İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Londra'da bir açık artırmada aldığı Fatih Sultan Mehmet tablosuyla ilgili Habertürk'ün tarihçi yazarı Murat Bardakçı, çarpıcı bilgiler aktardı.

Bardakçı'nın yazısından öne çıkan bölümler şöyle:

- Fatih tablosunu Belediye’nin veya başka bir resmî kurumun alması arasında fark yoktur; zira eser ait olduğu yere, yani Türkiye’ye gelecektir. Ödenen meblâğ da mühim değildir, ödeme Fatih Sultan Mehmed’in hatırasına yapılmıştır ve işin ardında siyasî maksat bile bulunsa, İstanbul’u fetheden büyük hükümdarın beş asırlık görüntüsü bundan böyle fethettiği şehirde kalacaktır.

- Ama, aldığımız böylesine önemli bir objenin “ne olduğunu” ve “ne olmadığını” iyice bilmemiz şarttır!

- Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu tabloyı satın aldıklarının haberini gerçi “…Fatih Sultan Mehmd Han’ın günümüze kadar gelebilmiş üç orijinal portresinden biri olan, İtalyan ressam Gentile Bellini’nin atölyesinden 15. yüzyılda çıktığı tahmin edilen…” şeklinde temkinli bir dille verdi. 

- Ama bu açıklamanın ardından iş döndü, dolaştı, bambaşka bir şekle büründü, satın alınan eserden “İtalyan ressam Bellini’nın Fatih Sultan Mehmed ile oğlu Cem Sultan’ı birarada gösteren tablosu” diye bahsedilir oldu ve hâtâlar böyle devam ettiği takdirde şehir efsanesi hâline gelip hafızalara bu şekilde yerleşecek ve işin esasını anlatabilmek artık mümkün olmayacak!

- Şimdi, Londa’daki müzayededen satın alınan tablo konusunda elde mevcut olan “doğru” bilgileri nakledeyim:

- Tablonun kimin eseri olduğu meçhuldür, Gentile Bellini’nin atölyesinde yapılıp yapılmadığı konusunda bile bilgi yoktur, kurulan bağlantılar sadece söylentilerden ibarettir. Kaldı ki, Bellini gibi tablolarının birçoğu asırlar önce bir yangında yokolan ve şu anda elde az sayıda eseri bulunan Rönesans döneminin önemli ressamına aidiyeti kesin şekilde bilinen bir tabloya birkaç yüz bin pound değer biçilmesi mümkün değildir; Bellini’ye ait bir eser milyonlarca, hattâ yüzmilyonlarca pounda satılır.

- Büyükşehir Belediyesi’nin aldığı tabloyu 1737 ile 1817 arasında yaşayan İsviçreli gravür ustası Christian von Mechel 1807’de satın almış, şarkiyatçı Rudolph Tschudi’nin eseri 1930’larda von Mechel’in kolleksiyonunda görüp tanıtmasından sonra da sanat tarihi kitaplarına girmişti…

- Gravürcünün soyundan gelenler iki asır boyunca muhafaza ettikleri tabloyu 300 bin pound başlangıç fiyatı ile Sotheby’s müzayede şirketinin Londra’da 8 Haziran 2015’e düzenlediği mezata koydular ve eser o gün vergiler dahil 965 bin pounda satıldı. 

- Tablonun yeni sahibi aradan beş sene geçtikten sonra eseri elden çıkartmak ihtiyacı hissetmiş yahut daha yüksek meblâğlarla satabileceğini düşünmüş olacak ki aynı tabloyu beş sene sonra yine Londra’da ama Christie vasıtasıyla açık arttırmaya çıkardı ve bu defa yine vergiler dahil 935 bin 250 pounda İstanbul Büyükşehir Belediyesi aldı. Yani, eser ilk satıştan 30 bin pound daha düşük fiyata müşteri bulmuş oldu!

- Tabloda FatihSultan Mehmed ile beraber resmedilen gencin kimliği bilinmemektedir, bu konuda yapılan yorumlar, hattâ gencin Fatih’in en sevdiği oğlu Cem Sultan olduğu yolundaki açıklamaların temeli yoktur.

- Fatih’in üç oğlu vardır; oğullarından Mustafa, Bellini’nin 1479’da İstanbul’a gelmesinden önce vefat etmiştir. Hükümdarın o sırada 32 yaşında olan büyük oğlu Bayezid babasının yanında değil, Amasya’dadır; üçüncü oğlu olan Cem de o tarihte Konya’dadır.

