü dile getirdiğini belirtti.

- Bu durumda İçişleri Bakanlığı’nın dünkü genelgesiyle gece yarısından itibaren müziğin kesilmesine ilişkin yasağı anımsattım. Diğerleri gibi bunun da sorunlu olduğunu belirtti, “Genelge ile yasak koyamaz; yasak için kanun gerekir” dedi.

- Prof. Dr. Sözüer, gelecekte ortaya çıkacak sorunları aşmak için uyarı niteliğindeki bu sözleri sıralamakla kalmadı, Türkiye’nin önemli Anayasa hukukçularından Prof. Dr. Kemal Gözler’in kaleme aldığı bir makaleyi de yolladı.

- Hukuk alanındaki çalışmalarıyla bilinen iki etkin bilim insanı diyor ki: “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması ancak Anayasa’nın 13 ve 15’inci maddeleri kapsamında olabilir… Hasta olmadan veya hastalık şüphesi bulunmadan, getirilen şehirlerarası seyahat yasağı ‘yerleşme ve seyahat hürriyetini’, camilerde namaz yasağı ‘ibadet hürriyetini’, 65 ve 18 yaşa getirilen saatlik yasaklar da ‘kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını’ sınırlandırmaktır. Ortada temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması sorunu var.”

- Anayasa’nın 13’üncü maddesinin “temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlandırılacağına” hükmettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Sözüer, Prof. Dr. Gözler’in de buna atıf yapan yazısına dikkat çekti. Olağan dönemlerdeki “temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlandırılabileceğini” anımsattı, sınırlama sebepleri arasında “genel sağlık nedeninin” bulunmadığını da belirtti.

- Anayasa’nın 15’inci maddesinin ise Olağanüstü Hal (OHAL) şartlarında temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanmasına olanak tanıdığını anımsattı. İçişleri Bakanlığı genelgeleri ile getirilen ve kanuni zemin olarak gösterilen Umumi Hıfzıssıhha, Kabahatler ve İl İdaresi kanunlarının ileri sürüldüğü gibi yasakları almaya yetmeyeceğini belirtti.

- Yasaklamalar için gerekçe yapılan, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 72’inci maddesinin “Hasta olanlar ve hasta olduğundan şüphe edilenleri” kapsama aldığını belirtip şu görüşü dile getirdi: “Sizin hasta olmayan veya hastalığından şüphe etmediğiniz 65 yaş üstü veya 18 yaş altı herkesi bu kapsama sokup, sabah 10:00, akşam 20:00 arasında eve hapsetme yetkiniz yok. Bu kişilerin hepsinin hasta olduğu, olma şüphesi bulunduğu veya hastalığı yaydığından şüphe mi duyuluyor? Eğer böyleyse hastalığı sabah 10:00’dan önce yaymayıp, sonrasında mı yayıyor?”

- Burada kalmadı, cezaların dayanağı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282 ve Kabahatler Kanunu’nun 32’inci maddesine göre de ceza yazılamayacağını belirtti. Nedeni de kanunda yer alan hastalıklar arasında Covid-19’un geçmemesine bağladı.

- Maske takmadan sokağa çıkanlara kesilen cezaların da geri ödenmesi gerektiğini söyledi. 

- Bu aşamada Prof. Dr. Adem Sözüer’e, “Peki ne yapılmalı. Tedbir almayıp hastalığı yayanlara bir şey yapılmayacak mı?” diye sordum, yanıtı net oldu: “Yapılacak olan belli Cumhurbaşkanı OHAL ilan eder, TBMM bir günde onaylar; Anayasa 15’e göre de yasakların hepsi hukuki hale gelir. Şimdiki hali hukuk açısından sorunlu. Ceza kesilenler dava açarsa kazanır, cezanın bugünkü durumunda hükmü de yoktur, alınamaz.
 

Editör: Haber Merkezi