Türk edebiyatında önemli isimlerinden Halide Edip, 1884 yılında Sultan 2. Abdülhamid Han'ın Ceyb-i Hümayun katiplerinden Selanikli Mehmed Edip Bey ile Fatma Bedrifem Hanım'ın çocukları olarak 1884'te dünyaya geldi.

Annesinin hayata gözlerini yumması üzerine Halide Edip, çocukluğunu "mor salkımlı evde", anneannesinin ve büyükbabasının yanında geçirdi.

Eğitim gördüğü Üsküdar Amerikan Kız Koleji'nden ayrılmak zorunda kalan Halide Edip, özel hocalardan Arapça, İngilizce, Fransızca ve müzik dersleri aldı.

Halide Edip, İngilizce öğretmeninin teşvikiyle John Abbot'un "Mother" isimli kitabının çevirisini yaptı. Mahmut Esat Efendi'nin düzenlemesiyle "Mader" adıyla basılan eser, Halide Edip'e, Sultan Abdülhamid tarafından "Şefkat Nişanı" verilmesini sağladı. Edip, 1899 yılında ikinci kez başladığı kolejden, 1901 yılında mezun oldu.

Halide Edip, aynı yıl matematik dersleri aldığı Salih Zeki Bey'le evlendi. Bu evlilikten Ayetullah ve Hikmetullah Togo isminde 2 oğlu dünyaya geldi.

Tevfik Fikret yönetimindeki Tanin gazetesinde "Halide Salih" imzasıyla yazılar yayımlayan Halide Edip, yazılarını daha sonra Resimli Kitap, Yeni Tanin, Şehbal, Musavver Muhit, Mehasin ve Resimli Roman gibi yayınlarda sürdürdü. Yazıları nedeniyle tehditler alan Halide Edip, 31 Mart olayları sırasında öldürüleceği endişesiyle Mısır'a gitti. 1909'da yurda döndükten sonra yazılarına devam etti. Eşi Salih Zeki'den 1910 yılında boşandı.

ZİYA GÖKALP'İN YAZILARINDAN ETKİLENDİ

Maarif Nazırı Sait Bey'in teklifiyle kız öğretmen okullarında öğretmenlik ve vakıf okullarında müfettişlik yapan Halide Edip'in bu dönemde gözlemlediği İstanbul'un arka mahalleleri, "Sinekli Bakkal" romanını yazmasına katkıda bulundu. Halide Edip, bu dönemde Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura gibi isimlerin yazılarından etkilendi.

Balkan Savaşı sırasında kadınların toplum hayatına katılması ve eğitilmesi amacıyla ilk kadın derneği Teali-i Nisvan Cemiyeti'ni kurdu. Cemal Paşa'nın teklifi ile Lübnan, Beyrut ve Şam'da okulları düzenleyip açmak üzere Suriye'ye gitti. Kendisi Suriye'deyken babasına verdiği vekaletnameyle 1917'de Dr. Adnan ile evlendi.

Halide Edip, 15 Mayıs 1919'da İzmir'in işgalinden sonra düzenlenen Fatih, Üsküdar ve Sultanahmet mitinglerine konuşmacı olarak katıldı. Özellikle Sultanahmet mitinginde yaptığı konuşma çok etkili oldu ve hiç unutulmadı. Büyük Mecmua ve Vakit'teki yazılarıyla işgale karşı direnişin gelişmesine katkıda bulundu.

MİLLİ MÜCADELEYE FİİLEN KATILDI

Bu yıllarda Anadolu'ya gizlice silah kaçırma işinde de görev alan Halide Edip, 1920'de eşiyle birlikte Anadolu'ya geçerek fiilen Milli Mücadele'ye katıldı.

Anadolu'ya geçişi sırasında Yunus Nadi ile sohbetlerinde bir ajans kurulması fikri ortaya çıktı. Anadolu Ajansı ismi bu sohbette kesinleşti.

Halide Edip, 5 Nisan 1920'de, ajans konusunda Mustafa Kemal Paşa ile Ankara'da, bugünlerde müze olarak kullanılan istasyon binasında yaptıkları görüşmeyi, "Türk'ün Ateşle İmtihanı" adlı eserinde şöyle anlatmıştır:

"Yunus Nadi Bey'le yolda konuştuğumuz ajans sorununu M. Kemal Paşa'ya açtım. Yunus Nadi Bey'le buna, 'Anadolu Ajansı' olarak başlamayı konuştuğumuzu anlattım. İsteklerimiz, bu ajans haberlerini, telgrafhanesi olan her yere göndermek ve olmayan yerlerde de camilere ilan halinde yapıştırmaktı.

