Azerbaycan'ın İstiklal şairi Ahmet Cevat, Gence’de doğmuştur. Küçük yaşta yetim kalmış; ağabeylerince okutulmuştur. 1912’de öğretmenlik yapmaya başlamıştır. 1912-1913 yıllarında, yirmili yaşlarda olan Ahmet Cevat, 1912 Balkan Savaşında ve Trakya Cephesinde bizzat Türk ordusuna katılmıştır. 1915’te Ermeni katliamına maruz kalmış, Kars-Erzurum yöresine yardım amacıyla düzenlenen “Kardaş Kömeği” adıyla bilinen faaliyetlere katılmıştır. I. Dünya Savaşı yıllarında, işgal edilerek Batum’a bağlanan Artvin’de, Rize’de, Trabzon’da ve Erzurum’da bulunmuştur. 1920 - 1922 yıllarında Guba Halk Maarif müdürü olarak görev yapmıştır. 1930-1933 yıllarında Gence'de Azerbaycan Tarım Enstitüsünde Azerbaycan ve Rus dilleri kürsüsünde öğretmen, doçent ve kürsü başkanı olarak görev yapmıştır. 1934'te Azerbaycan Devlet Neşri Yatının tercüme bölümünde editörlük; 1935-1936 yıllarında Azerbaycan stüdyosunda belgeseller düzenleyen şube müdürü olarak görev yapmıştır. (Salmanlı R. İstiklal şairi Ahmet Cevat hakkında) 1920’de Azerbaycan'ın Rusya tarafından işgalinden sonra, Stalin'in "Büyük Temizlik" tasfiye hareketi sonucunda karşı devrimcilik gibi asılsız suçlamalarla tutuklanmış ve askeri mahkeme kararıyla ölüm cezasına çarptırılmıştır. 1937’de de kurşuna dizilerek öldürülmüştür. 1955’te SSCB başsavcısı Ahmet Cevat’a karşı ileri sürülen bütün suçlamaların asılsız olduğunu belirtmiş; ancak hakkında beraat kararı öldürüldükten sonra çıkmıştır. KGB baskısı altındaki ailesi de ancak 1950’den sonra zindandan kurtulma bilmiştir. 

Ahmet Cevat “Türk Birliği” fikrini savunan bir şairdir. Ahmet Cevat'ın kurtarıcı olarak gördüğü Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması, Türk Ordusunun dağıtılması, Anadolu’nun idaresiz kalışı ve hele çok sevdiği İstanbul’un İngilizler tarafından işgal edilmesi, onu duygu yüklü şiirler yazmaya itmiştir. Türkiye’deki şiir akımının etkisi altında kalan Ahmet Cevat'ın yaratıcı kişiliğinde Türkiye’nin önemli bir yeri vardır. Yaşadığı dönemde diğer aydınlar gibi Ahmet Cevat da Türkiye’yi yakından izlemiş ve Türkiye’nin toplumsal ve kültürel hayatıyla sıkı ilişkiler içerisinde olmuştur. Azerbaycan'da yaşananlardan ötürü Türkiye’den çok şey umulmuştur. Hatta bu beklentiler; şehitlerin ve Türk ordusunun “ Çırpınırdı Karadeniz” gibi şiirlerine de yansımıştır. Nitekim Türk ordusu Azerbaycan’ı hem İngiliz işgalinden kurtarmış, hem de Rus ve Ermeni baskısına karşı kullanmıştır. Bazı şiirlerinde de 1915'te Sarıkamış'ta şehit olan askerler, maddî imkânsızlıklardan dolayı hastalıklara yakalanan öğretmenler ve dini yanlış yorumlayan kişiler vb. konular şiirlerinde işlenmiştir..

Ahmet Cevat, Türk dünyasının en etkili fikir adamı Gaspıralı İsmail Bey'in “Dilde, Fikirde İşte Birlik” prensibini benimsemiştir. Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin ve Ali Cânip Yöntem’in kullandığı yaşayan Türkçe’nin, Türk Dünyası’nın ortak dili olduğunu savunmuştur. Dörtlüklerle ve hece ölçüsüyle kaleme aldığı şiirlerinin müzikal değeri yüksektir ve üslubu akıcıdır. Türkiye'de millî marş gibi coşku ile söylenen “Çırpınırdın Karadeniz” şarkısının güftesi de ona aittir.. (Afina Memmedli: Ahmet Cavad ve Türkiye)