Borçlar, Allah'a ve kullara karşı borçlar olmak üzere iki kısma ayrılır.

Bir kimse, üzerinde oruç borcu olduğu halde vefat etmek üzere olup bu borçlarını kaza etmekten acizsen bu, Allah'a bir borçtur.

Oruç borcunun fidye verilerek ödemesi için velisine vasiyet etmelidir. (El-Hidaye)

Zekat, kefaret gibi borçları için de vasiyet ederse varisleri bunu terekesinin üçte birinden yerine getirmek zorundadır. (Zeylan-Tebyin)

Kullara ait borçlara gelince, Hz. Peygamber sav kişinin ödeyecek mal bırakmadan, borçlu olduğu halde Allah'ın karşısına çıkmasını günah olarak nitelemiş ölünün borçlarının ödenmesini sağlamak için borcu varsa ödenmeden cenaze namazını kıldırmamıştır. (Ebu Davud)

Zira dinimizde kul hakkı ihlalinin hakkı ihlal edilen affetmedikçe, kimse tarafından affedilmeyeceği bildirilmiştir. Bu yüzden ölen kişinin borçları varsa, techiz ve  tekfin den sonra kalan mallarının tamamından borçları ödenir.

Kur'an'da borçların varislerin payına olan önceliği '' Bu paylaştırma ölenin yapacağı vasiyetten vasiyetten ya da borcundan sonradır, ayetiyle belirtilmiştir. (Nisa Suresi; 4/ 41)

Borcun, azı veya çokluğu fark etmez. Borç borçtur. Özellikle kul hakkı olan borçlunun borcunu ödemediği müddetçe cenaze namazı kılınmaz.

Cimrilik yaparak, sonra öderiz diyerek ölen kişinin geriye bıraktığı terekesinden varisleri bu borcu mutlaka ödemelidir. Yüce Peygamberimiz sav

bir hadisinde; Borç alacaklı ile vereceklinin arasında bir duvardır. O borcu ödemediği müddetçe Cennete giremez buyurmuştur.

***

Hadis; Mümin, insanların, canına ve malına zarar vermeyeceği nden emin oldukları kişidir. (Nesi)

Allah'ım! Sen haksın. Vaadin de  hak, sözün de hak, cennette hak, cehennemde hak, Peygamberler de hak, Muhammed sav de hak, kıyamet saati de hak. (Buhari)