Bu konuşmaların ardından 6 Nisan 1920'de Anadolu Ajansının kuruluşu gerçekleştirildi.

Yaşamının son zamanlarına kadar genç Cumhuriyet için mücadele eden, kendisini edebiyata veren Halide Edip, 9 Ocak 1964'te hayatını kaybetti.

YUNUS NADİ ABALIOĞLU

Yunus Nadi Abalıoğlu ise Hacı Halil Efendi ile Ayşe Hanım'ın beşinci çocuğu olarak, 1 Temmuz 1879 tarihinde o dönemde Aydın ilinin Mekri kazasında bugünkü adıyla Fethiye'de dünyaya geldi.

Küçük yaşlarda okumaya meraklı olan Yunus Nadi "hususi bir muallimden" dini eğitim, kıraat ve tecvit dersleri aldı.

Süleymaniye Medresesi'nden 1897'de birincilikle mezun olan Yunus Nadi, Galatasaray Lisesinde ve İstanbul Hukuk Mektebi'nde eğitimini sürdürdü.

Öğrencilik yıllarında Malumat dergisine yazı yazan Yunus Nadi, böylece gazetecilik yaşamına adım atmış oldu.

Üniversite ikinci sınıftayken 1901 yılında II. Abdülhamid'e karşı dernek kurduğu gerekçesiyle tutuklanan Yunus Nadi, Midilli Kalesi'nde üç yıl hapse mahkum edildi. Cezasını Fethiye'de çekme isteği kabul görünce Fethiye'ye gitti ve meşrutiyetin ilanına kadar orada kaldı.

Fethiye'de Nazime Hanım ile evlenen Yunus Nadi'nin, Nadir, Doğan, Nilüfer ve Leyla adında çocukları dünyaya geldi.

MUSTAFA KEMAL İLE SELANİK'TE TANIŞTI

İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye olan Yunus Nadi, Meşrutiyet'in ilanı üzerine İstanbul'a geldi. Yunus Nadi, mahkumiyeti nedeniyle yarım bıraktığı hukuk öğrenimini, Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul'da tamamladı.

Bu dönemde İkdam ve Tasvir-i Efkar gazetelerinde çalışana Yunus Nadi, 1910'da Selanik'e giderek, İttihat ve Terakki'nin yayın organı Rumeli Gazetesi'ne başyazar oldu.

Yunus Nadi, ilerleyen yıllarda Kurtuluş Savaşı'nda düşmana karşı birlikte mücadele edeceği Mustafa Kemal ile Selanik'te tanıştı.

Mustafa Kemal ile Yunus Nadi arasındaki iletişim, ilerleyen yıllarda da sürdü. Yunus Nadi, Sofya'da ataşemiliter olarak görev yapan Mustafa Kemal ile mektuplaştı ve Mustafa Kemal'in düşüncelerini başyazar olduğu Tasvir-i Efkar gazetesinde "Çelik Kalemle Yazılmış Çelik Fikirler" başlığıyla yayımladı.

Balkan Savaşı başlayınca yeniden İstanbul'a dönen Yunus Nadi, 1912 Nisan-Ağustos tarihlerinde Osmanlı Meclis-i Mebusanı'na Aydın Mebusu olarak girdi. Bir yandan da Tasvir-i Efkar'da başyazılar yazmaya ve yazı işlerini yönetmeye devam etti.

Savaş sırasında işgale uğrayan Edirne'nin kurtarılması için kamuoyunu harekete geçirme görevi İttihat ve Terakki tarafından kendisine verilen Yunus Nadi, bu amaçla başarılı bir kampanya yürüttü.

İLK KEZ MUSTAFA KEMAL'İN FOTOĞRAFINI YAYIMLADI

Çanakkale Savaşında, Yunus Nadi'nin Selanik'ten tanıdığı Mustafa Kemal'in ismi halk arasında dilden dile yayılmaya başladı. Tasvir-i Efkar Gazetesi, Mustafa Kemal'in Sofya'da ataşemiliterken çektirdiği bir fotoğrafı yayınlayan ilk Türk gazetesi oldu.

Meclis'i Mebusan'ın 21 Kasım 1918'de feshedilmesi ile Yunus Nadi'nin milletvekilliği görevi sona erdi.

