İster sabah olsun, ister akşam. İster mesai saati olsun, ister mesai saati dışı. Hep kalabalık, hep kalabalık.

Özellikle İstanbul'da başta metrobüs olmak üzere toplu ulaşım araçlarındaki kalabalık, koronavirüs salgınının giderek tırmandığı şu günlerde ürkütüyor.

Herkesin nefesi birbirinin ensesinde. Hadi mesai saatlerinde işe giden insanlar var diyelim. Peki mesai dışı saatlerde nereye gidip geliyor bu insanlar.

Çocuklar, aileler, yaşlılar, gençler... 4 - 5 çocuklu aileler... 

Kiminin maskesi burnunun altında... Kimisininki çenesinde... Kimi metrobüste bile yiyip, içiyor. Kimi bağıra çağıra telefonla konuşuyor.

Sen maskeni kuralına göre taksan ne olur? Kurala uymayanlar herkesi tehlikeye atıyor.

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk, toplu taşıma aracı kullanmış. Bakın neler anlatıyor:

- Yeni normal yani kontrollü sosyal yaşama geçtik. Ama burası tam anlaşılamadı. Kişi, toplum ve kurum düzeyinde yeni normal dönem bazılarınca, “normal dönem” olarak algılandı ve bu çok önemli bir kesim, azınlık değil. Ve maalesef kurallara uyumsuzluk, ülkelerde yeniden vakaların artışına neden oldu. Ülkemizde de böyle. 

- Denetim son günlerde ciddi şekilde gündeme geldi. Zaten bu serbestleşmeler yapıldığında tüm yetkililer çok net açıkladı. 'Kurallara uymazsak, doğal olarak tekrar kademeli bir şekilde yasaklar olabilir' uyarısı yapılmıştı ama bu uyarı kanımca tam anlaşılamadı.

- Gerek deniz, gerekse metro, minibüs gibi toplu ulaşım araçlarında gördüğümüz ki bu zaman zaman basına da yansıyor, önerildiği şekilde, fiziki mesafeyi korumayı sağlayıcı şekilde kurallara tam uyulmuyor. Benim bizzat şahit olduğum bu. Açık açık dile getirdim, yetkililere de belirttim. Kurallara uyulmadığını görüyorum. Özellikle fiziki mesafeye uyulmuyor, tek başına maske yetmiyor. Elde imkan varken 1,5 metre mesafeyi de korumamız gerekiyor.

- Şartlar tabii ki tam uygun olmayabilir ama zaten önerilen, devlet kademeli mesai gelmesi,  riskli kişilerin aktif şekilde çalışmaması gibi tedbirlere başvuruyor. 

- Cumhurbaşkanlığı genelgesinde de bu şekilde kademeli çalışma hususuna değinildi, şu anda kurumlar bunu yapmaya çalışıyorlar. 

- Okullar eğitime açılırsa, onlar için de benzer bir tedbir alınacak. Yani ulaşım araçlarına aynı saatlerde, aynı yoğunlukta yüklememek lazım ve büyük bir ihtimalle buna bir çözüm bulunacak. 

- Ama şu anda gördüğüm kadarıyla ulaşım araçlarında ister deniz, ister kara, ister demiryolu ulaşımı olsun, sosyal mesafe kuralı buralarda çok korunamıyor.

- Az önce söylediğimiz gibi, fiziki mesafeyi bozabilen aşırı toplanmalar, bu ister yolculuk ister başka bir toplantı olsun, olmaması gerekiyor. Planlamaların buna göre yapılması gerekiyor. 

- Dünyanın pek çok yerinde bu sene eğitimler karma şekilde yapılacak. Türkiye de büyük bir ihtimalle böyle bir yol benimseyecek. Kademeli eğitim burada da haliyle gündeme gelecek. Bu şekilde aşırı yüklenmeler elden geldiğince önlenmeye çalışılacak. 

- Burada sadece devletin kural koyması yetmiyor, bu kuralları uygulayanlar, ulaşım araçlarının yöneticileri ve oradan hizmet alanların da buna uyum sağlamaları gerekiyor. Gerekirse kişilerin iş yerleri ile konuşup, kalabalık saatlerden kaçınmalarını sağlayacak mesaiye ulaşmaları gerekiyor. Bu tek başına bir merkezi kararla yapılamaz. Her birimizin bölgesel olarak bu kurallara uyum konusunda gayret göstermemiz gerekiyor.

Profesör daha ne desin?

Başta İstanbul olmak üzere bütün büyük şehirlerde toplu ulaşım araçlarını kullananlar duyarsız, dikkatsiz, sorumsuz insanlar yüzünden büyük risk altında.

Vakit çok geç olmadan durdurun bu çılgınlığı...

Yoksa iş işten geçecek... 
 

Editör: Haber Merkezi