GEÇEN cuma günü... Sabah kalktım. Almanya'da yaşıyoruz ya; alışkanlık yaptı! Önce sabah kahvesini içtim. Sonra attım kendimi sokağa... Kendimi 'Küçük İstanbul' olarak bilinen Kreuzberg'te buldum. Haritaya göre Almanya'dayım ama... Burası aynı bizim orası! 
Önce bir kahvaltı yapayım dedim; dostlarla birlikte bir mekana girdim. Önümüze Anadolu'dan her şey geldi. Peyniri, zeytini, reçeli, balı. Bir de ortala menemen. Yanında simit ve de çay... Bir güzel karnımı doyurdum. 
Peşinden doğru Şehitlik Cami'sine... Bir cenazeye katılacağım. Berlin'de 80 civarında cami var. Şehitlik Cami'si İstanbul, Bursa ve Konya'daki camilerin izlerini taşıyor. Diğerlerinden farklı. Cuma namazından sonra cenaze namazına katıldım. 
 
OSMANLI MEZARI
 
Şehitlik Cami deyince... Tarihten bir sayfa açayım sizlere. 1800'lü yılların ilk dönemi. O zaman buraların adı Prusya. Kral da 3.Friedrich Wilhelm. Berlin'deki Osmanlı elçisi ölüyor. Kral da cenaze naklinin zor olacağını belirterek bir jest yapıyor ve elçi için mezarlık tahsis ediyor.
Mezarlık yıllar ilerledikçe Şehitlik adını alıyor ve vatanından uzakta ölenler burada toprağa veriliyor. Zamanla mezarlık taşınıyor. Şimdi Colombia Caddesi üzerinde. Eski yerinin yanında ise Aziz Nesin İlköğretim Okulu var. Bu okul da çift dilli eğitim veriliyor ve çocuklar geleceğe hazırlanıyor. 
Colombia Caddesi, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra hava köprüsü (Lufft Brücke ) olan Tempelhoff Havaalanı'nın yanı başındadır. 
Şehitlik Mezarlığı'nın eski yeri 90'lı yıllarda düzenlendi. Hasbelkader bizim de katkımız oldu ve çifte minareli cami yapıldı. Avlusundaki mezarlar da koruma altına alındı. Ayrıca eski Türk evlerinden esinlenerek avlu içinde cumbalı iki bina yapıldı ve külliye halini aldı. 
Şehitliğin hemen arkasında bulunan yere 5 yıl önce bir de müslüman mezarlığı yapıldı. İşte o camiden omuz verilen cenaze hemen arkadaki o mezarlığa defnedildi. 
 
PAZAR, KELLE PAÇA, MAÇ
 
Kreuzberg'in göbeğinde eski bir kilise vardı. Bakımsızdı. Gerekli izinler alındıktan sonra yine bendenizin de katkısıyla bu kilise Cemevi'ne dönüştürüldü. Camideki cenazeden sonra buraya geldim. Çünkü bir cenaze de burada vardı, Mehmet amcayı uğurladık buradan da... 
İki cenazeden sonra kanal kenarında kurulu Cuma Pazarı'nı dolaştım. Memleketteki pazarlar gibi; pazarcılar da öyle. Türkiyemspor Lokali'nde bir bardak demli çay içtim ve Türkiye'de bile bulmanın zor olduğu lezzette kelle paça çorbası içtim. Peşinden de ekmek arası döner. 
Akşam oluyordu. "Maç var" dediler, lokalde dostlarla birlikte penaltısı ve VAR'ı hala tartışılan Galatasaray - Konyaspor maçını izledim.
 
ERİK DALI GEVREKTİR!
 
Berlin'in tarihi Checkpoint Charlie noktasına çok yakın bir yerde Yozgatlı Cengiz Arslaner'in düğün salonu var. Maçtan sonra oraya geçtim. Çünkü Çorumlu bir arkadaşımızın oğlunun nişan töreni vardı. Gelinin annesi Mersinli. Babası ise Filistinli. O nedenle çalınan müzikler Türkçe ve Arapça.
Önce 'erik dalı gevrektir'le coştuk! 'Kesik Çayır'la döktürdük, 'Ankara'nın Bağları' ile de noktayı koyduk. Pasta kesimi ve takı töreninden sonra Arapça şarkı sözleri, davul zurnayla halay başladı. O sırada alt kattaki salondan Balkan ezgileri geliyordu. Orada da düğün varmış.
 
ZERHOŞ'TA EGE RÜZGARI
 
Nişana katılma görevini de yerine getirmiştik. Arkadaşların, bizim Ege bölgesinin eşsiz zeytinyağlılarının bulunduğu Zerhoş isimli lokantaya gitme teklifini geri çeviremedim. Sahibi Ataç Baranel bizi sevgiyle karşıladı. Ardından da abisiyle birlikte aldılar gitarlarını, başladılar vurmaya tellerine... Önce sirtaki! Zorba filminin müziği çalarken kendimi Anhtony Quinn sandım bir ara! Az sonra Anadolu yakasına geçti müzik! Ahmet Kaya, Zülfü Livaneli derken... 
Tekliflere hayır diyemiyorum. Bu kez de Popstar Hüseyin'i (Hüsyeyin Alp Bayrak) dinlemek için başka bir mekana Erasonte'ye geçtik. Gecenin ilerleyen saatleriydi. Atıştırmak gerekliydi. Arnavut ciğeri, hamsi tava ve salata ile açlığımızı geçiştirirken, bağlama ustası Erol'un türküleriyle halak çekenleri izledik. 
Eve döndüğümde sabah oluyordu. Yorgun ama mutluydum.
Nerede olursak olalım, içimizdeki Türkiye'yi ve bize ait değerleri yaşamaya veya yaşatmaya çalışan insanlarız biz.
Cenazemiz varsa ağlarız hep birlikte... 
Düğünümüz varsa halay çekeriz kol kola Almanya'da bile.
Berlin'den selam ve sevgiyle..