Peygamber sav Efendiz ve ggüzide ashabı, Zilkade ayının yirmi beşinci günühac ibadetleriniifa etmek üzere Medine'den Mekke'ye doğru yola çıkmışlardı.

Bu durumu haber alan binlerce Müslüman, bu kutlu ana şahitlik etmek için Peygamberimizin kafilesine iştirak etti.

Resulü Ekrem sav ve beraberindeki Müslümanlar, Zilhicce ayının dördüncü günü tekbirler ve terbiyeler eşliğinde Mekkeye ulaştılar. Bir müddet Mekkede kaldıktan sonra önce Minaya sonra da Arafata vardılar. Artık heyecan doruğa ulaşmıştı.

Sevgili Peygamberimiz, devesine binerken Arafatta  Arafatta bulunan Urene vadisine geldi ve Veda hutbesi olarak bilinen konuşmasında tüm insanlığa şöyle seslendi:

''Şu Arafat gününüz, şu Zilhicce ayınız, şu harem belde nasıl ki saygın  ise kanlarınız ve mallarınız da öyle saygındırve dokunulmazdır. Bilesiniz ki! Cahiliye dönemine ait bütün işler ayaklarımın altındadır. Cahiliye döneminin bütün kan davaları da kaldırılmıştır.  Kaldırdığım ilk kan davası  da, İbn. Rabianın kan davasıdır. (Müslim)

KİTAP MEDENİYETİ

İslam medeniyeti bir kitap medeniyetidir. Allah Resulü'nün mescidinde, onun bereketli meclisinde yetişen ashabı Kiram, orada Kur'an'ı Kerim'i okumuşlar kerim kitabın mesajlarını ve Hz. Peygamberin sünnetini anlamaya çalışmışlardı. Ashabı Suffe ile başlayan ilim halkaları, tarih boyunca İslam coğrafyasının kendi geleneksel kültür ve medeniyet yapıları içinde gelişerek devam etmiş, cami ve nedreselerin yanında kütüphaneler inşa edilmiştir.

Devlet yöneticilerinin ve hayırsever halkın bağışlarıyla kurulan kütüphaneler, genellikle medreselerin çevrelerinde neşvünema bulmuşlardır. '' OKU''! hitabıyla başlayan yüce kitabımız, hiçbir ayrım  gözetmeksizin bilgiyi yüceltmiş, okuyanları öğmüş ve bilenlerle bilmeyenleri kesin bir dille birbirinden ayırmıştır.

İşte ilme karşı bu derin ilgi, Müslümanları kitapların rehberliğinde sadece ilahiyat  alanında değil, matematik, fizik, kimya, astronomi ve tıp gibi sahalarda da öncü yapmış, huzurlu çağların  mimarı ve mihmandarı kılmıştır.

Hadis: Allah'ım! Huşu duymayan kalpten, kabul edilmeyen duadan, doymayan nefisten ve fayda vermeyen duadan Sana sığınırım.Bu dört şeyden Sana sığınırım. (Tirmizi)

Gerçek manada muhacir Allah'ın yasakladığı şeylerden kaçınan kimsedir.