Yaşamı boyunca basın, siyaset ve düşünce dünyasından kopmadan meslek hayatını sürdüren Yunus Nadi, 2 Eylül 1918'de yayın hayatına başlayan Yeni Gün gazetesini kurdu.

Aynı yıl son Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda İzmir Mebusu seçilen Yunus Nadi, Anadolu'daki Milli Mücadele hareketini desteklediğini Yeni Gün'de yazdı.

İstanbul'un işgalinden bir gün sonra gazetesi İngilizler tarafından kapatılan Yunus Nadi Anadolu'ya geçmek zorunda kaldı.

"ANADOLU İSMİ CAZİP GELDİ"

Milli Mücadeleyi yurt içinde ve dışında duyuracak ajans gerekliliği fikri, 1 Nisan 1920'de İstanbul'dan Ankara'ya geçmekte iken Geyve'nin Akhisar nahiyesi istasyonunda Yunus Nadi ile Halide Edip arasındaki sohbette doğdu.

Halide Edip'in "Türk Ajansı", "Ankara Ajansı", "Anadolu Ajansı" gibi isim önerileri arasından "Anadolu Ajansı" ismi Yunus Nadi'ye cazip geldi. Böylece birkaç gün sonra kurulacak ajansın fikri ve ismi akıllarda belirdi.

Yunus Nadi'nin ifadesiyle "4 ve 5 Nisan akşamı Mustafa Kemal'in karargahı Ziraat Mektebi'nde, yemekten sonra Anadolu Ajansının kurulmasından söz açıldı."

Düşünceyi olumlu karşılayan Mustafa Kemal, "Osmanlı Bankası'ndan temini mümkün olabilecek bir yazı makinesi ile işe başlanabileceğini" söyledi.

Böylece, Ziraat Mektebi'ndeki karargahta Mustafa Kemal, Yunus Nadi, Halide Edip, Adnan (Adıvar) ve Cami (Baykurt)'un hazır bulunduğu yemekte konuşulan ajans fikri kabul edildi.

"ANADOLU'DAKİ MİLLİ MÜCADELEYİ DESTEKLEDİ"

Alınan karara göre, ilk gün Mustafa Kemal, ajansın kurulduğunu tüm yurda duyuracak, Yunus Nadi ve Halide Edip ise resmi ve resmi olmayan yerli ve yabancı haberleri toplayarak günde en az iki servis yapmak üzere telgrafhaneye vereceklerdi.

İlk çalışmalar Yunus Nadi ve Halide Edip tarafından başlatıldı. Daha sonra İstanbul Milletvekili Ali Rıza Bey de onlara katıldı.

Ajans çalışanlarının ilk mesaisi, yabancı gazetelerin ilgili kısımlarını tercüme etmek, Mustafa Kemal Paşa'nın katibi Hayati Bey'in getirdiği telgraflar arasından Anadolu Ajansı ve Hakimiyet-i Milliye için gerekenleri ayırmak, Mustafa Kemal'in yazışmalarına yardım etmek, Avrupa gazetelerinin İstanbul'dan getirtilmesi için olanakları araştırmak oldu.

Anadolu Ajansı 6 Nisan 1920'de kuruldu. 6 Nisan'dan TBMM'nin toplandığı 23 Nisan'a kadar olan kısa zaman aralığında yaptığı çalışmalar, ağırlıklı olarak Türk kamuoyunu yanıltmaya yönelik iç - dış yalan haber ve kışkırtmalara karşı halkı uyarmak ve ulusal kurtuluş yolunda alınan karar ve girişimler konusunda kamuoyunu zamanında haberdar etmek gibi konular üzerinde yoğunlaştı.

Başyazılarını "düşman yıkılmalıdır, yıkılacaktır" cümlesiyle bitirdi.

AA'nın fikir babası ve ilk çalışmalarını yapan Yunus Nadi, öte yandan 10 Ağustos 1920'den itibaren gazetesini "Anadolu'da Yeni Gün" adıyla çıkardı ve Anadolu'daki milli mücadeleyi desteklemeye devam etti. Gazete, 11 Mayıs 1924'e kadar Ankara'da yayımlandı.

Yunus Nadi, 1936'ya kadar Cumhuriyet'in başyazarlığını yaptı. Nebizade Hamdi ve Zekeriya Sertel'in ayrılmasından sonra gazetenin tek sahibi oldu.

Yunus Nadi, uzun süre devam eden hastalığının tedavisi için gittiği Cenevre'de 28 Haziran 1945'te hayatını kaybetti. Mehmet Tosun (AA)