Aşure, kameri aylardan Muharrem ayının onuncu gününün adıdır. 

Halk dilinde bu kelime aşure şeklinde kullanılmaktadır. Hem Muharremin onuncu gününe, hem de tahıl ve kuru meyvelerden yapılan tatlıya denir.

Aşure geleneğinin tarihi çok eskidir. Hz. İbrahime, Hz.Nuha, hatta Adem'e as kadar yükselir. Bu itibarla dinler tarihinin saygı duyduğu günler arasında Aşure kadar tarih boyunca uzanan ve milletler arası bir yeri bulunan hiçbir kutlu gün yoktur, delmiştir denilebilir.

Yani, Aşure günü, tarih boyunca ve çeşitli milletlerce dini yönden kutlana gelmiş bir gündür.

Buhari'nin Hz. Aişeden ra rivayetine göre, İslamiyetten önce cahiliye devrinde Kureyş, Aşure günü oruç tutardı. Peygamberimiz de bu geleneğe uyarak oruç tutmuştur.

Hatta Medineye hicret ettikten sonra da bu oruca devam etmiş ve tavsiyede bulunmuştur. Fakat Ramazan orucu farz kılınınca, kendisi Aşure gününde oruç tutmayı bırakmıştı. Bundan sonra Müslümanlardan dileyen bu günlerde oruç tutmuş, dileyen tutmamıştır.

Yalnız Aşure gününde oruç tutmak ise mekruh görülmüştür.

***

Ayet; Sen ancak o zikre Kur'an uyanı ve görmediği halde Rahman'dan  korkanı uyarabilirsin. İşte böylesini hem bir af hem de değerli bir ödülle müjdele. (Yasin; 36/ 11)

Hadis; Allah'ım! Kulun ve Peygamberin Muhammed'in sav istediği hayırlı şeylerden ben de  istiyorum. (Ahmed İbn. Hanbel)

Allah'ım! Bize rahmetinin lutfunun ve rızkının bereketlerinden bolca ihsan eyle. (Hakim- Müstedrek)