Hz. Peygamberin farklı önerilere açık olması ve ashabıyla istişare sonucunda oluşan ağırlıklı görüşe katılması bizim için örnek bir davranıştır.
Benzer bir tutumu Bedir savaşında görmekteyiz.
Bedirde askerlerin konuşlanacağı yer hususnda farklı düşünceye sahip olan Hubab b. Münzir, Hz. Peygamber tarafından seçilen yerin vahiy kaynaklı olup olmadığını sormuş. Hz Peygamber de
kendi fikri olduğunu söylemişti. Bunun üzerine Hubab, böylesi mevzilenmenin savaşı uzatacağını ve daha fazla müslümanın şehadetine sebep olacağını belirtmiştir.
Hz. Peygamber Hubanın düşüncesine kulak verip dinlemeli ve hemen arkadaşlarıyla istişare yaparak ordugahı kuyuların arka tarafına kurdurmuştur. Bir Peygamber ve Devlet Başkanı olan
Allah Resulü kimseyi küçük görmemiş herkesin kendi birikim ve tecrübesine göre kanaatini belirtmesine imkan sağlamıştır.
FÜTÜVVET AHLAKI
Feta sözlükte; ''genç, yiğit, cömert'' ''Fütüvvet'' ise gençlik, kahramanlık, cömertlik'' anlamlarına gelir.
Kur'an'da feta diye nitelendirilen kişiler için bu sıfat dini bir mana taşıması yanında put kıran veya gördükleri baskıya rağmen inançlarını taşımaktadır.
Genel olarak feta ve fütüvvet kelimeleri ile fedakarlık, diğergamlık, iyilik, yardım, insan severlik, hoşgörü ve nefsine söz geçirme gibi ahlaki nitelikler kastedilir.
Böylece gerçek yiğitlik, kahramanlık, cesaret ve mertlik bu benzeri niteliklere sahip olmayı gerektirmektedir.
Fütüvvet, insanlara eziyet etmekten kaçınıp bol bol ikramda bulunmaktadır. Fütüvvet, başkalarının hak ve menfaatlerini kişinin kendi hak ve menfaatinden üstün tutması, başkalarına katlanması, hatalarını görmemezlikten gelmesi, özür dilemeyi gerektirecek davranışlardan sakınması, sözünde durması olduğundan başka türlü görünmemesi, kendilerini başkalarından üstün saymasıdır.
Ayet: Sizden kim de Allah'a ve Resulüne itaat eder, güzel şeyler yaparsa onun hak ettiği karşılığı iki kat veririz. Ve onun için bereketli bir rızık hazırladık. (Ahzab; 33-31)
Hadis: Mümin günahını, dağın altında otururken üzerine düşecek olan bir kaya gibi görür. Günaha dadanmış kişi ise günahını; burnuna konmuş, ona bir şey söylediğinde uçacak bir sinek gibi görür.