İster hayatta olsun ister ölmüş olsun, hiç kimseyi küçük görme; yoksa kendini mahvedersin, zira bilemezsin; belkide o küçük gördüğün insan senden daha hayırlıdır.

İnsanlara bu dünyada ki konumlarına bakarak itibar gösterme. Çünkü Allah'ın katında bu dünya ve bu dünyaya ait olan şeyler önemsizdir.

Şayet dünya düşkünlerini kendi gözünle büyütürsen dünyayı büyütmüş olursun ve Alla katın da düşersin. Dünya için dinini harcama aksi halde dünyaya değer verenlerin gözünde de küçük düşer böylece dünyalık şeylerden de mahrum kalırsın; Mahrum kalmasan bile daha değerli olanı verip eğersiz olanı almış olursun. İnsanlara kendi halinden  şikayet etme; Sonra Allah Seni onların eline bırakır.

İnsanların ellerindekine bel bağlama. Nasihatin kar etmediği görülen birilerine nasihat etmeye uğraşma; Aksi halde seni dinlemedikleri gibi kızmaya da başlarlar. İnsanlara yaptığın nasihat ve uyarılar dolaylı ve genel ifadeler şeklinde olsun.

HİLYE-İ ŞERİFLER

Sözlükte (süs, zinet, kolye) gibi manalara gelen hilye, mecazen (yaratılış, suret ve güzel vasıflar) demektir. Kelime Osmanlı kültüründe Resuli ekremin vasıflarını, bu vasıflardan bahseden kitap ve levhaları ifade etmek için kullanılır. Sahabiler, Resuli Ekremin vasıflarını kendi ilim ve idrakleri nisbetinde tesbit etmeye çalışmıştır. Zaman içerisinde Hz. Peygamberin sav hilyesi hakkında ki rivayetler hadis kitaplarından derlenerek (Şemail) adıyla bir ilim haline getirilmiştir.

Hoca Sadeddin efendi ye  nisbet edilen 1580 yılında kaleme alınmış risaletüş-şemailiyye (hilye-i celiyye ve şemaili aliyye) adlı eser, sadece hilye hadislerini tercümesini veren en eski mensur hilye örneği kabul edilebilir.

Hilyenin müstakil bir tür olarak gelişmesinin en önemli sebeplerinden  biri de bilhassa Osmanlı döneminde Peygamber sevgisinin büyük bir şevkle edebiyata ve hat sanatına aktarılmasıdır.

Hz. Ali'den rivayet edilen (Hilyemi gören beni görmüş gibidir) hadisi de bu rağbetin sebeplerindendir.   

HADİS: Allah'ın kendisini kıyamet gününün sıkıntılarından kurtarılmasını isteyen kimse borcunu ödeyemeyene mühlet tanırsın ya da  borcun bir kısmını veya tamamını bağışlasın (Müslim)

Şüphesiz ki, müslüman olan kendisine yeteri rızık verilmiş ve Allah'ın verdiği nimete kanaat eden kimse kurtuluşa ermiştir. (Müslim)

****

Ölüme evet, aşalığa  hayır! Aza evet, ama dilenmeye hayır. Hz. Ali as).