- Ressamı meçhul eserde Fatih’in karşısında görülen gencin Cem Sultan olmamasının imkânsızlığının sebepleri sadece Bellini’nin İstanbul’a gelişi sırasında Cem’in Osmanlı payitahtında bulunmaması değil, hükümdar babanın oğlu ile beraber resmedilmesinin Şark’ın geleneklerine ve protokollerine ters düşmesidir!

- Avrupa resminde hükümdarların çoluk-çocuk birarada gösterilmesi âdeti bizde yoktur, üstelik bir padişahın oğlu bile olsa bir başkası ile aynı boyda resmedilmesi örfe ve edebe mugayirdir! Cem Sultan, Bellini’nin İstanbul’da bulunduğu günlerde payitahta gelmiş ve Bellini ile tesadüfen de karşılaşsa bile, bu şekilde, yani babası ile ve onunla aynı boyda beraberce resmedilmesine imkân yoktur! Zaten, tablo hakkında daha önce yapılan çalışmalarda da kimliği meçhul gence tabloda Fatih ile aynı seviyede yer verilmesinin eserin sarayın dışında, hayalî şekilde yapıldığını gösterdiği vurgulanmıştır.

- Üstelik, tablodaki gencin kim olduğu hakkında bugüne kadar değişik yorumlar yapılmış ama kesin bir hükme varılamamıştır. Meselâ, Fatih Sultan Mehmed hakkındaki en meşhur biyografi ile Bellini’yi anlatan çok önemli bir makale kaleme almış olan Franz Babinger gencin Bosna hükümdarının İstanbul’da rehin bulunan oğlu olabileceğini yazar ve tablonun Bellini’nin eseri gibi gösterilmesi iddiasını temelsiz gördüğünü söyler.

- Üstelik, ortalıkta iki günden buyana dolaşan Cem Sultan iddiaları tabloyu mezata koyan Christie müzayede şirketinin eserin tanıtımı için yayınladığı katologda bile geçmiyor. Christie tablonun saray dışında yapılmış olabileceğini, gencin giydiği ve kol kısmı görünen elbisede kullanılan altın işlemeli lüks kadifenin 15. asır sonlarında İtalya’da dokunduğunu hatırlatıyor, sonra tablodaki genç hakkında bambaşka bir görüş ile sürüyor, “Bu kişi bir Avrupalı, muhtemelen de Osmanlı sarayı ile bağlantısı bulunan ve İstanbul ile alâkasını bu şekilde yâdetmek isteyen Venedikli bir tüccar veya diplomat olmalıdır” diyor.

- Türkiye’nin yurtdışında yapılan müzayedelere katılıp tarihimizle alâkalı eserleri satın alması yeni değildir, resmî kurumlar senelerden bu yana gerektiğinde dışarıdaki mezatlardan eser satın alıp memlekete getirirler.

- Bir-iki örnek vereyim: Kültür Bakanlığı, 1980’lerin sonunda Fatih Sultan Mehmed’in oğlu İkinci Bayezid döneminde yaşayan, hat tarihimizin en önemli isimlerinin başında gelen ve Sultan Bayezid’in de hat hocası olan Şeyh Hamdullah’ın yazdığı bir Kur’an-ı Kerim’i astronomik ama lâyık olduğu fiyatı ödeyerek almış ve Türkiye’ye getirilen Kur’an, Topkapı Sarayı’na konmuştu.

- Devlet bu şekildeki bir müzayedeye bildiğim kadarıyla dört sene önce girdi. 2016’nın 20 Nisan’ında, yine Londra’da, Sotheby’de yapılan mezatta 200 bin pound başlangıç fiyatıyla arttırmaya çıkan ve bir padişahın tahta çıkış merasimini gösteren tek eser olan “Genç Osman’ın Cülûs Tablosu” o zamanki Kültür Bakanı Mahir Ünal’ın talimatı ile 430 bin pounda alındı, vergisi ile beraber 540 bin pounda malolan eser Türkiye’ye getirildi ve şimdi Topkapı Sarayı’ndaki “Padişah Portreleri” salonunda teşhir ediliyor.

- Sözün kısası; İstanbul Büyükşehir Belediyesi mâlûm tabloyu Londra’daki mezatta satın almakla iyi bir iş yapmıştır. Bu tablonun Belediye’ye bağlı Atatürk Kitaplığı’nda muhafaza edilen ve mevcudiyetini az kişinin bildiği “Fatih Madalyonu” ile beraber teşhiri daha da hoş olur ama tabloda hükümdarın karşısında görünen gencin Cem Sultan olmadığının ve kimliği tablonun mevcudiyetinin öğrenildiği 80 küsur seneden bu yana merak edilen bu kişinin muhtemelen bundan böyle de meçhul kalacağının unutulmaması gerekir.