Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye'de koronavirüs aşılarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. 

Hürriyet'ten Osman Müftüoğlu'na konuşan Bakan Koca, “SinoVac ile yaptığımız anlaşmaya göre nisan sonuna kadar 100 milyon doz aşı elimizde olacak” ifadelerini kullandı. 

Bakan Koca'nın Müftüoğlu'yla yaptığı görüşme şu şekilde:

Neden Çin aşısı?

Sağlık Bakanımız da çoğumuz gibi aşıların “Çin, Rus, Alman, İngiliz, Amerikan aşısı” şeklinde tanımlanmasından hoşnut değil. “Çin aşısı” yerine “ölü virüs aşısı” tanımını tercih ediyor. Yukarıdaki soruyu da “SinoVac’ın geliştirdiği aşıyı sürecin başından beri dikkatle izlemeye aldık. Biliyorsunuz, ölü virüs aşıları uzun zamandır kullanılan, teknolojisi iyi bilinen, etkinliği makul düzeyde, yan etkileri ise oldukça düşük aşılar. Ayrıca bizim depolanması, dağıtımı ve kullanımında zaten son derece tecrübeli olduğumuz bir aşı çeşidi. Bu nedenle daha yolun başında, neredeyse haziran ortalarında SinoVac ile hızla temasa geçtik” yanıtını verdi.

Faz 3 çalışmalarına karar ne zaman ve neden verildi?

Bakanın bu soruya verdiği yanıt bence çok önemli. Zira yaptığımız Faz 3 çalışmalarının her ikisi de bize güven verdi. Dr. Koca’nın yanıtına gelince:

“Daha temmuz ayı başında sadece SinoVac aşısının değil, BioNTech’in geliştirdiği aşının da Faz 3 çalışmalarının ülkemizde de yapılmasının doğru olacağını düşündük. Bilim Kurulu da bu kararımızı destekledi. Her iki üreticiyle de temasa geçerek eylül ayında hem mRNA/BioNTech aşısı hem de ölü virüs/SinoVac aşısı için en yetkin uzmanlardan oluşan bir gözlem grubunun nezaretinde Faz 3 çalışmalarını başlattık. Eğer biz Faz 3 çalışmalarını ülkemizde yapıp neticeleri kendimiz bizzat görerek karar vermiş olmasaydık, kullandığımız aşılar hakkında bugünkü kadar rahat ve güvenli bir noktada bulunmazdık. Brezilya’dan, Endonezya’dan, Almanya’dan ya da İngiltere’den açıklanan Faz 3 sonuçlarına itibar ederek karar vermek zorunda kalırdık. Oysa biz her iki aşı için de ülkemizde Faz 3 çalışması yaparak uygulamaların neticelerini bizzat değerlendirme fırsatı bulduk. Değerlendirme kararını da bu konuda ülkemizin en yetkin hocalarından oluşan bir heyete bıraktık.”

Oxford aşısını neden almıyoruz?

Oxford Üniversitesi’nin geliştirdiği aşı hem etkinliği, hem de ucuzluğu nedeniyle baştan beri hepimizin dikkatini çekti. Dahası, klasik yöntemlerle geliştirilen bu aşının mutasyonlu virüslerde bile etkili olabileceği de ileri sürüldü. Hal böyle olunca da Sayın Bakan’a “Biz neden AstraZeneca/Oxford aşısını da ithal etmiyoruz?” diye sormamak olmazdı. Soruya Sayın Bakanın yanıtı beni de şaşırttı:

“Biz bu aşıyı da baştan beri dikkatle izledik. Güvenli ve değerli bulduk. Ne var ki üretici firma, aşının bizim de dahil olduğumuz bölge ülkelerine dağıtım hakkını Sputnik 5 aşısını üreten Rus firmasına vermiş. Biz Rus firmasıyla Sputnik 5 aşısı nedeniyle zaten temas halindeyiz. Bu aşıya da talip olduğumuzu söylediğimizde, ellerinde henüz Rusya’nın kullanımı için bile AstraZeneca aşısının bulunmadığını belirttiler. Kısacası bu ucuz, etkili ve güvenli aşıya henüz ulaşma şansımız yok ama her imkânı zorladığımızdan emin olabilirsiniz.”

Sputnik V aşısını alabilecek miyiz?

Görünen o ki Rusya’nın ürettiği Sputnik 5 aşısı da ülkesindeki Faz 3 çalışmalarını başarıyla atlattı. Neticeleri güvenli olunca da bir anda başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere birçok ülke Sputnik 5 üreticisi firmanın kapısını çalmaya başladı. Hakkını verelim, Dr. Fahrettin Koca bu aşı için de erken davrandı. Neredeyse 3-4 ay önceden ilgili firmayla ilişki kurdu. Birkaç hafta önce de aşının Türkiye’de ortak üretimi için imzalar bile atıldı. Görüşmemizde Sayın Bakanda bu aşıyla ilgili herhangi bir tereddüdün olmadığını fark ettim. Hem ithalatı konusunda, hem ortak üretimi konusunda hızla hareket edeceği anlaşılıyor.

Sinovac'ta son durum ne?

Ekim ayında yaptığımız görüşmede Dr. Koca, aralıkta 5, ocak ve şubatta 10’ar milyon doz SinoVac aşısının Türkiye’de olacağını söylemiş, “Toplamda da 50 milyon doz için imza attık” demişti. Ne var ki üretimdeki aksamalar nedeniyle SinoVac yeteri kadar aşı üretemedi, teslimatta gecikmeler yaşandı. Son günlerde ise bu gecikmeler yavaş yavaş aşılmaya başlandı, teslimatlar düzenli olarak yapılıyor. Dr. Fahrettin Koca, “SinoVac ile yaptığımız anlaşmaya göre nisan sonuna kadar 100 milyon doz aşı elimizde olacak” diyor ama arkasından da ekliyor: “Tabii ki üretimin aksamaması, her şeyin yolunda gitmesi en büyük dileğimiz.”

Pfizer/BioNTech aşısında son durum ne?

Sağlık Bakanı’nın bu soruya verdiği yanıt ise şu: “Uğur kardeşime güveniyorum! Gösterdikleri başarı için de onları tekrar tekrar kutluyorum. Biliyorsunuz, bu aşı için de bizdeki Faz 3 çalışmaları tamamlandı. Toplamda 5 milyon doza yakın Pfizer/BioNTech aşısı için de üretici firmadan ve Dr. Uğur Şahin’den söz aldık, imzalarımızı da çoktan attık. Burada da en büyük sorun, aşı üretimindeki gecikmeler. Tıpkı SinoVac gibi, Pfizer/BioNTech aşısının üretiminde de ciddi aksamalar var.”

'Aşı stratejik bir ürün haline geldi' diyebilir miyiz?

Bu önemli soruya Sağlık Bakanı, “Aşının stratejik bir ürün haline geldiği kesin. Eğer üretimdeki gecikmeler bir an önce aşılmazsa, kargaşa daha da büyüyebilir. Biz erken yola çıktığımız için pek çok ülkeden daha iyi bir durumdayız. Aşının dağıtımında imkânı sınırlı ülkelere de yardımcı olunması gerektiği düşüncesindeyiz. ‘Aşıda adaletli dağıtım’ meselesi, önümüzdeki günlerde en önemli sorunlardan biri olacak gibi görünüyor” cevabını verdi.

Yerli aşı ne zaman kullanıma girer?

Yerli aşıda önemli gelişmeler var. Aşıda da yerli ve milli bir duruş gerektiği, yerli aşı geliştirmenin stratejik bir mesele haline geldiği kesin. Dr. Koca, yerli aşı için benden çok daha fazla umutlu. Önümüzdeki sonbahara elimizde olabileceğini düşünüyor.

Bilim kurulu size destek mi köstek mi?

Sağlık Bakanımıza baştan beri başarılı çalışmalar yapan Bilim Kurulu’na ilişkin düşüncelerini de sordum, yanıtı şu oldu:

“Pandemi patlar patlamaz Bilim Kurulu’nu kuran, devreye sokan ve kararlarını uygulamaya koyan ilk birkaç ülkeden biri olduk. Ben Bilim Kurulu oluşturma kararını daha ocak ayının sonlarında, depremin yaralarını sarmak için gittiğim Elazığ’da verdim. Döner dönmez de olabildiğince geniş katılımlı bir Bilim Kurulu oluşturup faaliyete geçirdim. Kurul, başından beri çalışmalarımıza yön verdi, yol gösterdi. Hocalarımızın kararlarını uyguladık, uygulamaya da devam edeceğiz. Ortak çalışmanın, özellikle pandemi gibi bir meselede bilimin desteğine dayanmanın önemine baştan beri inandım ve inanmaya devam ediyorum. Bizi yürekten destekleyen, yol gösteren hocalarımıza şükran borçluyuz.”

Önlemler ne zaman gevşer?

Haklıyız, hepimiz neredeyse 'önlem mağduruyuz'. Ama görünen o ki önlemlere daha bir süre daha katlanmak zorundayız. Peki, Dr. Koca’nın fikri ne? Aldığım yanıt şu: “Önlemlerle ilgili kararları biz değil, Bilim Kurulumuz veriyor. Kurul vaka sayıları başta olmak üzere eldeki bütün rakamları değerlendirerek, ülke çapındaki bütün gelişmeleri dikkatle izleyip neticeye varıyor. Bu kararları tabii ki gerekli temasları yaparak Bakanlar Kurulu’nun ve Sayın Cumhurbaşkanımızın değerlendirmesine sunuyoruz. Netice orada alınıyor.”